Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, her çocuğun, her insanın, insanca yaşam şartlarına, insanca yaşayabileceği konutlara, sokaklara, mahallelere sahip olmasını bir insan hakkı olarak gördüklerini belirterek, ''Bunu yerine getirmenin, bu hakkı sağlamanın mücadelesini veriyoruz'' dedi.
     Başbakan Erdoğan, Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından düzenlenen 2011 Konut Kurultayı'nın açılışında yaptığı konuşmada, inşaat sektörünün, son 8 yılda Türkiye'nin rekor seviyelerde büyüme kaydetmesine çok büyük katkılar sağladığına dikkati çekti. Erdoğan, 2002 yılında 36 milyon metrekare için inşaat ruhsatı verilirken, 2009 yılında bu rakamın yaklaşık 3 kat artışla 103 milyon metrekareye çıktığını, 2010 yılında bundan da yüksek bir rakamın beklendiğini kaydetti.
     İnşaat sektörünün, yurt içinde olduğu gibi yurt dışında da çok büyük işler yüklendiğini ve bunları başarıyla tamamladığını anlatan Erdoğan, yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinde 2003 yılında 225 büyük firma arasında sadece 8 Türk firması varken, bugün 33 firma ile Çin'den sonra ikinci sırada yer alındığını bildirdi.
     Erdoğan, yurt içi ve dışında bu sevinci ve gururu yaşatan inşaat sektörünün temsilcilerine, şirketlere ve yöneticilerine, yüklenici firmalara, mimarından mühendisine, kalıpçısından sıvacısına, demircisinden tesisatçısına kadar sektörde ter döken tüm çalışanlara şükranlarını sundu.
    
     -''ŞEHİRLERİ ŞEKİLLENDİREN İNSANDIR''-
    
     Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
     ''Hiç şüphesiz şehirleri şekillendiren insandır. Ancak, insan, şehirleri şekillendirdiği kadar, şehirler tarafından da şekillenen bir varlıktır. Türk şiirinin ustalarından Edip Cansever, (İnsan yaşadığı yere benzer/O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer/evlerine, sokaklarına, köşe başlarına benzer) diyor. Gerçekten de bir çocuğun, evinin penceresinden baktığında gördüğü tablo, sokağında gördüğü manzara, okul yolunda gördüğü mimari, aslında o çocuğun zihin dünyasını, geleceğini şekillendirir. Dünyaya, Süleymaniye Camisi'nin penceresinden, Ayasofya'nın avlusundan, Sultanahmet Çeşmesi'nden, Galata Kulesi'nden bakmakla, bir gecekondunun penceresinden bakmak asla ve asla aynı değildir.
     Takdir edersiniz ki cıvıl cıvıl bir sokakta, tabiatla, çevreyle dost bir ortamda, mimari eserler arasında büyüyen bir çocuğun ufku ile çamur içinde, çöp içinde, yıkık dökük evlerde yetişen bir çocuğun ufku da aynı değildir. Çocuklar, dillerini, derilerinin renklerini, etnik kökenlerini tercih etme imkanına sahip değiller. Aynı şekilde çocuklar, doğacakları evi, büyüyecekleri mahalleyi de seçme lüksüne sahip değiller. İşte onun için, konut, bir insan hakkıdır. Biz, her çocuğun, her insanın, insanca yaşam şartlarına, insanca yaşayabileceği konutlara, sokaklara, mahallelere sahip olmasını bir insan hakkı olarak görüyor ve bunu yerine getirmenin, bu hakkı sağlamanın mücadelesini veriyoruz.''