Başından beri Türkiye ’yi “arkadan itiyorlar”

Türkiye Kobaniye girsin

Rehineleri bahane etmesin, zaten rehine değil, misafir…

İşte rehineler de serbest, Türkiye daha ne bekliyor?

İşte karadan girmek için tezkere de çıktı, daha ne duruyor?

Türkiye zaten IŞİD ’i destekliyor, IŞİD ’in, Kürtlerin özerk bölgelerini, kantonlarını yıkmasını istiyor

Türkiye IŞİD ’dan petrol alıyor, cihatçıları hastanelerinde tedavi ediyor

Türkiye Kobani ’lilere kapsını açmıyor, sınırda bekletiyor

Türkiye Kobani ’ye geri dönmek ve IŞİD ile savaşmak isteyenlere sınırını açmıyor.

Bir NATO müttefiki böyle yapamaz, NATO masaya yumruğunu vurmalı, Türkiye ’yi uyarmalı.

Alman ve Amerikan basınının iki aydır sürdürdüğü algı yönetimi çalışmaları bu yönde.

Bir de bizim Kürtlerin, solcu, marksist kurusıkıları var;

IŞİD ’ın attığı her kurşunu Türkiye atmış demektir.

Kobani düşerse Ankara da düşer

Kobani düşerse barış süreci de biter

Türk askeri Kobaniye girerse bunu işgal sayarız

Bıraksınlar IŞİD ’i tükürükle boğarız, açın koridoru, tutmayın bizi!

Türkiye hiç bu kadar ağır bir algı operasyonuna, bu kadar yalana dolana maruz kalmamıştı.

Oysa;

Türkiye ’nin IŞİD ’dan petrol aldığına dair bir kanıt yok

IŞİD ’a silah yardımı yaptığının delili yok

Ortada bir Birleşmiş Milletler kararı yok, Türkiye ’nin Kobani ’ye girmesi uluslararası hukuka aykırı.

Sınırdan bir adım girmek hem Suriye ’ye savaş açmak hem de İran, Rusya ve Çin ’i karşına almak demek. (Geçen akşam TGRT ’de de aynı kelamları etmiştim)

Kobani ’de sivil yok, hepsi burada. Ayrıca daha önce gelen bir buçuk milyon sivilin arasında hiç mi Kürt yoktu?

Sınır açık, uluslar arası sözleşmeler bağlamında zaten sivillere kapatılamıyor

Gitmek isteyene güle güle ama tükürükşörlerin gitmeye niyeti yok.

Peki, Türkiye “gaza gelip” söylenenleri yapsaydı bugün ne durumda olacaktı?

Tek başına Suriye ’ye girmiş ve batağa saplanmış olacak, uluslar arası hukuku çiğnediği için Birleşmiş Milletler nezdinde suçlu sayılacak (Kıbrıs ’ta soydaşlarımız için yasal müdahale hakkımızı kullandığımız halde 40 yıldır suçlu muamelesi görüyoruz), 30 yıldır kendisine kurşun sıkan PKK ile omuz omuza savaşacak, hem başından beri Suriye muhalefeti ile işbirliği yapmayan, Esad ile iş tutup kendine özerk bölge ihdas eden Kürtleri hem de Esad ’ı güçlendirmiş olacaktı.

Türkiye PKK/PYD ’nin Kuzey Korecilik oynadığı irice bir kaçakçı kasabası için bu riske neden girsin? Kürtler akrabamız da Bayırbucaklı Türkmenler değil mi?

Oysa Türkiye ’nin önerileri gayet net:

Suriye-Türkiye sınırında, Birleşmiş Milletler kararıyla ve barış gücünün gözetiminde Esad ’ın hava saldırısından ve IŞİD ’ın kara harekatından kurtarılmış güvenli bir bölge oluşturulması, hem sivillere hem de IŞİD ile savaşanlara burada yardım edilmesi. Eğer birleşmiş Milletler karar alır da bir koalisyon oluşturursa ayrıca karadan askeri müdahale de düşünülebilir. Uygulamada bunun dışındaki alternatiflerin hiçbirisi samimi değil.

Esad iktidarda kaldıkça, ABD ’nin havadan attığı silahlarla Kürtler, karadan çaldırdığı silahlarla IŞİD silahlanır, savaşır dururlar. Hem mühimmat uyumsuzluğu da olmadığı için herkes eline geçirdiği silahı doldurur birbirini öldürür. Aslında malzeme teslimatındaki hatalara bakılırsa sanki iki tarafa da oynanıyor.

Belki de plan zaten bu..

twitter: @kalemciler