Adem Kadam - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, NATO, Libya konusunda devreye girecekse Türkiye'nin bazı şartları olduğunu belirterek, ''NATO, Libya'nın Libya'lılara ait olduğunu tespit ve tescil için oraya girmelidir. Yer altı kaynaklarının, zenginliklerinin birilerine dağıtımı için değil. Libyalı kardeşlerimiz, güçlü, istikrarlı, huzurlu bir geleceği inşa etmek için her türlü imkana sahipler. Libya halkına bu fırsat tanınmalı, operasyon işgale dönüşmeden, Libyalıların kendi kararlarını vermeleri için fırsat tesis edilmelidir'' dedi.
     Başbakan Erdoğan'a, Mekke Ümmül Kura Üniversitesi tarafından fahri doktora verildi.
     Konuşmasında 19'uncu Yüzyıl sonlarında yaşamış olan Türk Şairi Ziya Paşa'nın dizelerini anımsatmak istediğini ifade eden Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
     ''Diyor ki Ziya Paşa; Diyarı küfrü gezdim, beldeler, kaşaneler gördüm. Dolaştım mülk-i islamı, bütün viraneler gördüm.
     Evet... Çok acıdır ki, geçmişi bu kadar ihtişamlı olan İslam coğrafyası, bugün yoksullukla, sefaletle, açlıkla, terör ve çatışmalarla adeta bir virane görüntüsü vermektedir.
     Ben dün 11'inci Cidde Ekonomik Forumu'nda da ifade ettim; Biz, bu tabloyu asla ve asla hak etmiyoruz. Afganistan'ın durumu ortada. Irak'ın durumu ortada. Filistin, Sudan, Pakistan, Bangladeş ortada. Bahreyn, Yemen, Cezayir, Fas her yerde aynı sıkıntı. Bütün bunların üzerine, şimdi artık bir de Libya meselemiz var. Hiç kimseyi suçlamayalım değerli kardeşlerim, kimseyi itham etmeyelim... 'Neden' sorusunu, başkalarına sormadan önce, dönüp kendimize soralım. Neden bu haldeyiz sorusunun cevabını, başka yerlerde değil, kendimizde, kendi nefsimizde arayalım. Birileri fitne peşinde olabilir, birileri aramıza nifak tohumları ekmek için çaba harcıyor olabilir. Eğer kardeş kardeşi katlediyorsa, kardeş kardeşe kastediyorsa, biliniz ki fesat odaklarının tuzağına düşülmüştür, oyuna gelinmiştir... Ve bunun çözümünü de fesat odaklarında aramanın da anlamı yoktur.
     Biz, Irak'tan, Afganistan'dan, Bosna Hersek'ten edindiğimiz tecrübe ile Libya'daki mesele dışardan değil, içerden çözüme ulaşsın istedik. Mısır, Tunus nasıl başarılı bir değişimi gerçekleştirdiyse, Libya da aynı şekilde kansız, olaysız şekilde değişsin istedik. En başından itibaren, Türkiye olarak, Mısır ve Tunus'a yaptığımız uyarı ve tavsiyeleri Libya'ya da yaptık. Yoğun bir diplomasi trafiği yürüttük. Libya Lideri Kaddafi'ye ben en son 1 Mart'ta, göreviyle alakalı madem ki resmi lider değil, böyle bir sıfatı taşımadığınızı söylüyorsunuz o zaman halkın üzerinde ittifak edecek isme Libya'yı terk etmekte çok büyük faydalar olduğunu söyledim. 3 kez kendisiyle görüştüm, bir kez oğluyla, iki kez mevcut başbakan ile görüştüm ve bu uyarılarımızı, bu düşüncelerimizi kendilerine ilettim. Bu arada muhalif kesimlerle görüşmelerimiz devam etti. Ne yazık ki uyarılarımız dinlenmedi, bize verilen sözler tutulmadı ve önce kardeş katliamı, ardından da uluslararası operasyon geldi.
     Şu anda en büyük arzumuz, bu operasyonun mümkün olduğu en kısa sürede sonuçlandırılması ve şu mevcut can kaybının en kısa sürede neticelendirilmesidir.
     Libya halkının kendi geleceğini belirlemesi bizim en büyük arzumuzdur. Şu anda NATO'nun devreye girmesi söz konusudur. NATO devreye girecekse bizim bazı şartlarımız var. Biz, NATO Libya'nın Libya'lılara ait olduğunu tespit ve tescil için oraya girmelidir... Yeraltı kaynaklarının, zenginliklerinin birilerine dağıtımı için değil...
     Libyalı kardeşlerimiz, güçlü, istikrarlı, huzurlu bir geleceği inşa etmek için her türlü imkana sahipler. Libya halkına bu fırsat tanınmalı, operasyon işgale dönüşmeden, Libyalıların kendi kararlarını vermeleri için fırsat tesis edilmelidir.''