Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,yaptığı konuşmada, “Medine’deki Mescid-i Nebevi’nin inşasından beri İslam toplumlarında camiler hayatın merkezi, bulunduğu çevrenin kalbi olmuştur. Nasıl ki kalp insanı ayakta tutan ana organsa mabetler de ilim, hikmet ve fazilet merkezi olarak toplumu diri tutar, canlı tutar, ayakta tutar.” dedi.

“Camiler, tüm müminlerin Hakk’ın karşısında eşitlendiği mukaddes mekânlardır”

Camilerin sadece taştan, tuğladan, betondan ibaret binalar olmadığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, camilerin tüm müminlerin farklılıklarını bir tarafa bırakarak Hakk’ın karşısında eşitlendiği, cem olduğu, kulluk görevinin ifa edildiği mukaddes mekânlar olduğunu kaydetti.

“Camilerimiz inşa edildikleri şehirlere kimlik, kişilik ve karakter kazandıran yapılardır”

Camilerin ibadethanenin ötesinde mimarisi, süslemeleri, hüsnühat ve tezhipleriyle medeniyetin de farklı özelliklerini yansıtan mimari eserler olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

“Hepsinden önemlisi camilerimiz inşa edildikleri şehirlere kimlik, kişilik ve karakter kazandıran yapılardır. Medeniyetimizin sembol şehirlerinin hemen hepsi yine sembol bir cami, medrese ve külliye ile anılır, böyle hatırlanır. İstanbul’u Sultanahmetsiz, Süleymaniyesiz, Edirne’yi Selimiyesiz, Bursa’yı Ulu Camisiz düşünemeyiz. Mardin denilince, Erzurum, Konya, Kayseri denilince aklımıza önce her biri ayrı güzellikteki medreseleri, camileri gelir. Ankara’yı Hacı Bayram Veli Camii ve Türbesi olmadan anlatmak mümkün değildir. Merhum Özal’ın gayretleriyle tamamlanan Kocatepe Camii de aynı şekilde yakın dönemde Ankara’yı anlatan sembol eserlerden biridir. Hamdolsun dönemimizde Beştepe Millet Camii ve Melike Hatun Cami'mizin de kısa sürede başkentimizin timsalleri arasına katıldığını görüyoruz.  Ankaralı hemşerilerimizin yanı sıra farklı vesilelerle şehrimize gelen vatandaşlarımız da muhakkak buraları ziyaret ediyor.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta da İstanbul’da Büyük Çamlıca Camii’nin açılışını gerçekleştirdiklerini anımsatarak Büyük Çamlıca Camii’nin 60 bini aşkın cemaati kubbesinin altında ve avlusunda toparlayabildiğini söyledi.

Osmanlı, Selçuklu ve modern mimarinin en güzel özelliklerini bünyesinde barındıran Diyanet Bilim ve Kültür Merkezi’nin de Ankara’ya damgasını vuracağına olan inancını dile getiren Erdoğan, bu abide eserin de Cumhuriyet'in Ankara’sını; Selçuklu’nun, Osmanlı’nın Ankara’sıyla yeniden kucaklaştıracağını, şehrin yıllardır örselenen kadim kimliğini güçlendireceğini vurguladı.

“Camilerin süsü cemaatidir, özellikle de gençlerdir”

“Medine’deki Mescid-i Nebevi’nin inşasından beri İslam toplumlarında camiler hayatın merkezi, bulunduğu çevrenin kalbi olmuştur.” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Nasıl ki kalp insanı ayakta tutan ana organsa mabetler de ilim, hikmet ve fazilet merkezi olarak toplumu diri tutar, canlı tutar, ayakta tutar. Camilerimizi sadece namaz kılınıp dağılınan bir ibadet mekânına dönüştürmek, ona yapılabilecek en büyük saygısızlıktır. Camilerin süsü cemaatidir, özellikle de gençlerdir. Çocuklarımızın neşesiyle, gençlerimizin heyecanıyla, piri fanilerimizin tecrübesiyle, kadınlarımızın nezaket ve becerisiyle dolmayan bir cami, mahzun ve öksüz kalmış demektir. Çocukların gelmediği, gençlerin uğramadığı, hanımların sahip çıkmadığı camiler, ne kadar muhteşem olurlarsa olsun, boynu büyük kalmaya mahkûmdur.”

Cami merkezli bir hayatı özendirmek ve teşvik etmek gerektiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bilhassa geleceğimizin teminatı olan genç kuşaklar ile camilerimiz arasında yapay duvarlar örmemeliyiz. Gençlerimizin kalplerini camilere ısındıracak faaliyetler düzenlemeliyiz.  Günde beş vakit bize kulluğumuzu hatırlatan çağrıya cevap vererek önce kendimizin, sonra evlatlarımızın ayaklarını camilere alıştırmalıyız.” dedi.