Ergin Akgün/Merve Camlı - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''Gençlerde suç oranları artıyor. Gasp, yaralama, soygun gibi suçlara işsiz kalan gençler yöneliyor veya yönlendiriliyor'' dedi.
MHP lideri Bahçeli Tekirdağ'daki Cengiz Topel Meydanı'nda partisince düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye'de 6 milyona yakın işsiz bulunduğunu ifade etti.
Türkiye'de işsizliğin önemli bir sorun olduğuna değinen Bahçeli, genç işsizlerin sayısının her geçen gün arttığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
Bahçeli, şöyle konuştu:
''TÜİK rakamlarına göre, Türkiye'de 6 milyona yakın işsiz var. Bunların arasında yüzde 22'si genç işsiz. Geri kalan çalışma umudunu kaybetmiş, 1 gün çalışan 3 gün çalışmayan topluluk. Çok daha önemlisi aile ve toplum olarak sarsılan genç işsizler. 15-24 yaş grubunda olan ve çalışma arzusu yaşayan genç işsizler önemli bir sorun olarak karşımızda. Bugün, evimizde bulunan 4 kişiden biri işsiz. Ama her ailede bir genç işsiz bulunmakta. Bunlardan bazıları okuyamamış, bazıları eğitimi tamamlamış yeni bir yuva kurarak, dünya bakışıyla hayatını sürdürmek isteyen eğitim almış gençler. Araştırma merkezleri ve basın, vatandaşlara soruyor, 'size göre Türkiye'nin sorunları neler' diye. Verilen cevap şudur, Türkiye'nin önemli sorunu işsizliktir, yolsuzluktur.''
Türkiye'nin en önemli sorunlarından birinin de asayişsizlik olduğunu kaydeden MHP lideri Bahçeli, gençlerin belli bir dönemde işsiz kalmasının kendileri ve aileleri ile sorunlar yaşamasına neden olduğunu kaydetti. Bahçeli, şunları söyledi:
''İşsiz kalan genç, karamsarlaşıyor. Yanlış yollara yöneliyor. Ailesi ise, 'her türlü gayreti gösterdim. Bir iş sahibi olsa baş göz yapsam, ondan sonra gözüm arkada kalmasa' diyor. Bu da, aile içinde önemli huzursuzluk yaratıyor. 2008'den bu yana boşanma oranları gittikçe arttı. Aile içi şiddet gittikçe artıyor. Kadına yönelik şiddetler artıyor. Korkunç olaylara şahit oluyoruz. Gençlerde suç oranları artıyor. Gasp, yaralama, soygun gibi suçlara işsiz kalan gençler yöneliyor veya yönlendiriliyor. Cinayetler artıyor. Eskiden tek tük olan psikolojik rahatsızlık olayları şimdi çok yaygın. Böyle bir toplumsal düzen olmaz. Güneydoğu gibi yerlerde ortalık yangın yerine dönmüş. Çocuklar ayaklanma hareketleri yapıyor. İstanbul'da kimse normal hayatını sürdüremiyor. Sayın Başbakan'ın söylediği o pembe tabloyu Türkiye'de var diye kabul edemeyiz. Kabul edersek, kendi kendimizi aldatırız. Hakkari'de, Diyarbakır'da, Van'da vali, Yüksekova'da kaymakam yok. Kısacası devlet yok. Başbakan kayıtsız, Cumhurbaşkanı sorumsuz. Geriye bir tek polis kalıyor. Sabaha kadar kamu düzeninin sağlanması için çalışıyor. Yeri geliyor tokat yiyor, linç ediliyor, şehit ediliyor. Öyleyse buna dur demek lazım.''

-MISIR, LİBYA VE TUNUS'TAKİ İSYANLAR-

Devlet Bahçeli, Türkiye'ye yakın coğrafyadaki ülkelerin, isyanlarla mücadele ettiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
''Bakın, 12 yıldır iktidarda olan Tarık Bin Ali 1 haftada Tunus yönetiminden gitti ve orada Tunus yalnız kaldı. Mısır'a bakın, 31 yıldır iktidarda olan Hüsnü Mübarek, Hürriyet Meydanı'nda 18 gün toplanmayla iktidarından oldu ve görevinden istifa etti. Mukayese yapmak istemiyorum ama, böyle bir durum Türk milletine yakışmaz. 18 gün bir meydanda oturuyorlar, slogan atıyorlar, bir devlet başkanı görevinden istifa etmek zorunda kalıyor. İstanbul'a bakın 18 günde yakılan araba sayısı 53'ü bulmuş. Şimdi ise Suriye kaynıyor. Libya çatışma içinde. Irak'ın durumunu da biliyorsunuz. Hürriyet ve demokrasi adı altında, ne gibi zulümlerin yapıldığını görüyorsunuz. Türkiye'nin hali de bu mu olacak? Bizde mi birbirimize girelim? Türk-Kürt kavgasına mı çevirelim? Millet olarak dur demenin zamanını bilmeliyiz.''
Türk milletinin elini vicdanına koyarak 12 Haziran'da bir karar vermesi gerektiğini savunan Bahçeli, şöyle devam etti:
''Bu kararı verirken, paket ekonomiyle, paket demokrasi tuzağına düşmeyin. Bir tarafta rant ekonomisiyle beslenen yalaka gurubu, öbür tarafta yoksulluğa itilen ama sadaka ekonomisi ile geçimini sağlayan insanlar. Seçim dönemi veya bayramlarda, bazı yardımlar dağıtılıyor. Bunları AK Parti değil, devlet kurumları dağıtıyor. Sosyal Yardımlaşma Vakfı adı altında, vali ve kaymakamlar aracılığıyla dağıtılıyor. Bunun kaynağı, esnafın ödediği vergiler, kurum vergileri veya memur ve işçinin maaşından alınan vergiler. Devlet, bu vergilerin bir bölümünü yoksula harcıyor. Bunlar devletin imkanları. Devletin imkanlarıyla yoksula elini uzatan AK Parti'nin tekrar iktidar olmak için yaptığı palazlama ve kandırmadır. Öyleyse, kapınıza gelen yardımları, başınızı öne eğerek, gizlice almaya çalışmayın. Başınız dik alın. Bu benim helalim hakkımdır söyleyin. Ama yardımı alın. Böyle yaşamı sürdürmek isteyen iktidara da vurun tokadı gitsin. Yoksul olmak an meselesi. Varlıklı olan biri, başına gelebilecek bir felaketle her an yoksul olabilir. Yoksullar istismar edilerek varlık kurulursa, gün gelecek bir partinin iktidar dönemi de son bulacak. Haramın üzerine varlık kurulamaz.''