Tolga Albay - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Türk Ceza Kanunu'nda suçun unsurlarını yeniden belirleyerek ve bundan dolayı gazetecilerin ağır ceza almamasını temin edecek bir düzenleme yapmamız lazım'' dedi.
     Arınç, Aydın programı kapsamında Aydın Valisi Hüseyin Avni Coş ve Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu'nu makamlarında ziyaret etti.
     Çerçioğlu'nu ziyaretinde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bakan Arınç, dün Gazetecilere Özgürlük Platformu'na mensup, gazeteci örgütlerini temsil eden 18 kişiyle görüştüğünü, görüşmenin çok olumlu geçtiğini söyledi.
     Hiçbir gazetecinin, sadece gazetecilik faaliyetlerinden dolayı suçlanmamasını, sansüre uğramamasını, gözaltına alınmamasını istediklerini ancak herhangi bir suç ihbarıyla haklarında soruşturma yapılıyorsa veya gözaltına alınma kararı verildiyse yargı sürecinin bir an önce sonuçlanmasını istediklerini ifade eden Bakan Arınç, Oda TV olayında tutuklanan gazetecilerin, gazetecilik faaliyetlerinin dışında başka eylemleri dolayısıyla tutuklama kararı verildiğini ifade etti.
     Arınç, bu kişilerin, iddia edilen suçlarla ilgili olup olmadıklarına mahkemelerin karar vereceğini ancak Oda TV çalışanları arasında görünen bir kadının, özellikle eski ve yeni CHP genel başkanlarına yönelik iddialarda bulunmasının, gazetecilik faaliyetlerinden değil, daha çok başka amaçlarla yapılan organize bir hareketi ortaya koyduğunu savundu.
     Platform üyeleriyle yaptığı görüşmede, bazı tekliflerde bulunduğunu kaydeden Bakan Arınç, şöyle konuştu:
     ''Gazeteci arkadaşlarımıza Basın Kanunu'ndan dolayı bir şikayetiniz var mı dedim, 'Yok' dediler. TCK'nın bazı maddeleri var. Soruşturmanın gizliliğini ihlal, adli yargılamayı etkilemek vesaire... 'Bunlardan bir şikayetiniz var mı' dedim. 'Benim var' dedim. Bu maddelerden dolayı açılmış, açılmakta olan pek çok davalar var. Ceza yemiş, hüküm verilmeye çok yakın olan davalar var.
     Son operasyonların öncesinde ve sonrasında gazetelerde iddianameler yayımlanmaya başladı. Bazı hakimler, savcılar hedef gösterilmeye başladı. Bazı telefon dinleme kayıtları gazetelere çıkmaya başladı. Bunların hepsi suçtur, çirkindir, yanlıştır. Dolayısıyla bunlara aykırı hareket edilmesi konusunda davalar açılıyor ve bu davalar basın mensuplarına sıkıntı veriyor. Bu maddelere yönelik hazırladığımız Ceza Kanunu'nda değişiklik tasarısı TBMM'ye sunulmuştur. Sanıyorum Salı günü Adalet Komisyonu'nda bunu görüşeceğiz. Buna memnun oldular ama içlerinden bir kısmı, şu anda cezaevinde bulunan gazetecileri, gazete isimlerini de vererek hüküm giydikleri maddeleri söyledi.
     Bunlar Terörle Mücadele Kanunu kapsamında tutuklanmış, hüküm giymiş insanlardır. Terör örgütünün propagandasını yapmak, terör örgütüne üye olmak, terör örgütüne doğrudan destek sağlamak vesaire... Meslek hanesinde 'gazeteci' yazıyor ama suçu budur, bu suçtan dolayı mahkum olmuştur.
     Terörle Mücadele Kanunu'nun 5, 6 ve 7'nci maddeleri, 'yani bunları mahkum eden hükümlerin kanundan tamamen çıkarılmasını, dolayısıyla bunları yapanların yargılanmamasını, bunu serbest bir eylem haline gelmesini mi arzu ediyorsunuz' dedim. 18 kişiden 3'ü 'Evet' dedi. Bu bir düşünce ama ben buna katılmıyorum.''
    
     -''ÖRGÜT PROPAGANDASI...''-
    
     Türkiye'nin terörle mücadele ettiğini, şehitler verdiğini dile getiren bakan Arınç, şöyle devam etti:
     ''Bu örgütün, örgütün başının eylemleri, kendi adlarına çıkarılmış gazetelerde. Azadiya Velad, Atılım, bunlar Aydın'da yok. Bu gazeteler sadece örgüt propagandası yapmak üzere çıkıyor ve belli yerlerde dağıtılıyor. Yani bundan sonra serbest mi olsun? Her gün Öcalan'ın methiyesi mi yapılsın? Her gün örgütün faaliyetlerinden mi bahsedilsin? Üç kişi 'Evet' dedi ama geri kalan 15 kişi 'Hayır' dedi.
     Bu kadar gürültü, patırtı bir tarafa Türk Ceza Kanunu'nda hakikaten suçun unsurlarını yeniden belirleyerek ve bundan dolayı gazetecilerin ağır ceza almamasını temin edecek bir düzenleme yapmamız lazım. Basın yoluyla işlenen suçlarda yarı miktarda artırılıyor. Bir defa bu artırımı kaldırıyoruz. İkincisi suçun unsurlarını daha güçlü hale getiriyoruz. Kasıt unsurunu getiriyoruz. Üçüncüsü de diyelim ki iki yıldan beş yıla kadarsa ceza, bir yıldan üç yıla kadar yapıyoruz. Yani bütün cezaları iki yıl sınırına kadar getiriyoruz. Bizce bu olumlu bir düzenleme. 'Ama siz bunu istemiyorsanız, bunu da çıkarmayalım' dedim.''
    
     -HÜKÜM GİYMİŞ GAZETECİLER-
    
     Arınç, hüküm giymiş gazetecilerden 27'sinin adi suçlardan, 68'inin ise Terörle Mücadele Kanunu'ndan dolayı içeride olduğunu belirterek, ''Dolayısıyla 'Türkiye'de basın özgürlüğü kalmamıştır' demek sadece boş bir siyasi propagandadır. Türkiye'de basın özgürlüğü vardır ve bundan yararlanan binlerce insan vardır. Ama Türk Ceza Kanunu'nun da Terörle Mücadele Kanunu'nun da suç saydığı fiiller işlenirse bunların cezasız kalması mümkün değildir'' dedi.
     Libya'da yaşanan olayla ilgili bir soru üzerine ise Arınç, Libya'da acı olaylar yaşandığını, BM Güvenlik Konseyinden her tür müdahaleyi içine alan bir karar çıktığını, Libya lideri Muammer Kaddafi'nin bunun üzerine ateşkes ilan ettiğini ifade ettiğini belirterek, İtalya ve Fransa'dan hava üzerinde bir blokaj ve gerekirse uçaklarla bir askeri operasyonun da hazır beklediğinin söylendiğini ifade etti.
     Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
     ''Libya'da kan dökülmeden bir değişimin gerçekleştirilmesini istiyoruz. Halkın taleplerinin gözardı edilmemesi, bunu dile getirenlere karşı baskıda bulunmaması gerekmektedir. Libya'ya karşı Türkiye ikaz görevini yapmıştır. Kaddafi'nin Türkiye ve Malta'yı devreye koymak suretiyle onlara güvence vermesi ve o güvence neticesinde BM'nin yaptırımına gerek kalmayacağı söyleniyor. Bu konuda son geldiğimiz noktayı bilmiyorum. Türkiye bu bölgelerde de sözüne güvenilir, dikkat edilir bir ülkedir. Kanın durması ve muhaliflere karşı yürütülen sindirme harekatının son bulması mümkün olacaksa Türkiye üzerine düşen görevi mutlaka yapacaktır.''
     Aydın Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu ile TBMM'de bir dönem beraber görev yaptığını belirten Arınç, Aydın Belediye Başkanlığı görevinden dolayı kutlama amacıyla ziyaret ettiğini, başarı dilediğini ifade etti.
     Bakan Arınç, daha sonra Denizli yolu üzerinde, Nazilli ilçesindeki Uğur dondurucu fabrikasını ziyaret etti. Burada işçilere hitap eden Arınç, Türkiye'nin son yıllarda ekonomide önemli gelişmeler kaydettiğini, yeni fabrikalar açıldığını, milli gelirde çok iyi rakamlara ulaştıklarını, dünyayı kasıp kavuran kriz ortamında Türkiye'nin en az zarar gören ülke olduğunu söyledi. Hükümetin eğitim, sağlık ve ulaşım konularında yaptığı yatırımlar hakkında bilgi veren Arınç, ekonomik istikrarın olması için siyasi istikrar olması gerektiğini, Türkiye'nin koalisyonlar döneminde büyük ekonomik felaketlerle karşılaştığını, bu olayları tekrar yaşamak istemediklerini kaydetti.