Has Şekerler Madencilik Şirketi ’ne ait ocakta 28 Ekim günü meydana gelen faciada mahsur kalan 18 işçiden geçen 6 Kasım günü cansız bedenlerine ulaşılan Kerim Haznedar ve İsa Gözbaşı toprağa verilirken, diğer 16 işçiye ulaşmak için çalışmalar 18 ’nci günde de sürdürülüyor. Ermenek Cumhuriyet Başsavcılığı ’nca başlatılan soruşturmada gözaltına alınan 8 kişiden 5 kişi tutuklanırken, 3 ’ü adli kontrol kaydıyla serbest bırakıldı. Tutuklananlar arasında bulunan Has Şekerler Maden Şirketi ’nin sahibi Saffet Uyar ’ın avukatı Şeref Han, Saffet Uyar ’ın tutuklanmasına itirazda bulunmayacaklarını söyledi. Müvekkili Saffet Uyar ’ın kendisinin de tahliyeyi istemediğini vurgulayan Şeref Han, şöyle konuştu:

”Saffet bey, tutuklama kararının ardından da, bu karara itirazda bulunmamamızı istedi, ’Çıkarılması gereken 16 can var, çıkartabiliyorsanız işçilerimi kurtarın ’ dedi. Mahkemedeki savunmasında ’Oranın sahibi ve sorumlusu benim, benden sonra yetkili kişi de işletme müdürü ve teknik nezaretçi başmühendis Yavuz Özsoy ’dur ’ dedi. Saffet Uyar ’ın kusursuz oldukları yönünde iddiası yok. Ancak tüm kazalarda olduğu gibi bu kazada sorumluların saklanmasına, korunmasına ve soruşturmaya izin verilmemesine asla müsaade etmeyeceğini ve tüm sorumluların yargılanması için çaba sarf edeceğini kaydetti." Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ’in, bir televizyon kanalındaki açıklamasını hatırlatan Han, sözlerini şöyle sürdürdü: ”Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, bir televizyonda ’Çalışma Bakanlığı Teftiş Kurulu ’nun haritalara ulaşma şansı yok. Firmanın elinde ne varsa, onu alıp götürmek zorunda ’ diyor. Maden İşleri Genel Müdürlüğü de (MİGEM) açıklama yapıyor, ’Haritalar gizli değil ki, internetten de ulaşabilirlerdi ’ diyor. Onlar müvekkilime kastediyor ama Çalışma Bakanlığı müfettişinin ulaşamadığı haritaya firma nasıl ulaşacak?”


Avukat Şeref Han, Saffet Uyar ’ın, ifadesinde ’Benim hayatım bitti. Evlatlarımın yarısı içerde kaldı ’ dediğini hatırlatarak şunları söyledi: ”Müvekkilimin sorumluluğunun cezası idam edilmeyi gerekiyorsa şehir meydanında idam edelim. Suçluysa kendisi ilmeği boynuna geçirecek adam zaten. Bir şey demiyor. ’Benim hayatım bitti evlatlarımın yarısı içerde kaldı ’ diyor. Orada içerde kalan 4 kişi Güneyyurtlu, kendi hemşehrisi, akrabası, orada içerde kalan ocak şefi Recep, 35 yıldır yanında olan adam. Bu işin asıl sorumluları nerede? Bu devlet 2009 ’dan beri eski imalatın haritaları MİGEM ’de koordinatlarla beraber girilmiş. Şöyle düşünün bir araba alıyorsunuz. Yeni araba alıyorum bana senin verdiğin plakayı veriyor. Kardeşim bu plaka bir tane daha plaka var demiyor. Aynı koordinatlarda çalışmış, 1994- 1995 ve 1996 ’da. Aynı koordinatlarda çalışmak için müracaat ediyorum. 2009 üretim planı yapıyorum, kazadan sonra MİGEM ’in savcılığa gönderdiği haritalarda çakışması lazım. Bana kazadan sonra söylemeyecek. Burada çalışılmış arkadaşlar senin bana gönderdiğim üretim planıyla çakışıyor, o ocakla karışılacaksın demesi lazım. Bunu söylemeyecekse koleksiyon yapmak için mi alıyor bu haritaları benden.”

Has Şekerler Madencilik şirketine ait facianın meydana geldiği ocağın daha önce kapatıldığını hatırlatan Han, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu ocak eksiklerinden dolayı kapatılmış. Kapatıldıktan sonra müfettişler gelmiş. Buradaki inceleme yaptıktan sonra ’artık senin ocağında sağlıklı bir şekilde çalışabilir, sıkıntı kalmadı ’ denmiş. Devlet her yıl nisan ayında gelip kontrol ediyor. Elinde planlar olmasına rağmen kontrol ediyor. Benim 18 çocuğum niye öldü? Kim bakacak, kim kontrol edecek? Her defasında niye ocak şefini ve sahibin alıyoruz da üç ay sonra başka yerde ocak patlıyor. Sivrisineklerle uğraşıyoruz, bataklığı kurutmak lazım. Yüreğimiz yanıyor.”

Saffet Uyar ’ın ifadesinde sondaj cihazını 20 bin doları olmadığı için alamadığını söyleyince, bu kadar insanın bu para yüzünden öldüğü şeklinde yorumlanmasını eleştirdi. Olayın gerçekte böyle olmadığını anlatan avukat Şeref Han, şöyle dedi: "Saffet Uyar, ifadesinde sondaj meselesiyle ilgili ’20 bin dolarım yoktu sondaj cihazını alamadım ’ dedi. 20 bin dolara öldü bu insanlar Betboo diyorlar. İki maden mühendisliği fakültesi dekanıyla görüştüm. Bana diyorlar ki, ’orada kontrol sondajıyla, suyun kontrol edilmesi çakmakla tüpün kontrol edilmesi gibidir. ’ Suyun patladığı kısım iddia edildiği gibiyse tavan kısmından patlamış. Zaten o makine olsa tavanı sondajla kontrol edemeyiz. 10 bin ton suyun basıncı var. Siz 25 metrelik kontrol sondajıyla kömürün olduğu yerden kontrol ettiğinizde, o su basıncıyla sondaj yapılan yerde yine hiç bir işçi kalmaz.”