AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Gerçekten batı adeta tek millet gibi davranıyor bize karşı. Diyebilirim ki, son dönemde gerçekten bir faşizm yaklaşımı oluşmaya başladı ve ciddi manada din eksenli bir yaklaşımı özellikle Hristiyan demokratlarda görüyorum'' dedi.
Erdoğan, Beyaz TV'de katıldığı canlı yayında, gerek The Economist'in gerekse New York Times'ın yazılarının kendi içlerinde çeliştiğini söyledi.
Söz konusu yazıları kaleme alanların Türkiye'nin yeniden tarihteki güçlü yerini almasını hazmedemediklerini ifade eden Erdoğan, ''Noluyor Türkiye'ye? Çünkü bizim yanımızda çok övdükleri Yunanistan şu anda çöküyor. Şimdi düşünün Sayın Kılıçdaroğlu, bizim gazetecilerden biriyle konuşuyor ve ''Dayan Yunanistan Kılıçdaroğlu geliyor''... Onlar da dalga geçen bir manşet atıyorlar. Yani şimdi böyle bir durum var. Türkiye, Yunanistan'ın o görünen tablosunun aslında reel ekonomi olarak baktığımızda kişi başına milli gelir olarak baktığımızda rakam ne kadar küçük gözükse de aslında Türkiye'de benim işçim, memurum, çiftçim onlardan çok daha iyi bir konuma gelmiş vaziyette. Bir özgüven var. Artık, ülkesine, devletine bir güven başladı. Böyle bir durum var'' dedi.
Başbakan Erdoğan, AB ile ilgili bir soru üzerine, ''Bunların özellikle bize karşı zaman zaman tek olduklarını görüyoruz'' diyerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Bakın Güney Kıbrıs meselesinde, zamanında özellikle Schröder'in gerçekten adam gibi adam bir duruşu vardı. Görevi bıraktıktan sonra yazdığı hatıratında da söyledi, ''Türkiye'ye karşı yapılan ahlaksızlıktır'' dedi. Bu kadar açık. Ondan sonra gelen Merkel ise hem sahiplendi, ama, bir müddet sonra o da şu ifadeyi söyledi, ''Güney Kıbrıs'ın AB'ye alınması yanlış olmuştur'' dedi. Şimdi Güney Kıbrıs'ın bloke etmesine karşı duruyor mu? Hayır durmuyor. Gene onu savunuyorlar. Şu anda tabi enteresan bir şey var. Gerçekten batı adeta tek millet gibi davranıyor bize karşı. Diyebilirim ki, şu son dönemde gerçekten bir faşizm yaklaşımı oluşmaya başladı ve ciddi manada din eksenli bir yaklaşımı özellikle Hristiyan demokratlarda görüyorum. Bunu bu kadar açık söylüyorum. Merkel'in yaklaşımına bakın, Sarkozy'nin yaklaşımına bakın. Durumu aynı görürsünüz. Şimdi aşırı uçlar iktidar olduğu takdirde, o zaman bu olay çok daha farklı bir yere doğru akabilir. Ki şu anda Fransa'da bu tartışılıyor.''
Almanya'da Merkel'in zayıfladığı yönünde son yerel seçimlerde alınan neticeler olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, İngiltere'de de Almanya'dan gelecek işaretlere bakıldığını söyledi. İkili görüşmelerde Türkiye'ye, aykırı herhangi bir şey söyleyemediklerini vurgulayarak, şöyle konuştu:
''Sarkozy, gerçekten dünya siyaseti içerisinde çok farklı bir yere oturmuş birisi. Yani nerede ne söyleyeceği, ne yapacağı hiç belli değil. Onunla biz çünkü oturduğumuzda bize, 'şu 5 maddenin dışında bütün maddelerde ben şöyleyim, böyleyim' demiş olmasına rağmen, yani 5 faslın dışında da maalesef aynı çalımları atmıştır, hala da atmaya devam ediyor.
Şimdi biz de tabi bütün bu olaylar karşısında da kalkıp AB'ye karşı hala 'el bebek, gül bebek' diyecek halimiz yok. Bizim de bir duruşumuz var. O duruşumuzu yapıyoruz. Onun için de biz Avrupa Birliği Bakanlığını kurarken, bakanlık bu işi takip etsin, bizim ciddiyetimiz, kararlılığımız bilinsin... İş olacaksa olur, ama olmayacaksa benim baştan beri söylediğim bir söz var; siyasi kriterlere kalkarız ''Ankara Kriterleri'' deriz, ekonomi kriterlerine de ''İstanbul Kriterleri'' deriz yolumuza devam ederiz. Biz zaten kurumsallaşma noktasında AB'deki kurumları biz de oturtmuşuz, biz de bu var. Biz onlardan daha güçlüyüz buna inanın.''

-TEK ADAMCILIK ANLAYIŞI, HAKARET TELAKKİ EDECEĞİM BİR YAKLAŞIMDIR-

Başbakan Erdoğan, yazar Ahmet Altan'ın bir yazısında AK Parti'de tek adam rolünden bahsettiği şeklinde bir soru üzerine, şunları söyledi:
''Sayın Altan'ın özellikle bizde tek adamcılık anlayışını ifade edişi, benim adeta eleştiri değil, hakaret telakki edeceğim bir yaklaşımdır. Çünkü bizim partimizin içindeki çalışma esaslarını zerre kadar bilmiyor. Aday tespitinden tutun, bu kararları vereceğimiz ana kadar... Biz, benim de başında olduğum son üst kurula gelene kadar hangi adaylar gelmiş, kimler elenmiş, bunların hiç birini bilmem. En üst kurula gelen adayların üzerinde biz arkadaşlarımla müzakereyi yaptık. Bu kadar bizde olay şeffaf yürümüştür. Bunun dışında bir diğer yanı da işin, özellikle bizden önceki dönemlere biraz gidelim zaman tünelinde... Allahaşkına bir yerlerin talimatıyla bu ülkede yazılar yazıldı'' dedi.
Gazeteci Mehmet Ali Birand'ın yazılarını nasıl karşıladığı yönündeki soruyu ise Başbakan Erdoğan, şöyle yanıtladı:
''Geçen akşam ben kendisiyle bir program yaptım. Mehmet Ali Bey bana gazetesindeki bir arkadaşla grubundaki bir arkadaşıyla alakalı dedi ki, ''Ben de seninle beraber 12 Eylül'de aynı şeyleri yapmadım mı? Yaptım. Ama şimdi yanlış yaptığımızı anladım. Ve şimdi de doğruları yazacağım ve yazıyorum da'' diyor. Bu tabi takdire şayandır. Geçmişteki yanlışı görüp, hakikati söylemek çok önemli. Şimdi Türkiye'de biz şu yargı reformu vesaire tüm bunları bu 26 maddelik paket içerisinde gerçekleştirdiğimizde Sayın Evren'in, Sayın Şahinkaya'nın bunların yargılanmayacağıyla ilgili neler yazdılar. Yani 20 küsur köşe yazarı biliyorum ben, bize hakaretler ettiler. E noldu? Şimdi yargılanıyor. Peki şimdi onlar ne yapacaklar?''