MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesinin ardından siyasi partilere davette bulunması nedeniyle inandırıcılığı kaybettiğini ve birleştirici özelliğinin iflas ettiğini öne sürerek, ''Milliyetçi Hareket Partisi, bu kapsamda Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül'ün kamuoyunu oyalamak için pozisyon aldığına inandığından ve Mecliste cereyan eden krizin tarafı olmadığından dolayı Çankaya Köşkü'nden gelen görüşme talebini geri çevirmiştir'' dedi.
Bahçeli, yazılı açıklamasında, ''TBMM'deki boykot girişimi ve yemin krizinin'' milletin gözü önünde vuku bulduğunu belirterek, CHP'li milletvekillerinin yemin etmediğini, bağımsız seçilen bir grup milletvekilinin ise ''manidar' şekilde Diyarbakır'da toplandığını ve yemin krizinin parçası olduğunu ifade etti.
''Sözde, bu talihsiz eylemlere tutuklu bulunan milletvekillerinin serbest bırakılmaması gerekçe gösterilmiştir'' ifadesini kullanan Bahçeli, MHP'nin ise halen tutuklu bulunan bir milletvekili dışında tam kadro TBMM'de yerini aldığını ve yeminini gerçekleştirdiğini kaydetti.
Bu yapılırken TBMM'nin çözüm ve çare yeri olduğu inancıyla hareket edildiğini ve milli iradeyi sulandıracak niyetlere prim vermeyeceklerini ortaya koyduklarını vurgulayan Bahçeli, şu değerlendirmelerde bulundu:
''Partimiz hiçbir zaman TBMM'nin saygınlığına gölge düşürecek ve millet egemenliğini tartıştıracak bir zihniyetin içinde olmamıştır, bundan sonra da asla olmayacaktır.
Bu gelişmeler üzerine Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül inisiyatif alarak muhalefet partileri ve bağımsız milletvekilleriyle görüşmek için harekete geçmiştir.
Öncelikle Sayın Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan Erdoğan'la gerçekleştirdiği iki saati aşkın görüşmeden sonra, siyasi partileri Çankaya Köşkü'ne davet etmesi kuşku verici ve baştan sorunlu bir tavır olmuştur.
Bu görüşme içeriğinin tarafımızca bilinmesi mümkün değilse de Sayın Gül'ün Başbakan Erdoğan'la istişare yaptıktan sonra böyle bir davette bulunduğu güçlü bir ihtimaldir.
Bununla birlikte, Milliyetçi Hareket Partisi'nin, yemin ve boykot krizinin taraflarıyla aynı kategoride değerlendirilmesi ve süren siyasi krizin sanki bir parçasıymış gibi sunulması çok çirkin ve yakışıksız olmuştur.
Partimizin Meclisteki sorunu aşması için gösterdiği çabayı, katkıyı ve desteği göstermezden gelmek, Sayın Gül'ün düşebileceği en büyük hata olarak karşımızdadır.
Milliyetçi Hareket Partisi'nin meşruiyet alanından hiç taviz vermeyen siyasi tutumunu, sinsice değersizleştirmeye çalışmak da kimsenin haddi değildir.
Yemin krizinin çözülmesi için, öncelikle bugünkü kaosa sebebiyet verenlerle irtibat kurulması yerinde, faydalı ve doğru olacaktır.''
Bu şartlar altında partisinin düşüncelerinin millet tarafından açıkça bilindiğini ve tutuklu bulunan milletvekillerinin tahliye edilmemelerinin hukuk skandalı olarak görüldüğünü belirten Bahçeli, şöyle devam etti:
''Sayın Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan Erdoğan'la girdiği rol paylaşımından ve AKP'yi önceliğine alarak yaptığı görevinden dolayı, inandırıcılığı, birleştirici özelliği ve objektif sorun çözme niteliği iflas etmiştir.
Eğer Sayın Gül, her geçen gün güçlenen demokrasi krizinin bitirilmesine samimi olarak destek vermek istiyorsa öncelikle şahsına göre daha açık ve berrak olan Başbakan Erdoğan'ın çekim alanından çıkmalı, tarafsız, adaletli ve eşitliği gözeten yönetim anlayışına bir an önce sahip olmalıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi, bu kapsamda Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül'ün kamuoyunu oyalamak için pozisyon aldığına inandığından ve Mecliste cereyan eden krizin tarafı olmadığından dolayı Çankaya Köşkü'nden gelen görüşme talebini geri çevirmiştir.''