Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kendilerinin, YÖK'ün kaldırılması gibi bir tezi hiçbir zaman savunmadıklarını belirterek, ''Biz, YÖK'ün reforme edilmesini istiyoruz. Kısaca özetlersek, biz diyoruz ki her okul kendi öğrencisini, kendi öğretim üyelerini, akademisyenlerini kendisi alabilsin. Tüm bunların yanında özel sektör, rahatlıkla üniversite kurabilsin'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Beyaz TV'de yayınlanan programda gazetecilerin sorularını yanıtladı.
''Balyoz'' davasının tutuklu sanığı emekli Korgeneral MHP İstanbul 1. Bölge milletvekili adayı Engin Alan'a ilişkin bir soru üzerine Erdoğan, Türkiye'deki demokrasinin artık 10 yıl önceki demokrasi olmadığını vurgulayarak, ''İleri demokrasiye daha henüz geçmedik, geçeceğiz. Bu yeni anayasayı hazırlarsak bunu başaracağız'' dedi.
Erdoğan, şöyle konuştu:
''Tabi o bizim ilk Başbakanlık dönemimizdi, orada tabi o yanlışı, o edep dışı davranışı yaptı. Ama beklentileri onun çok büyüktü. Orgeneral olmayı bekliyordu. Kendine göre belki bazı sinyallerde, biliyorsunuz bu türlülere sinyaller veriliyor... O sinyali almıştı, tabi ama orgeneral olamadı. Kendileriyle ilgili olarak bütün şeyleri biz o zamanki Genelkurmay Başkanı'na da söyledik. 'Böyle böyle bir durum var, böyle bir şeyi düşünmeyin.' Ve bakın bilgim yok, haberim olsaydı vakıf başkanlığına da onun gelmesine müsaade etmezdim ama uzatma istediler, uzatmasına 'Hayır' dedim, olamaz ve uzatılmadı. O da yerini buldu şimdi. MHP şimdi, işte onlar neymiş, 'Kahramanlar gibi Güneydoğu'da mücadele etmişler.' Ne yapmış kahramanlar gibi mücadele etmiş de...''
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin ülkenin başbakanına, üç kere randevu istediği halde randevu vermediğini anımsatan Erdoğan, bu durumun, Bahçeli'nin nezaket anlayışının ne olduğunu gösterdiğini ifade etti. Erdoğan, ''Herkes sayın Bahçeli'yi çok nezaket sahibi, edep, adap bilir böyle birisi zanneder. O, onu böyle vitrinde yapar ama içeride rafta başka bir Bahçeli var'' dedi.

-''FARKLI İTTİFAKLAR VAR''-

Eski BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak ile eski BDP İl Başkanı Baki Yıldırım arasında geçtiği iddia edilen bir ses kaydında, ''Elazığ'da AK Parti'ye karşı MHP'nin desteklenmesi'' yönünde ifadeler olduğunun anımsatılması üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:
''Elazığ'la ilgili, 'Eğer CHP'nin kazanma şansı varsa CHP, yoksa MHP'yi destekleyin' diye gerçekten o ses kayıtlarında bu var. Sonradan inkara kalkıştılar. Çünkü bunlar her ne kadar inkar, asimilasyon politikalarından kendilerine göre 'İllallah' diyorlarsa da inkar politikaları bunların genlerinde var. Her şeyi reddederler işlerine geldiği zaman. Güneydoğu'dan batıya doğru gittikçe de bakıyorsunuz farklı ittifaklar var. Güneydoğu'da CHP ile bir ittifakı görüyorsunuz BDP ile. Ortaya doğru geldikçe orada güçleniyor artık CHP, MHP ve BDP ittifakları. Batıda ağırlıklı olarak CHP-BDP veya üçlü ittifak. Kime karşı? AK Parti'ye karşı. Tabi bunlar bu ittifakın aynını 12 Eylül'de de yaptılar. Ben inanıyorum ki halkım bunlara gereken dersi 12 Haziran'da verecek.''
Fatih Projesi'ne de değinen Erdoğan, kara tahtaları okullardan 4 yıl içerisinde kaldıracakların ve bilgisayar donanımlı ''akıllı tahta''ya geçileceğini bildirdi.
Erdoğan, her öğrenciye birer tane elektronik kitap verileceğini de belirterek, şu anda ön hazırlıkların tamamlandığını, seçimden sonra hemen ihalenin yapılacağını ve ihalenin ardından üretim başlar başlamaz dağıtıma da başlanacağını ifade etti.

-''BÜTÜN ÜNİVERSİTE HAZIRLIK KURSLARINA KARŞIYIM''-

Hazırlıklarının içinde bir de YÖK'ün reforme edilmesinden bahsettiklerine dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
''YÖK'ün kaldırılmasından değil... Biz YÖK'ün kaldırılması gibi bir tezi hiçbir zaman savunmadık, savunmuyoruz. Biz, YÖK'ün reforme edilmesini istiyoruz. Kısaca özetlersek, biz diyoruz ki her okul kendi öğrencisini, kendi öğretim üyelerini, akademisyenlerini kendisi alabilsin. Tüm bunların yanında özel sektör, rahatlıkla üniversite kurabilsin. Sen liseyi kurduruyorsun, üniversiteye gelince müsaade etmiyorsun. Yahu bırak. Vakıf yapıyor, Vakıf sanki bunu farklı mı yapıyor? YÖK ne yapsın? YÖK, ufuk versin. Öyle bin mali denetim, bilmem ne... Hayır. O işleri de yapacak mercilerimiz var. Tüm bunlara yönelik bazı adımların atılması bir defa Türkiye'de üniversiteye gitmeyen öğrenci bırakmayacaktır. Şu anda Amerika'da YGS gibi bir imtihan yok. Bu sistem gelince tartışmalar da ortadan kalkmış olacak.
Ben çok açık söylüyorum. Bütün üniversite hazırlık kurslarına karşıyım. Çok ciddi para gidiyor. Çocuk Anadolu Lisesi, icabında kolej mezunu ama o bile oraya gidiyor. O zaman bu okullar niye var? Bu kurslar özel okullara dönüşsün, çok daha faydalı olur. Hatırlarsanız bir sıkıntı yaşamıştık. Biz, hizmet alımı usulüyle vakıf liselerinde... Okul kuracağıma, yatırım yapacağıma hemen oralara ödeme yapalım, Danıştay ona engel oldu. Şimdi biz bir taraftan okul yapalım ama bir diğer taraftan da özel okulların bir çoğunun kontenjanları boş. Hemen tutturdular, 'Siz cemaat okullarına vereceksiniz' Yahu ne alakası var kardeşim. Bizim ihtiyacımızı zaten cemaat okulları karşılayamaz ki... Aynı şekilde hastane... Bakın şimdi nasıl hastanelerden hizmet alımı yapıyoruz? Ayrım mı yapıyoruz? Kim gelirse gelsin, 'Ben SGK ile anlaşma yapıyorum' derse, biz onunla anlaşma yapıyoruz.''