CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Bir anne 2,5 aylık çocuğunu besleyemiyorsa, o annenin kucağında 2,5 aylık Kübra bebek ölüyorsa, bir anne sabah çocuğuma kahvaltı veremedim diye intihar ediyorsa, bir çocuğumuz çöpte yiyecek toplarken kamyonun altında kalıyorsa bunun ayıbı Ankara'da oturanlara aittir'' dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin Kütahya Zafer Meydanı'nda düzenlediği mitingde yaptığı konuşmada, iki dönemdir milletvekili olduğunu, yeni siyasetçi olmaktan gurur duyduğunu bildirdi.
Millete yalan söyleyen biri olmadığını anlatan Kılıçdaroğlu, siyasete girerken milletine asla ve asla yalan söylemeyeceğinin, hiç kimseyi ''şapkalı, başörtülü, elbiseli, pantolonlu'' diye ayırmayacağının, hiçkimseyi ötekileştirmeyeceğinin sözünü verdiğini belirtti.
Kılıçdaroğlu, kendi anlayışına göre insanın; düşünceleri, kimliği, inancıyla Allah'ın yarattığı en değerli varlık olduğunu, başının üstünde de yeri bulunduğunu söyleyerek, şöyle konuştu:
''Geçmişte CHP'ye Kütahya'nın yeterli oyu vermediğini biliyorum. Kabahat Kütahya'da değil, kabahat bizde. Gelmedik, derdinizi dinlemedik, elinizi sıkmadık, çayınızı içmedik. Şimdi geliyoruz, elinizi sıkacağız, derdinizi dinleyeceğiz. 'Bir tek muhtaç bile bana gelse ben onun ayağına gideceğim' dedim siyasete girerken. Geliyorum, ayağınıza geldim. Şunu da söyledim; kimseyi ayrıştırmayacağız. Birileri bölüyor, biz bölmeyeceğiz. Birileri ayırıyor, biz birleştireceğiz. Bana oy vermese bile ben vatandaşı başımın üstünde taşıyacağım. Benim için yandaş yok, vatandaş var. Benim için AKP'li, MHP'li, CHP'li yok, benim için vatandaş var.
Kütahya'ya 2002'de geldiler, 2007'de geldiler, en son geçen geldiler. Size sözler verdiler. 2002'de 6 milletvekili verdiniz, 2007'de 5 milletvekili verdiniz. Kütahya'ya bir bakanı bile fazla gördüler, bir bakanı bile vermediler. Size sözüm var. Bana 3 milletvekili verin, ben size bakanlık vereceğim. Yeni CHP halkın sorunlarına kilitlenen bir partidir. Yeni CHP geçmişinden güç alıp geleceğe güvene bakan bir partidir. Yeni CHP işçinin, çiftçinin, memurun, emeklinin, esnafın, toplumun, her kesimin partisidir. Artık sizin derdiniz, bizim derdimizdir. Bizim uçuk kaçık projelerimiz yok. Bizim projelerimiz insan üzerinden.''

-''AİLE MUTLUYSA, TOPLUM DA MUTLUDUR''-

Kılıçdaroğlu, bir toplumda aile mutluysa toplumun da mutlu olacağını, bir kadının evinde akşam tencere kaynıyorsa, çocukları mutluysa, o ailenin dünyanın en rahat, en mutlu ailesi olduğunu ifade etti.
Ailelere seslenen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Anneler çocuklarını beslerler, doyururlar, bakarlar. Her türlü ihtimamı gösteriler. Ancak bir anne 2,5 aylık çocuğunu besleyemiyorsa, o annenin kucağında 2,5 aylık Kübra bebek ölüyorsa, bir anne sabah çocuğuma kahvaltı veremedim diye intihar ediyorsa, bir çocuğumuz çöpte yiyecek toplarken kamyonun altında kalıyorsa bunun ayıbı Ankara'da oturanlara aittir. Bu ülkede 12 milyon 715 bin yoksulumuz var. Devletin resmi rakamıdır. Düşündük, taşındık ve dedik ki bu memlekete aile sigortasını getirmemiz lazım. Her ailenin güvencesi, sigortası olsun, her ailede akşam tencere kaynasın. Dediler ki 'Aile sigortasının kaynağını nereden bulacaksın?' Her aileye en az 600 lira yatıracağız. Çocuk sayısı fazlaysa, engelli varsa, yaşlı anne ve babaya bakma yükümlülüğü varsa bu para yükselecek. Kaynağı da açıklayayım. Ben size hesap vermeyi namuslu bir görev kabul eden siyasi anlayıştan geliyorum. Devlette bu tür yardımı yapan 14 kuruluş var. Onlar bilmezler, Kemal kardeşiniz bilir. Çünkü ben hesap uzmanıyım. Benim girdiğim sınava herkes girer. Recep Tayyip Erdoğan benim girdiğim sınavın yanından bile geçemez. 14 kuruluşun bütçesini topladım, geriye kaldı açığımız 7 milyar lira. 7 milyar lira bütün devlet harcamalarının yüzde 1,7'si, hadi 3 de ben ilave edeyim, yüzde 2 olsun. Yani 100 liralık harcamanın 2 lirasını yoksullara ayırdığınız zaman bu memlekette yoksulluk tarihe karışıyor. 100 liranın 2 lirasını yoksula ayırdığınız zaman, 'Bunun kaynağını nereden buldun?' diyen iktidara ne denir? 'Biz dünyanın 20 büyük ekonomisinden biriyiz' diyorlar yeri geldiğinde. Sorun bakalım o 20'deki diğer ülkelere, işsizlik var mı, yoksulluk var mı? Ben ülkemi seviyorum, insanlarımı seviyorum. Sizden toplanan her 5 kuruşun hesabını size vermeye hazırım. Bu parayı halk için, sizin için kullanacağım.''

-''ATANAMAYAN ÖĞRETMEN KAVRAMINI SİLECEĞİZ''-

Kılıçdaroğlu, Kütahya'nın son 9 yılda kan kaybettiğini savunarak, iktidarın ''İstikrar sürsün, Kütahya büyüsün'' sözünü anımsattı.
Kütahya'nın büyümediğini, milletvekili sayısının 6'dan 5'e düştüğünü, fabrikalarının özelleştiğini, işsizliğin arttığını söyleyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
''Sayın Erdoğan çıkıp şu lafı etti; 'her üniversiteyi bitiren iş bulacak diye bir kural yok' dedi. Allah aşkına anneler size sesleniyorum, siz çocuklarınızı üniversiteye niye gönderiyorsunuz? Okusun, çalışsın, daha iyi imkanlara sahip olsun. Şimdi üniversiteyi bitirecek, iş yok. Okul var, öğrenci var, öğretmen var, ama bir türlü buluşmuyorlar. Biz buluşturacağız. Atanamayan öğretmen, sözleşmeli öğretmen kavramlarını sileceğiz.
Aile sigortasını açıkladık, önce 'kaynak yok' dediler, sonra 'daha fazlasını bekliyoruz' dediler. Aile sigortasında kadıncağız işçi gibi, memur gibi, emekli gibi aylığını bankadan çekecek, onu namerde muhtaç etmeyeceğiz. Şimdi 600 liradan en çok esnaf yararlanacak. Çünkü o kadıncağız alacak çocuğunu gidecek esnafa. Paranın dolaşım kanallarını değiştiriyoruz. Para önce halktan geçecek. Bizim kitabımızda siyasetle zenginleşmek yoktur. 'Aile sigortasını getirecekler, yeşil kartı iptal edecekler' diye propaganda yapıyorlar. Külliyen yalan, bunu söyleyenler cahil insanlar. 9 sigorta dalı var, Türkiye'de 8'i uygulanıyor. Aile sigortası, aileye ekonomik güvence getiren sigortadır, yeşil kart sağlık sigortasıdır. Birinin varlığını öbürünün olmamasını gerektirmez.''
Kılıçdaroğlu, televizyon izlerken Başbakan Erdoğan'ın Mardin'de 78 tesisi hizmete açtığının söylendiğini anlatarak, ''Hemen Mardin İl Başkanımızı aradım ve 'şu listeyi çıkar bir bakalım, yapmışlarsa Sayın Başbakan'ı kutlayacağım' dedim. Geldi liste... Bir okulun badanası yapılmış, Köy İşleri Müdürlüğüne bağlı bahçe, belediyeye devredilmiş, orası park yapılmış. Daha sonra Mardin'e gittim, gezdim vatandaşların arasında. 'En büyük dert işsizlik' dediler. 'Sayın Başbakan geldi, 78 tesisi hizmete açtı burada, hiç işsiz kalmaması lazım' dedim. 'Hangi tesisler' dediler. Ondan sonra televizyonlara çıkıp 'şu kadar tesis açtım' diyemiyor. Hangi tesisleri açtılar? Var olan tesisleri sattılar'' diye konuştu.