Tolga Albay - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Hopa'daki olaylarda yaşamını yitiren vatandaş için ''Onun adını bile anmak istemiyorum'' dediğini belirterek, ''Yerine gelince, vatandaşa gelince din iman edebiyatı yapıyorlar, çıkarlarına gelince, yandaşlarına gelince gözleri ne dini görüyor ne imanı görüyor bunların'' dedi.
Kılıçdaroğlu, Trabzon'dan uçakla geldiği Denizli Çardak Havalimanı'ndan helikopterle kent merkezindeki Doğan Seyfi Atlı Stadı'na, buradan da mitingin yapıldığı Özay Gönlüm Meydanı'na geçti. 1,5 saat gecikmeyle başlayan mitingde ''Başbakan bozulacak ama Allahına kurban Denizli'' sözleriyle konuşmasına başlayan Kılıçdaroğlu, Denizli'nin emeği, sermayesi, alın teriyle dünyaya meydan okuyan bir kent olduğunu söyledi.
Denizli'nin kimseden para beklemeden, kimsenin kendisine gölge etmemesini isteyerek büyüyen bir kent olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, kentin tek başına dünyaya kafa tutacak hale geldiğini ancak son 9 yılda ildeki icra dairesi sayısının 5'ten 9'a yükseldiğini, işsizliğin arttığını belirtti.
Kentin borçlanmada Türkiye beşincisi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, Denizli'de vatandaşın borcundan ve icra dairelerinden başka büyüyen bir şey olmadığını ileri sürdü.
Kılıçdaroğlu, miting alanındaki ''Çil horozum ötüverdin ampulleri patlatıverdin, bu Denizli senin yanında, Kemalim iktidara yürüyüverdin'' pankartını okuyarak, ''Yürüyeceğiz, Türkiye'nin CHP iktidarına ihtiyacı var çünkü biz işsizlik, yoksulluk sorununu çözmek istiyoruz, yatağa aç giren çocuklar istemiyoruz. 'Yarı aç yarı tok, kurtar bizi altı ok'. Vallahi helal olsun. Beraber mücadele edersek güçlerimizi birleştirirsek kurtuluşumuzu kendimiz yaratacağız'' diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın söylediğinin aksine çiftçinin, üreticinin, köylünün durumunun iyi olmadığını savunan Kılıçdaroğlu, iktidara geldiklerinde ilk 4 ay içinde çiftçinin kullandığı mazotu 1.5 liraya indirmemesi halinde hem başbakanlığı hem siyaseti bırakacağını kaydetti.
1920'lerde Türkiye'yi kuran anlayışın emeği, alın terini, köylüyü yücelttiğini, 2011'e gelindiğinde ''Ananı da al git'' anlayışının geldiğini savunan Kılıçdaroğlu, ''Alın terine değer vermeyen, millete, emeğe değer vermeyen, değeri sadece cebine giren parayla değerlendiren anlayışla o köylüye 'al ananı git' dediler'' dedi.
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bütün köylülere, çiftçilere, üreticilere sesleniyorum ya Recep Tayyip Erdoğan'ın dediği doğrudur ya 1920'lerde Mustafa Kemal'in dediği. Eğer Mustafa Kemal'in dediğine inanıyorsanız, inancınızdan vazgeçmeyeceksiniz, gideceksiniz 12 Haziran'da sizi ikinci sınıf yurttaş konumuna getiren, sizi aşağılayan bu iktidara adam gibi ders vereceksiniz.
Güzel bir pankart daha 'istikrar sürsün, köylü, çiftçi sürünsün.' Zaten istikrar dedikleri o. İşsizlik devam etsin, köylü, emekli sürünmeye devam etsin. Çünkü Recep Bey'in istikrarı sürsün, köşeleri dönsünler, onların istikrar anlayışı bu. Bir dönemde de bir sloganları vardı, 'büyük düşünün', yani 'büyük götürün, ufak işlerle uğraşmayın.' Büyük götürdüler, ceplerini doldurdular, onları biliyoruz biz.''

-ÇİFTÇİNİN BORCU-

Kılıçdaroğlu, çiftçinin elektrik borcunu ve bu borcun faizini ilk 4 ayda sileceklerini, atanmayan öğretmen kavramının ortadan kalkacağını, emekliye ilk 4 ay içinde milli gelirden pay vereceklerini, intibak yasasını çıkararak emekliler arasındaki adaletsizliği gidereceklerini söyledi.
Erdoğan'ın ''emeklilerin sorunlarının olmadığını, ceplerinde paraları olduğunu, tatillerini yurt dışında geçirdiklerini'' söylediğini iddia eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Yaz tatillerinde Kanarya Adaları'na gitmeyin, boşa para harcamayın, siz beni dinlemiyorsunuz. Recep Bey'e göre her emeklinin durumu güzel, keyfi yerinde. Ne diyor: Efendim olur mu siz zaten milletten kopmuşsunuz, milleti bilmiyorsunuz, emekliye zam yaptık para verdik, ceplerinden para fışkırıyor, yaz tatillerini dışarıda geçiriyorlar, sizin haberiniz yok, diyorlar. Öyle mi Kanarya Adaları'nda mı geçiriyorsunuz? Peki o zaman ya Recep Bey doğruyu söylemiyor ya vatandaş. Kim doğruyu söyler Recep Bey mi, millet mi? Ben de zaten millete inanıyorum.''
Kılıçdaroğlu, kamyon şoförlerinin yüksek mazot fiyatı nedeniyle 10 numara yağ kullanmak zorunda kaldığını, bir süre önce trafik kazası sonrası çıkan yangının da 10 numara yağ kaynaklı olduğunu belirtti.
Mazotun pahalılığının yanında kamyoncudan araç bedeline yakın miktarlarda bedelle K1 belgesi istendiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, kamyon şoförlerinin 12 Haziran'da sandığa giderek hesap sorması gerektiğini ifade etti.
''Başbakan Erdoğan'ın ezberini ve kimyasını bozduklarını, Başbakanın son dönemde ağzının da bozulduğunu'' savunan Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın Bingöl mitinginde halka ''Diyarbakırlılar'' diye seslendiğini belirterek, ''Düşünün bu kişi Türkiye Cumhuriyeti'ni yönetecek. Bakın onların medyalarına, hiç haber bile yok. Ben böyle bir şey yapsam yer gök inlemişti, ne Amerika kalmıştı ne Rusya. 'Vay efendim sen bunu nasıl yaparsın?' Allah büyük. Rahmetli babam derdi ki: Oğlum sen doğru dur, eğri belasını bulur'' dedi.

-ASKERLİK SÜRESİ-

CHP iktidarında askerliğin önce 15 ay, ardından 9 aya, aşamalı olarak 6 aya ineceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Bunu söylediğimde Recep Bey'in sigortaları attı. Efendim diyor 'memleketi kim savunuyor', şimdi gel de söyleme. E peki Recep Bey, senin oğlun, damadın Burdur'da 21 gün askerlik yaparken hiç aklına gelmedi mi memleketi kim savunacak diye? Vatandaşın oğluna gelince memleketi kim savunacak, kendisine gelince kimse savunmayacak. Buradan söylüyorum, Ankara'dan duysun: Ülke savunulunacak konuma gelirse değil 9 ay, 9 yıl da askerlik yapmaya biz hazırız'' diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, ''şifre skandalıyla 1 milyon 700 bin gencin geleceğinin söndürüldüğünü, bunun için annelerin sandıkta hesap sorması gerektiğini'' söyledi.
Meydandaki, ''Torba torba kömür, sömür Tayyip sömür'', ''Küçük hırsızlar el feneriyle, büyükler Deniz Feneri'yle malı götürür'', ''Kemal Baba taşeron işçilikten kurtar bizi'' yazılı pankartları okuyan Kılıçdaroğlu, 1 yıl içinde taşeronluğu bitireceğini, herkesin sözleşmeli, kadrolu, sendikalı olacağını ifade etti.
Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Biliyorsunuz Recep Bey, arada bir benim arkamdan konuşur, bir sürü laf söyler. Diyorum ki Almanya, İngiltere, Amerika, Yunanistan, İspanya ne yapıyorsa biz de aynısını yapalım. Senin bir sürü yandaş televizyonun var. Çıkar bir konuşma yapar, 13-14 kanalda canlı yayın. Hepsi korkuyor, yalakalık yapıyor. Bu kadar yalakan, yandaşın var. Senin istediğin televizyon kanalında, senin istediğin programda istediğin gazetecilerle oturalım konuşalım diyorum. Gelir mi, gelmez. Bilgin azsa Bakanlar Kurulunu al gel, tek başıma çıkacağım. Gelir mi gelmez. Üç tane şartı var biliyorsunuz: Birincisi geçmişinin temiz olması lazım, ikincisi kul hakkı yememesi lazım, üçüncüsü mangal gibi yürek lazım. Şimdi gelmiyor karşıma, arkamdan konuşuyor, gel karşıma sen sorarsın ben cevap veririm, ben sorarım sen dut yemiş bülbüle dönersin.''

-''HAZRETİ ÖMER'İN ADALETİ''

CHP'nin mitinglerine halkın geldiğini, AK Parti'nin ise devlet mitingi yaptığını, valilerin, kaymakamların seferber olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Okullar tatil oluyor, yandaş fabrikalar kapanıyor, işçiler zorla mitinge götürülüyor. Sonra diyor ki bizim mitingimiz senden daha kalabalık. Recep Bey, bunlara karnımız tok. O valiler senin valin gibi, o kaymakamlar senin kaymakamın gibi çalışıyor. Resmi plakaları söküp sivil plaka takıp Recep Bey'in mitingi kalabalık görünsün, bunun adı kul hakkı yemektir, bunun adı yoksulun hakkını yemektir.
Hatırlar mısınız bu bir ara kalktı, Hazreti Ömer'in adaletinden söz etti ama bir cevap verdim, dedim ki sen Hz. Ömer'in adaletinden mi bahsediyorsun? Hz. Ömer, kendi işini yaparken kendi mumunu, devletin işini yaparken devletin mumunu yakacak kadar adildi. Sen kızının düğün davetiyesini devletin uçağıyla Ürdün Kralı'na götürdün mü götürmedin mi? Önce inkar etti, bir sürü küfür etti. Çıkardım belgelerini koydum, 'o gayri resmi ziyaretti' dedi. Düğün davetiyesini bari resmi ziyaretle götürseydin. Ondan sonra bir daha Hz. Ömer'in ismini ağzına alamıyor. Bir daha ağzına alsın daha neler söyleyeceğim görecek.''
Kıçıldaroğlu, Denizli'ye Hopa'dan geldiğini, Başbakan Erdoğan'ın Hopa için ''eşkıya Hopa'ya gelmiş'' dediğini ancak kendisinin orada hiç eşkıya görmediğini, sevimli, güzel, yurtsever ülkesini seven insanları gördüğünü söyledi.
''O orada miting yaptı savaş alanına döndürdü, biz orada miting yaptık düğün ile dernek ile'' diyen Kılıçdaroğlu, ölen yurttaşın ailesine uğrayarak başsağlığı dileklerini ilettiğini anlattı.
Kılıçdaroğlu, Rize'de de ağır yaralanan polisi ziyaret edip, başhekimden bilgi aldığını belirterek, ''İnşallah kısa zamanda sağlığına kavuşur, görevinin başına döner'' dedi.
Hopa'daki olayları durdurmak isteyen bir emekli öğretmenin kalp krizi geçirerek yaşamını yitirdiğini, Başbakan Erdoğan'ın o kişiyle ilgili ''Onun adını bile anmak istemiyorum'' dediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Allah aşkına ölen insanın arkasından böyle konuşulur mu? İmam bile cenaze namazında sorar. Nasıl bilirdiniz, hakkınızı helal ediyor musunuz diye. Cemaat her ikisine de üç kez iyi bilirdik, hakkımızı helal ediyoruz' der. Peki bunlarda insanlık var mı Allah aşkına, ölen insanın arkasından böyle konuşulur mu? Yerine gelince, vatandaşa gelince din iman edebiyatı yapıyorlar. Çıkarlarına gelince, yandaşlarına gelince gözleri ne dini görüyor ne imanı görüyor bunların.''

-FAİZLERİN DURUMU-

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, son günlerde ''CHP iktidarında faizlerin yükseleceğine ve borçluların zor duruma düşeceğine'' yönelik dedikoduların üretildiğini, çiftçinin faizini sileceklerini, mazotun 4 liradan 1.5 liraya ineceğini, borcunun azalacağını, tüm KOBİ'lere 1 yıl boyunca ödedikleri vergi ve sigorta primi kadar sıfır faizli kredi vereceklerini belirtti.
Kılıçdaroğlu, ''Bu şantajlara inanmayın, bir korku imparatorluğu yaratmak istediler, korkularımızı yeneceğiz, özgürlüğümüzü haykıracağız, faizleri düşürecek, borçtan bu milleti kurtaracağız. Üreterek, çalışarak, alınteri dökerek bu milleti ayağa kaldıracağız'' dedi.
Parasız eğitim isteyen gençlerin hapse atıldığını, kendisinin ve mitingi izleyenlerin de parasız eğitim istediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, ''Recep Tayyip Erdoğan, biz de parasız eğitim istiyoruz, yüreğin varsa gel de bizi meydandan al, hepimizi hapse at'' dedi.
Son 6 ayda CHP'yi bir üniversite gibi çalıştırdıklarını, ne dert varsa masaya yatırdıklarını, CHP'yi çözümün adresi haline getirdiklerini anlatan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
''Tayyip Bey diyordu ki 'bu CHP hep eleştirir hiç bir öneri getirmez' şimdi biz öneri getirdik, önce olmaz dediler, hayal dediler, şimdi bizim önerilerimize 'doğru' diyorlar. Doğru tabii. Biz her şeyi ölçtük biçtik. Unutmayın bu kardeşiniz bir hesap uzmanıdır.
Denizli'nin erkekleri centilmen, ben biliyorum. Mitingden sonra eve giderken eşlerinize birer tane pırlanta yüzük alın. Para mı yok. Niye bu örneği verdim. Para Recep Bey'de köşeyi dönen onlar, vatandaşta para mı olur? Kefen bezi alırsanız vergi var, telefonla konuşursunuz vergi var, otobüse binersiniz var ama pırlanta alırsınız vergi yok.''
Kılıçdaroğlu, Denizli milletvekili adayları Adnan Keskin, İlhan Cihaner, Melike Basmacı Kayhan, Adil Demir, Kazım Arslan, Ali Kabak, Huriye Çağlayan ve Ali Kavak'ı takdim ederek, adayları halka emanet ettiğini söyledi. Ön seçimde seçilemeyerek adaylığa hak kazanamayan milletvekili Ali Rıza Ertemur için Kılıçdaroğlu ''Onu bütün yüreğimle selamlıyorum, o CHP'nin onurudur'' dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Alaattin Yüksel'in de katıldığı mitingde sıcaktan etkilenen çok sayıda vatandaşa 112 Acil Servis ekipleri müdahale etti.