Barışkan Ünal/Mehmet Toroğlu - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Türkiye'de gazetecilerin görevlerini yaparken ''suçlanması, ceza alması veya zarar görmesini istemediklerini, bu nedenle Türk Ceza Kanunu'nun bazı maddelerine yönelik düzenlemeye gittiklerini söyledi. Arınç, ''TCK'nın 6 maddesindeki değişikliği, son gelişen olaylar karşısında basın mensupları hakkında gelişigüzel dava açılmasın ve en azından verilecek cezalar tecil kapsamı içinde kalsın diye yaptık'' dedi.
     Terörle Mücadele Kanunu'nda değişiklik düşünmediklerini belirten Arınç, Türkiye'de şu anda 25-26 gazetecinin de Terörle Mücadele Kanuna aykırı eylemleri sebebiyle hükümlü olduğunu kaydetti.
     Bakan Arınç, Washington'daki temaslarının ardından Türkiye'nin Washington Büyükelçiliğinde basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
     TBMM'de, basın mensuplarına yönelik Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) bazı düzenlemeler üzerine çalıştıklarını hatırlatan Arınç, bu düzenlemede, TCK'nın telefon dinlemesi, ortam dinlemesi ve özel hayatının ifşasıyla ilgili 132, 133, 134 maddelerindeki cezaların ağırlaştırıldığını, buna karşın kanunun ''yargı görevini yapanı etkileme suçu''yla ilgili 277. madde, ''soruşturmanın gizliliğini ihlal suçu'' ile ilgili 285. madde ve ''adil yargılamayı etkileyeme teşebbüs suçu'' ile ilgili 288. maddesinin basın mensupları lehine değiştirildiğini bildirdi.
     Bakan Arınç, ''TCK'nın bu 6 maddesindeki değişikliği, son gelişen olaylar karşısında basın mensupları hakkında gelişi güzel dava açılmasın ve en azından verilecek cezalar tecil kapsamı içinde kalsın diye yaptık'' diye konuştu.
     2005 yılında yürürlüğe giren yeni TCK'nın, AB müktesebatına uygun yapıldığını, ancak uygulama sırasında bu konuların biraz farklı olarak karara bağlandığını gördüklerini ifade eden Arınç, ''Avukat ve hukukçu olarak söylüyorum: Hakimlerimiz özgürlükçü bir yorumla karar verseler hiç bu maddelere ihtiyaç yok. Ama Ahmet için beraat kararı, Mehmet için mahkumiyete dönüşebiliyor. O zaman suçun unsurlarını muğlak olmaktan çıkarıp çok belirgin hale getirmek istedik'' dedi.
    
     -''BİR BASIN MENSUBU BANA NE DERSE DESİN 6-7 SENEDİR DAVA AÇMIYORUM''-
    
     Bülent Arınç, ''bu düzenlemelere yönelik eleştirileri inceleyip incelemediğine'' ilişkin soru üzerine şunları kaydetti:
     ''Ferai Tınç'a da Mehmet Tezkan'a da Sedat Ergin'e de Şamil Tayyar'a da baktım, yazdıklarını ezberledim, kafamda muhakeme ettim. Hepsini dinledim, aynı zamanda basın ve medyanın kuruluşlarından sorumlu bir bakanım. Bu benim ahlaken de sorumluluğum altında olan bir konu. Gerçekten gazeteci arkadaşlarımızın, basın gibi zorlu bir işi yapmaya çalışanların, ne suçlanmasını, ne ceza almasını, ne zarar görmesini isteriz. Emin olun böyle birşey düşünmüyoruz. Bugün piyasada öylesine kitaplar var ve gazetelerde öylesine yazılar yazılıyor ki bunlar bizi üzse bile bunların yasaklanması veya ceza görmesi gibi hiçbir eylemde bulunmuyorum.''
     TBMM Başkanı iken kendisiyle ilgili çıkan bazı yazılar hakkında davalar açtığını, ama artık bunu yapmadığını belirten Arınç, ''Bir basın mensubu bana ne derse desin, üzülsem de kızsam da 6-7 senedir dava açmıyorum, bu da bana verilen bir dersin sonucudur'' dedi.
     Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç, ''700-1000 civarında yargılama süreci devam eden gazetecilerin bu değişiklikten yararlanıp yararlanmayacağına'' yönelik soruyu yanıtlarken, değişikliğin hepsini etkileyeceğini söyledi.
     Arınç, ancak bu konuda Terörle Mücadele Kanunu'nda değişikliğin şu anda düşünülmediğini, Türkiye'de şu anda 25-26 gazetecinin de Terörle Mücadele Kanuna aykırı eylemleri sebebiyle hükümlü olduğunu bildirdi.
    
     -HABER PORTALLARINA BASIN KARTI...-
    
     Bülent Arınç, internet medyacılığına yönelik basın kartları yönetmeliği düzenlemesine hakkındaki soru üzerine, internet medyasının da basın kanunu içine alınmasını taslak haline getirdiklerini, internetteki haber portallarında çalışanları basın mensubu olarak tanımladıklarını ve bu çalışanlara da basın kartı verileceğini söyledi.
     Bu konuda kendilerine çok talep geldiğini, ancak bu döneme yetiştirilemediğini ifade eden Arınç, seçimden sonra ilk olarak bu konuyla ilgileneceklerini kaydetti.
     Bir soru üzerine, milletvekili adayı olduğunu, ancak bu dönemin son dönemi olacağını belirten Arınç, ''Manisa'dan mı aday olacağı'' yönündeki soruya, ''Ben Manisa olarak biliyorum, ama döndüğümde sürprizle karşılaşabilirim'' yanıtını verdi.
    
     -''ABD İLE İLİŞKİLER SEYRİNDE''-
    
     Bakan Arınç, bir soruyu yanıtlarken, Türkiye ve ABD ilişkilerinin zaman zaman iniş ve çıkışlar olsa da istikrarlı seyir izlediğini ifade etti.
     TRT ile ilgili soru üzerine, ''TRT'nin yeniden yapılanması sürecinde, aktif yönetimiyle geçmişten bu yana gecikmiş ve ihmal edilmiş hizmetleri gerçekleştirdiğini'' belirten Arınç, TRT'nin artık yeni kanal kurmayacağını bidirdi.
     Arınç, kurumun daha çok izleyiciye daha beğenilen programlar sunduğunu ifade ederek, ''TRT eskiden çok hantal bir yapıya sahipti. Hatta birilerinin tabiriyle 'çiftlik' haline gelmişti, aynı isimle kitabı da yazıldı. Şimdi hepsi çalışıyor, üretiyor, kendini ispatlıyorlar. Çok farklı prodüksiyon ve yapımlarla artık en çok izlenen kanal haline geldiler'' dedi.
     Ancak özel kanalların dizilerden sağladıkları izlenme oranlarına TRT'nin ulaşamadığını kaydeden Arınç, ''Çünkü onlar reytingi ve izlenme oranını esas alarak dizi yapıyorlar. Halkın sevebileceği, beğenebileceği, kızsa bile en çok izleyebileceği diziler yapıyorlar, ama bizim yayın ilkelerimiz var, bu ilkeler doğrultusunda yayın yapıyoruz. Yani milli birlik ve bütünlüğümüz, insanların ahlaki yapısı, aile yapısı önemli. Bu niteliklere dikkat ettiğimiz için belki reytingi daha düşük dizilerimiz var, ama kalite bakımından onların da bir eksiği yok'' değerlendirmesinde bulundu.
     TRT'nin ''geçmişte tamamen protokol haberliğini yaparken şimdi haberde çok iyi noktaya geldiğini'' belirten Arınç, BM televizyonu ile TRT arasındaki işbirliğinin de Türkiye ve TRT adına başarı olduğunu söyledi.