BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Diyarbakır'daki Nevruz etkinliğinin ardından miting düzenleyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye gönderme yaparak, "Devlet, bahçeli olsun ama bu bahçede rengarenk çiçekler olsun.

Devlet bahçesiz olmasın ama bu bahçede kan, gözyaşı olmasın. Bu bahçede Isparta'nın gülü de, Hakkari'nin lalesi, sümbülü de olsun" dedi.

Demirtaş, partisinin grup toplantısında çözüm sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, Diyarbakır'daki Nevruz etkinliğinin ardından MHP'nin başlattığı miting programlarına tepki gösterdi.

Demirtaş, bu kadar tarihsel bir dönüşüm, tarihsel bir helalleşme, bir arada kardeşçe bütün kültürlerin bir arada yaşayabileceği bir duyguyu zayıflatırım diye meydan meydan provokasyon çağrısı yapanların, Diyarbakır'da verilen barış mesajını anlamaktan çok uzak olduklarını söyledi. Türk milliyetçisinin de, ulusalcısının da, İslamcısının da , Kürt'ün de, Ermeni'nin de, Asuri'nin de bu ülkenin gerçeği olduğunu belirten Demirtaş, şunları kaydetti: "Bu gerçekleri yok etme üzerine kimse politika kuramaz, kurmamalıdır.

Zaten farklı kesimlerin birbirini ortadan kaldırma, yaşam alanına daraltma, inancını, kimliğini yaşamasını sınırlama anlayışı bu gerilimleri yaratıyor. Yoksa bu saydıklarım ve sayamadıklarım bu ülkenin gerçekleridir. Biz hep birlikte yaşayacağız.

'Devlet nasıl olacak?' diye soruyorlarmış. Devlet, bahçeli olsun ama bu bahçede rengarenk çiçekler olsun. Devlet bahçesiz olmasın ama bu bahçede kan, gözyaşı olmasın. Bu bahçede Isparta'nın gülü de, Hakkari'nin lalesi, sümbülü de olsun."

Gelecek yüz yılları etkileyecek ve değiştirecek bir döneme tanıklık ederken, öfkeyle, kinle, tahrikle konuşmayacaklarını, asla buna tenezzül etmeyeceklerini belirten Demirtaş, "Çünkü değişim başladı, dönüşüm başladı, halk bun istiyor. Bu toprakların bütün yerli halkları, bütün gerçekleri bunu istiyor. Köklerinin, tarihlerinin ne kadar derinlere gittiğini hissediyor. Hangi köklerden, hangi medeniyetten beslendiğini her yurttaşımız hissediyor. Bu yüzden barış sürecini bu kadar destekliyor."

"DEVLET ADINA ÖZÜR NEDEN ÇOK GÖRÜLÜR?"

İsrail'in özür dilemesini önemsediklerini belirten Demirtaş, "Hangi siyasi amaçla dilenmiş olursa olsun ama İsrail'in özrü önemlidir. Devlet adına özür neden çok görülür? Neden devlet Uludere için özür dilemiyor. O komisyonda bölge milletvekilleri de var. O vekiller sadece gördüklerini raporu yazsaydı yine yeterdi. Bu alt komisyon raporunu kabul etmemiz mümkün değil. Oylarız 'evet' deriz bu da karanlık sayfalarında kaybolur diye düşünmesinler. Buradan helalleşme örneği çıkarılabilir. Biz Uludere Olayı'nın tarihsel hesaplaşmaya dönüşmesini istemiyoruz.

Bu örnek üzerinden bizler helalleşmenin nasıl olduğunu gözler önüne serebiliriz. Başbakan yarın oylama yapacak komisyona 'büyük devletler hatalar yapar bu hatalardan özür dilemek önemlidir' hatırlatmasını yapmalıdır. Biz Uludere Olayı'nı unutmadık. Ben komisyon üyelerine sesleniyorum. Lütfen daha dikkatli daha vicdani düşünün. Önümüzdeki dönemi olası helalleşme dönemi olarak düşünün. Uludere Olayı'na evet mi hayır mı denilecek?" diye konuştu.

"BEDAVA MAKARNA, KANEPE, EKMEK DAĞITILMIYORDU"

Demirtaş "Hepimiz Orta Doğu tarihinde gerçekleşmiş en büyük Nevruz kutlamalarına tanıklık ettik. Diyarbakır mitingi Orta Doğu tarihine geçmiş durumda. Diyarbakır'da 2 milyon insan niye meydanları doldurur? Herkesin bunu anlaması lazım. Orada yaşanan halk referandumunun iyi yorumlanmaması gerekir. Orada bedava makarna, kanepe, ekmek dağıtılmıyordu. Öcalan'ın el yazısı ile gönderdiği o mesajı dinlemek o mesajın arkasında olduğu için milyonlarca insan meydana çıkıyorsa bu kayda değer bir gelişmedir. İşi magazinleştirmeye çalışmak orada verilen mesajların üzerini örtmeye çalışmak haksızlıktır. O mesaj binlerce yıldır kaderimizmiş gibi bize dayatılan yok etme savaşma anlayışına karşı bir manifestoydu" dedi.

"BİRBİRİMİZİ DÜŞMAN OLARAK GÖRMEKTEN VAZGEÇELİM"

Yapılan çağrıda bazı mesajların çarpıtıldığını belirten Demirtaş, "Bin yıl önce o topraklarda Türkler ve Kürtler karşılaştığında Mezopotamya topraklarını birlikte kullandıklarında onları bir arada tutan İslamiyet'ti. Köklerimizde bu var. O hukukun gereğini anlamadan kimse kendine Müslüman diyemez. Orada gelişen ilişkinin temellerine atıf vardır. Türkler ve Kürtlerin geçen hafta Cihangir'de karşılaştığını mı sanıyorlar. Yeniden bir hukuk gelişecekse bu hukuku gerçekleştirirken geçmiş hatalara düşmeyelim. Mağdur edilmiş kesimler bu ittifakının hukukuna uymayarak başkalarını sürgün etmeye yönelik anlayışlar olmamalıdır.

Önce birbirimizi öldürmeyi bırakalım. Bu toprakların bu medeniyetlerin gerçek yaşatıcıları olarak birbirimizi düşman olarak görmekten vazgeçelim. Bu iş klasik taktik işi değil. Yapılan çağrı önümüzdeki ay yıl seçimler için yapılmış çağrı değil. Bu çağrının bu mesajın içeriğinin herkes tarafından bir kez tarafından doğru okunması faydalı olacaktır. Kökleri bu topraklarda olan medeniyetler olarak neden kendi geleceğimizi kendimiz yaratmıyoruz. Klasik ateşkesten öte yüzlerce yıllık hatadan dönüşün kapılarını açalım diyor bu mesaj. Yakın dönemin siyasi düşmanlıklarına seçim ve partizan yarışlara kurban edilemeyecek kadar bir mesaj. Biz bu sözün gereğini yerine getireceğiz. Bu klasik helalleşmeden öte geçmişimizin bize emrettiği talimat olarak algılanmıştır. Hükümette aynı ciddiyetle yaklaşacak mı bilemiyoruz. Bunun somut adımlarını görmüş değiliz henüz" diye konuştu.

"HERKESİN BİRBİRİNE YÜREĞİNİ AÇMA ZAMANIDIR"

Demirtaş, "Bu kadar tarihsel helalleşmeyi bir arada kardeşçe yaşabileceği duyguyu nasıl zayıflatırım diye meydan meydan dolaşanlar bu mesajı anlamış değildir. Devlet nasıl olacak diye soruyorlarmış? Bahçeli olsun. Devlet Bahçesiz olmasın bu bahçede bu bahçede Isparta'nın gülü de Hakkari'nin lalesi de olsun. Biz önümüzdeki yüzyılları etkileyecek döneme tanıklık ederken öfkeyle konuşmayacağız. Değişim başladı, dönüşüm başladı. Bu toprakların tüm gerçekleri bunu istiyor. Sırf Öcalan doğru söyledi diye karşı çıkanlara teessüfle bakıyoruz. Herkesin birbirine yüreğini açma zamanıdır. Bunları öncelikle vicdan meselesi olarak görmek zamanıdır. Biz bu sürecin akamete uğramamamsı için alınması gereken yasal idari tedbirlerin ne olduğunu ifade ediyoruz. Tarihi sorunun kökü 200 yıl öncesine dayanan bir isyanın bitişini konuşuyoruz" dedi.

"YASAL GÜVENCEYE İHTİYAÇ VARDIR"

Demirtaş, "Parlamento ve hükümet meseleye şöyle yaklaşabilir mi? Çaktırmadan işi çözün sırtınızı dönün. Ben bunları görmezden geleyim. Parlamento buna duyarsız mı kalacak? Gece gündüz eften püften tüm konuları tartışan vekiller bu tarihsel konuyu tartışmayacak mı? Parlamentonun da hükümetin de muhalefetin de üzerine düşen görevler vardır. Geri çekilme meselesi önemlidir. Bunun nasıl olacağı konusundaki tartışmaları bizde izliyoruz. Yasal güvenceye ihtiyaç vardır. Bu BDP'nin şartından öte ortaya koyduğumuz tartışmadır. Ayrıca partimiz Akil İnsanlar Komisyonu ile ilgili tartışmaları da izliyor" dedi.

"AKİL KADINLAR KOMİSYONU"

Demirtaş, "Bu sadece erkeklerin meselesi gibi tabiri kabul etmiyoruz. 'Akil Kadınlar Komisyonu' diyelim. İçine bazı adamlarda katılabilir diyelim. Madem barış süreci en çok bu savaşta ağlayan kadın ve anaların duyguları için önemlidir diyoruz. O zaman 'Akil Kadınlar Komisyonu' diyelim. Ama biz komisyon için isim sunmadık. Biz o isimlerin halkın vicdanını temsil eden ve halkın güvenine layık olması gereken insanlar olmasını düşünüyoruz. Akil Adamlar ismi doğru değil. 'Akil Kadınlar Komisyonu' diyelim ve ağırlıklı olarak kadın arkadaşlar bu komisyonda yer alsın. Bu savaşları erkekler çıkardı barış olacaksa da kadın arkadaşlar bunun öncülüğünü yapsın. Yakın zamanda Oslo görüşmeleri nedeniyle MİT müsteşarının başına gelenleri biliyoruz. Akil Kadınlar Komisyonu çalışacaksa güvenceyi parlamento neden destek sağlamasın" diye konuştu.