Konuşması süresince hükümeti çözüm süreci üzerinden sert sözlerle eleştiren Bahçeli, "Biz yapılan müzakerelerden rahatsızız. Siyasi bölücüler kıyamet kopartmaktan bahsetmektedirler. siyasi partilerin eylemleri devletin bağımsızlığına, aykırı olamayacaktır. Aksi bir tavır anayasal yaptırımlar uygulamayı gerektirir. Kobani olaylarının bir benzeri yaşanırsa bunun bedelini kim ödeyecektir? Artık ihanet saklanmıyor. Türkiye eriyor, vatan tartışılıyor, bugün teröristler baştacı yapılıyor" diye konuştu.

İşte Bahçeli'nin açıklamalarından satırbaşları;

Alahattin'in sihirli lambasından ovula ovula çıkarılan çözüm kavramını konuşmak için önce sorundan sorunun ne olduğundan bahsetmek lazım. Sorunun araştırılıp öğrenilmesi gereken durum ve problemlerdir. Sorun nedir neleri kapsamaktadır. Çözümle ulaşılmak istenen nelerdir.

Marjinal ve marazi gruplarla pazarlıklarla devlet ve millete kumpas kurmak en hafif tabiriyle ihanet değil midir? Bölünmeyi birleşme dağılmayı toparlanma zannetme… Tarihe baktığımızda bugünümüzü yarınımızı gördük. Millet emanetimizin şükür duasını yarım asırdır yaptık. Ne zaman sorun izahları yapılsa ya insanımızdan…

İmparatorluğumuzun sinir uçlarıyla oynandığında millet son yurduna sancılı bir dönüş yapmıştır. Fener Rum Patriği ’de çözüm diye bağırıyordu. Gizlenen ana hedef bağımsızlıktı. İkinci meşrutiyette yer alan Yorgi Başo çözüm diyordu. Yunaninstan Karadağ, Makedonya hicaz çöllerinden Yemen ’e kadar bir bir kaybedilmişti. Her sorun yeni bir isyan dalgası getirdi.

Yüreklerinize sesleniyor ve soruyorum. Ömür boyu ağırlaştırılmış hapse mahkum bir katilin benim o kadar ağırlığım yoktu İmralı ’da daha güçlü oldum çözüm müdür? Kimlik kontrolleri çözüm müdür? Mehmetçiklerin enselerinden vurulmaları çözüm müdür? Asker selamı veren futbolcuya cevap vermek çözüm müdür? Sorarım hükümet sıralarına çözüm müdür?