Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yargıyı siyasallaştırmak, ele geçirmek gibi bir emel ve arzularının asla olmadığını ve olamayacağını ifade ederek, ''Biz tam tersine, siyasallaşmış, klikleşmiş, hantallaşmış, tozlu dosyaların altında ezilmiş, mecali kalmamış bir yargıyı; meşhur deyimiyle, cüzdanı ile vicdanı arasında sıkışmış bir yargıyı, vicdanı hür bir yargıya, bağımsız bir yargıya, tarafsız bir yargıya, milletin yargısına dönüştürmek için mücadele verdik ve veriyoruz'' dedi.
     Erdoğan, Çağlayan'da inşaatı tamamlanan İstanbul Adalet Sarayı'nın Bayındırlık ve İskan Bakanlığından, Adalet Bakanlığına devri dolayısıyla düzenlenen törende yaptığı konuşmada, ekmek ve su kadar önemli olan adaletin, insanca bir yaşamın tesisi için vazgeçilmez hizmetlerden biri olduğunu söyledi.
     Yola çıkarken, Türkiye'yi eğitim, sağlık, emniyet ve adalet olmak üzere özellikle 4 alan üzerinde yeniden inşa etme sözünü verdiklerini anımsatan Erdoğan, ''geç gelen adaletin adalet olmadığı'' gerçeğinden hareketle, hakim, savcı ve diğer adalet personelinin tüm ihtiyaçlarını karşılamanın gayreti içinde olduklarını kaydetti.
     Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
     ''Açık söylüyorum, çok zorlu bir süreç yaşadık, adaletle ilgili reformları gerçekleştirirken, adaletin altyapısını güçlendirirken, ihtiyaçları giderirken birçok engelle karşılaştık. Attığımız her adımda önümüze engeller çıkarıldı. Reform girişimlerimiz engellendi ya da yavaşlatıldı. Personel alacağız, önümüze yeni yeni şartlar getirildi. Daire sayılarını artıracağız, karşı çıkıldı. Kurumlarımızın işleyişini hızlandıracağız, yapısını güçlendireceğiz, muhalefet edildi. Yasa çıkaracağız, yavaşlattılar, kamuoyunu yanlış bilgilendirdiler, kampanyalarla kamuoyunu farklı yerlere yönlendirmek istediler. Yargıyla ilgili hangi sorun alanına elimizi attıysak, hangi sorunu çözmek için kolları sıvadıysak, 'Yargı siyasallaşıyor, hükümet yargıyı ele geçirmek istiyor' dediler. Şunu buradan açık açık söylüyorum; Bizim, yargıyı siyasallaştırmak gibi bir gayemiz asla olmamıştır ve olamaz. Bizim, yargıyı ele geçirmek gibi bir arzumuz, emelimiz asla olmamıştır ve olamaz. Biz tam tersine, siyasallaşmış, klikleşmiş, hantallaşmış, tozlu dosyaların altında ezilmiş, mecali kalmamış bir yargıyı; meşhur deyimiyle, cüzdanı ile vicdanı arasında sıkışmış bir yargıyı, vicdanı hür bir yargıya, bağımsız bir yargıya, tarafsız bir yargıya, milletin yargısına dönüştürmek için mücadele verdik ve veriyoruz.''
     Başbakan Erdoğan, ''personel yetersiz'' denildiğini, ama personel alımında önlerine engeller çıkarıldığını, ''Yüksek yargıda sorunlar var, iş yükü fazla'' denildiğini ama bunu çözmeye yönelik adım atılınca, hemen karşısında durulduğunu söyledi.
     ''Yargı siyasallaşıyor'' denildiğini ama yargıyı bağımsızlaştıracak her adıma muhalefet edildiğini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
     ''Milletimin bu çifte standardı, bu çelişkiyi görmesini özellikle istiyorum. Aslında kimin yargıyı siyasallaştırdığını, kimin de yargıyı bağımsız hale getirmek için mücadele verdiğini milletimin görmesini istiyorum. Aslında kimin yargıyı kendi arka bahçesi gibi gördüğünü, kimin de yargıyı milletin yargısı yapmak için yoğun mücadele verdiğini vatandaşımın bilmesini istiyorum. İşte gördünüz. Tutukluluk süresi dolduğu için, dosyalar zamanında incelenmediği için, terör zanlıları, katil zanlıları serbest bırakıldı. Ama önlerine farklı dosyalar geldiğinde, hemen ışık hızında inceleyip karara bağlayabiliyorlar. İşte karşınızda. 24 saatte benimle ilgili kararı verdiler. Ne oldu? 24 saat... 'Yargı siyasallaşıyor' diye bas bas bağıranlar, 'Onama mı istersin, bozma mı' diyerek, ısmarlama kararlar verebiliyorlar.''