CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''AK Parti ekonomiyi iyi yönetiyor'' yorumlarına ilişkin, ''Allah aşkına nasıl iyi yönetiyor? Bir Allah'ın kulu çıkıp desin ki 'Adalet ve Kalkınma Partisi'nin istihdam politikası budur, büyüme politikası budur.' Kim biliyor? Tamamen kendimizi sıcak paraya bırakmışız'' dedi.
     Kılıçdaroğlu, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Genişletilmiş Başkanlar Kurulu toplantısına katılarak, burada ihracatçılara seslendi.
     İhracatçıların bütün beklentilerinin gerçekleşmiş olması temennisinde bulunarak konuşmasına başlayan Kılıçdaroğlu, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi'nin konuşmasında 4 önemli konunun altını çizdiğini belirterek, bu konularla ilgili düşüncelerini aktardı.
     Kılıçdaroğlu, Büyükekşi'nin ''Demokrasi kalitesi yükseltilmelidir'' dediğini dile getirerek, Türkiye'nin demokrasi deneyiminin Batıya göre yeni olduğunu, ama buna rağmen demokrasi deneyiminde epey yol alındığını, demokrasiye toplumun her kesiminin daha fazla sahip çıktığını, işçisi, işvereni, yoksulu, varsılı herkesin ''Türkiye demokrasi kalitesi içinde gelişmeli'' dediğini vurguladı.
     Demokrasi kalitesinin sadece seçimle yükselmeyeceğini, seçimin sadece bunun önemli bir unsuru olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, demokrasiyi demokrasi yapanın, o ülkedeki kurumlar olduğunu söyledi.
     ''Eğer demokrasiyi seçim sadece kaliteli kılsaydı, Hüsnü Mübarek çok önemli bir sonuç elde etmişti. Yüzde 87 oyla seçilmişti. İkinci Dünya Savaşı öncesi Hitler'i düşünün, olağanüstü oylarla geldi ama kimse 'o ülkelerde demokrasi var' demedi. Aynı şey Tunus için de geçerli'' diyen Kılıçdaroğlu, demokrasinin bir dengeler rejimi olduğunu vurguladı.
    
     -''YASAMA VE YARGI ORGANINI YÜRÜTMENİN EMRİNE VERİRSENİZ, DEMOKRASİ KALİTESİ BİTER''-
    
     Demokrasinin birbirini toplum adına sürekli denetleyen, kitlelerin çağdaşlaşmasına yol açan denge rejimini yaratmak olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
     ''Yasama organı, yürütme organı, yargı organı... Anayasamızda 3 büyük güç. Bizim anayasamızda güç denge olarak yer almayan ama bağımsızlığı konusunda hüküm olunan 4. bir güç daha var. Medya... Demokrasiyi demokrasi yapan bunlardır. Eğer bu dengeler bozulursa, demokrasi kalitesi kaybolur. Eğer biz telefonlarla rahat konuşamıyorsak, orada demokrasi kalitesinden söz edilemez. Ben telefonla konuşacağım, telefonlarım dinlenecek ve bir ülkenin Ulaştırma Bakanı çıkıp TBMM kürsüsünden 'telefonlarınızın dinlenmesini istemiyorsanız telefonla konuşmayın' demeyecek. Derse demokrasi kalitesinden söz edemeyiz. Tabii daha ileriye gitmesi için edeceğiz. Eğer siz, 'ben ileri demokrasi getiriyorum' diye yasama organını yürütmenin emrine verirseniz, yargı organını yürütmenin emrine verirseniz, demokrasi kalitesinden söz edemezsiniz, demokrasinin kalitesi biter.''
     Kemal Kılıçdaroğlu, demokrasinin varlığı ve kalitesinin etik değerlerden geldiğini, demokrasi kalitesinin insani gelişme endeksleriyle birlikte gittiğini belirtti. Türkiye'nin ekonomide 20 ülke içinde bulunduğunu, ancak insani gelişmede 44. sıradan 88. sıraya düşüldüğünü dile getirerek, ''Hangi demokrasi kalitesinden söz ediyoruz? Gerçekçi olacağız. Gerçekleri söyleyeceğiz. Demokrasi kalitesini yükselteceğiz. Etik değerlerimizi yükselterek demokrasi kalitesini yükselteceğiz. Toplumsal refahı tabana yayarak bunu yapacağız'' dedi.
    
     -''KAZANIMLARIN KORUNMASI''-
    
     CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Büyükekşi'nin ikinci beklentisini ''elde edilen kazanımların korunması'' şeklinde ifade ettiğini belirterek, ''Ben merak ediyorum, hangi kazanım elde edildi? Cumhuriyet'ten beri ihracat olması lazım. Sanayi ise, sanayinin gelişmesi lazım diyoruz. Önündeki engellerin kaldırılması lazım diyoruz. Kimse bu saatten sonra toplumu geriye götüremez. Ekonomik açıdan da öyle. Eğer var olanı kazanım olarak görüyorsak, onların daha ileriye taşınması lazım. O kazanımların yetersiz olduğunu da her ortamda ifade etmek lazım. Bunu yaparsak daha doğruları yakalamış oluruz'' diye konuştu.
     Kılıçdaroğlu, sanayicinin ekonominin kamu görevlisi olduğunu, çalışıp, üretip, istihdam yaratarak, uluslararası alanda rekabet ettiğini ve kar ettiği zaman da vergisini ödediğini belirtti.
     Devletin görevinin de sanayicinin üstlendiği görevi daha iyi yerine getirmesi için önündeki bütün engelleri kaldırmak olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, sanayicinin sürekli güçlü olması, kendisini yenilemesi, bilim ve teknolojiyle daha ileri noktalara taşınması için siyasal partilerin, önlerindeki bütün engellerin kaldırılması konusunda da birlik sağlaması gerektiğini söyledi.
    
     -''EKONOMİYİ SICAK PARAYA TESLİM ETTİK''-
    
     Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
     ''Bu birlik Türkiye'de var. Bundan hiçbir sanayicinin endişe duymaması lazım. Biz sanayicinin üstlendiği rolün çok önemli olduğunu biliyoruz. Sanayici görevini sosyal piyasa ekonomisi içinde yapacak. Sanayici kazanacak, üretecek ama sosyal devlet dediğimiz bir varlığın ana öğesi olduğunu da unutmamamız gerek. Sanayici istihdam yaratarak refahın topluma yayılması için uğraşıyor. Sanayicinin işlevi bu. Ama biz ne yaptık, ülkeyi sıcak paraya teslim ettik. Spekülatörlere teslim ettik. 1 milyon dolar para getirin Türkiye'ye. 2 ayda 60 bin dolar para kazanıyorsunuz, kemiksiz, işçi yok, işveren yok, grev yok, toplu sözleşme yok, vergi yok, SSK yok, ne oldu ne olacak yok, risk, malımı satacak mıyım satmayacak mıyım, dünya piyasaları ne olacak? Bunların hiçbirisi yok. Siz buna ekonomiyi yönetmek mi diyorsunuz.
     'AK Parti ekonomiyi iyi yönetiyor'. Allah aşkına nasıl iyi yönetiyor? Bir Allah'ın kulu çıkıp desin ki Adalet ve Kalkınma Partisi'nin istihdam politikası budur, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin büyüme politikası budur'. Kim biliyor? Tamamen kendimizi sıcak paraya bırakmışız. Cari açık... İyi yönetilen ekonomide cari açık böyle olur mu? Planlı ekonomi diyoruz DPT var diyoruz. Orta vadeli plan 5,5 ay sonra açıklandı. Kendileri yasa çıkardılar şu tarihte orta vadeli plan açıklanacak diye 5,5 ay gecikmeyle açıkladılar. Neden? Çünkü plana olan inanç yok ki. Bütçe... Hangi bütçenin esnekliği var? Bu bütçenin esnekliği mi var? Bütçe çağrısının Haziran'da yapılması gerekiyordu, ne zaman yapıldı? Bütçe Meclis'e sevk edilmeden 15 gün önce. Siz buna ekonomiyi yönetmek mi diyorsunuz? İyi yönetilen ekonomide işsizlik bu boyutta olur mu? İyi yönetilen ekonomide cari açık böyle olur mu? İyi yönetilen ekonomide rüşvette Avrupa'da birinci olur muyuz? Ben söylemiyorum Uluslararası Şeffaflık Örgütü söylüyor. İyi yönetilen ekonomide yolsuzluklar bu boyutta olur mu?''
    
     -''(MERKEZ BANKASI) TEK BAŞINA PARA POLİTİKASIYLA EKONOMİYİ GÖTÜRMEYE ÇALIŞIYOR''-
    
     Kılıçdaroğlu, gazetelerin ekonomi sayfalarını açtığında Türkiye'nin ''güllük gülistanlık'' olduğunu, hep ihracattan bahsedildiğini dile getirerek, ''Ülkenin ithalatı yok mu? İhracatın içinde ne kadar ithal malları var, ona bakmamız lazım. Türkiye'nin en güçlü olduğu alan tekstilde net ithalatçı konumuna düşmüşseniz, dönüp bir kendinize bakmalısınız. Tekstilde benim net ihracatçı olmam lazım. Net ithalatçı konumuna düşmüşsünüz. Otomotivde net ithalatçı konumdayız. Bu sıcak parayla bu ekonomi sağlıklı yönetilmez'' dedi.
     Merkez Bankasının yasasında ''hükümetin büyüme ve istihdam politikalarını dikkate alarak fiyat istikrarını sağlar'' şeklinde görev yazdığına işaret eden Kılıçdaroğlu, ''Merkez Bankası hangi büyüme ve istikrar politikasını dikkate aldı? Yok ki. Politika yok, tek başına para politikasıyla ekonomiyi götürmeye çalışıyor. Biz isteriz ki bizim sanayicimizin gücüne güç katalım'' diye konuştu.
     Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin Avrupa'nın en büyük otobüs üretim merkezi olduğunu ve 4 büyük otobüs firması bulunduğunu, Yunanistan'daki otobüslerin yüzde 42'sinin Türkiye'de üretildiğini belirterek, Türkiye'nin kriz döneminde Hollanda'dan tanesi 1 milyar 200 bin avroya otobüs aldığını ifade etti.
     Kemal Kılıçdaroğlu, ''Siz buna ekonomi yönetimi mi diyorsunuz. Kendi ülkemizde otobüs üretiliyor gittik Almanya'dan otobüs aldık. Daha ucuz olmasına rağmen, Danıştay'ın 'bu ihalede Türk firmaları kazandı' demesine rağmen gittik aldık. Kim hesabını sordu? Hangi sanayicimiz korkudan çıkıp 'burada haksızlık var. Benim otobüslerimin alınması lazımdı' diyebildi? Nasıl desin ki. Ertesi gün kapısına denetim elemanları gidiyor. Ve biz buna demokrasi kalitesi ileri demokrasi diyoruz. Hayır, kendi sanayicimizi destekleyeceğiz. Milliyetçilik budur. Kafatası milliyetçiliği değil bizim milliyetçiliğimiz, önce benim sanayicim, benim iş adamım kazanacak'' diye konuştu.
     Kılıçdaroğlu, İspanya'da otobüsler yurt dışından alınırken sendikaların grev yaptığını, Türkiye'nin ise dışardan otobüs alması nedeniyle 65 bin metal işçisinin kapının önüne konulduğunu belirterek, şunları kaydetti:
     ''İzlenen ekonomi politikasının yanlışlığını vurgulamak için söylüyorum size. Hollanda'dan aldığımız otobüslerin bir kusuru vardı, yokuş çıkmıyordu. Dünyanın en pahalı mezarlığını biz İstanbul'a taşıdık. Demokrasi bu değil. Demokrasinin kalitesi hesap sormakla başlar. Ödediğiniz vergilerin hesabı soruyorsanız bilin ki o ülkede demokrasi vardır. Eğer bunun hesabı sorulmuyorsa birbirimizi kandırmayalım. O açıdan diyoruz ki siyaset kurumu eleştiriye tahammül etmeli eleştiriyi hoşgörüyle karşılamalı. Siyaset kurumu eleştiriye hoşgörüyle bakıyor mu? Buyurun biriniz hükümeti eleştirin bir bakayım. Yarın başınıza ne geleceğini hep beraber görelim. Bu olmaz, bu demokrasi değil demokrasinin kalitesini yükselteceğiz. Ekonomiyi iyi yönetemiyorlar, bir de yönetiyormuş gibi satıyorlar. Yok efendim, birbirimizi aldatmayalım.''