Yurt Haberleri Müdürlüğü - Dünyaca ünlü plajları ve altın rengindeki kumu ile tatilcileri kendisine hayran bırakan Muğla, deniz ve güneşin yanı sıra tarihi eserleriyle de hafızalara kazınıyor.
Karya ve Menteşe Beyliği döneminde iki kez başkentlik yapmış, 6 bin yıllık tarihi geçmişi ve sınırları içerisinde bulunan 27 antik kent ile son yıllarda yerli ve yabancı ziyaretçilerin gözdesi olan Muğla'nın Milas ilçesi, son yıllarda ele geçirilen yeni buluntularla dikkatleri üzerine çekti.
Bünyesinde barındırdığı Stratonikeia ve Lagina antik kentiyle tarihi ve antik mekanlara sahip olan Yatağan ilçesine yolu düşenler, Gökbel Vadisi Jeopark Alanı ile Stratonieia ve Lagina antik kentlerindeki 3 bin yıllık tarihi kalıntıları yakından görme imkanı buluyor.
Yatağan yakınlarındaki Derebağ köyündeki Karia ve Roma dönemlerine ait amfitiyatro ile Hyllarima antik kenti de bölgenin önemli merkezleri arasında.
Milas-Bodrum Havalimanı'ndan indikten sonra kara yoluyla ulaşılabilecek yayla konumundaki Kavaklıdere ilçesi de yemyeşil bitki örtüsü, doğal su kaynakları ve manzarasıyla yayla turizmi için ideal bir mekan.
Gökova Körfezi'ni oluşturan iki yarımadanın birleşme noktasına kurulan Ula ilçesinin Muğla'ya uzaklığı ise 14 kilometre. Ege Denizi ile birleştiği noktada yer alan Gökova Körfezi ve bu körfezdeki Sedir (Kleopatra) Adası, Ula'nın önemli turizm merkezlerinden.
Sedir Adası'nda Apollon Tapınağı, opera ve tiyatroyu gezdikten sonra Kleopatra'nın denize girdiği altın rengindeki kumlarla kaplı plajda denize girmek ayrı bir zevk.

-BİTKİ VE KUŞ TÜRLERİ İLE KANALDA TEKNE TURU-

Ortaca'da Köyceğiz Gölü'nü Akdeniz'e bağlayan Dalyan kanalından İztuzu kumsalına doğru yol alırken, 5 bin yıldır canlılığını koruyan kaya mezarlarıyla karşılaşmak mümkün.
Tepeleri çam ormanlarıyla kaplı, nesli tükenmekte olan caretta caretta kaplumbağalarının yaşam alanı olan İztuzu kumsalları, önemli çekim merkezleri arasında.
Milyonlarca yıldan beri sürmekte olan tektonik hareketler sonucunda oluşan Dalyan deltası ise dünyanın ender ekosistemlerinden birisi.
Doğusunda ve batısında ormanlarla kaplı dağlar ile sınırlanan Dalyan Deltası, Köyceğiz Gölü'nü denize bağlayan 12 kilometre uzunluğundaki kanaldaki sazlıklarla, inanılmaz güzellikte bir labirent görünümünde.
Dalyan Kanalı'nın denize ulaştığı yerde İztuzu Plajı bulunuyor. İztuzu Plajı yaklaşık 5 kilometre uzunluğunda ve gel-git akıntılarından dolayı plajda kum sürekli yer değiştiriyor. Plaj dünyaca ünlü caretta caretta kaplumbağalarının üreme alanı olma özelliğine sahip.
Dalyan'a gelen turistler, Kaunos Antik Kenti'nin uzantısı olan ve halk arasında ''Kral Mezarları'' olarak bilinen 167 kaya mezarını da ziyaret ediyorlar.
Kaunos Antik Kenti'ne yerli ve yabancı turistler Dalyan'dan yapılan tekne seferleriyle gidebiliyor. Tekneyle ören yeri iskelesine ulaştıktan sonra on dakikalık yürüyüşle Kaunos Antik Kenti'ne ulaşılıyor. Denizden yatla gelenler Delikli Ada çevresinde demirleyip tekneyle kanalı izleyerek iskeleye çıkabiliyorlar.
Dalaman ilçesi ise zengin ormanları, kuş cenneti, av ve yayla turizminin gelişmişliği ve dağ köylerinin güzelliğiyle dikkati çeker. Çöğmen ve Kayacık köylerindeki Hippokone ve Oktapolis, Kapıdağ yarımadasındaki Cyra, Lissia, Lydai kalıntıları Dalaman'daki görülecek yerlerden bazıları.
Dalaman'a geleceklere Yassıcalar, Zeytinli, Zeysare, Domuz ve Göcek adalarını gezmeleri, Dalaman Çayı üzerinde dinlenmeleri, dağ köylerini ziyaret etmeleri öneriliyor. Sersala, Boynuzbükü, Bünyüş, Kurşunlu, Göbün, Sıralıbük ve Taşkaya koyları ise ''Mavi Yolculuk'' sırasında uğranabilecek yerlerden.

-KELEBEKLERİN HER RENGİNİ GÖRECEKSİNİZ-

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından ''Dünya Dostluk ve Barış Köyü'' ilan edilen Fethiye Kayaköy'deki sivil mimari örneği olan 736 yapıyla manastır ve şapellerinde aralarında bulunduğu binalar, ''anıtsal yapı'' olarak tescil edildi.
Fethiye ilçesine 8 kilometre uzaklıkta bulunan, tarihi geçmişi milattan önce 3 bin yıllarına kadar ulaşan ve antik dönemlerde ''Karmylassos'' olarak bilinen Kayaköy Ören Yeri'ndeki yapılar bölgede ziyaretçilerin ilgi odağı oldu.
Fethiye'ye yaklaşık 15 dakika mesafedeki Ölüdeniz ise berrak deniziyle tanınıyor. Çevre kirliliğini önlemek amacıyla yatların Ölüdeniz'e girmesi yasaklanırken, bölgedeki 1800 metre rakımlı Babadağ'da yılın dört mevsimi yamaç paraşütü yapmak mümkün.
Fethiye'de Kelebekler Vadisi'nde ise bahar aylarında rengarenk binlerce kelebek görülebiliyor. 350 metreye ulaşan sarp kayalık duvarlarla çevrili vadi, ismini barındırdığı 80'den fazla kelebek türünden ve özellikle kaplan kelebeğinden alıyor. Kaynağı Faralya köyünde bulunan ve 50 metre yükseklikten dökülen şelale de vadinin ortasından geçen bir dereyle Akdeniz'e ulaşıyor.
Kelebekler Vadisi'ne ulaşım Ölüdeniz'den kalkan teknelerle sağlanıyor. Uzunyurt köyünden bir patikayla ulaşılan vadide ipli tırmanış rotaları ve değişken yüzeyi nedeniyle tatilcilere rehber eşliğinde yöreye gitmeleri öneriliyor.
Fethiye'deki Ölüdeniz kumsalı ise 2006 yılında dünyanın en güzel kumsalı seçildi. Likyalılar'da ''ışık ve güneş diyarı'', Ortaçağ'da ise ''Uzak diyar'' diye adlandırılan Ölüdeniz, Teke Yarımadası'da bulunur. Adı gibi durgun bir göl niteliğindeki Ölüdeniz, Ege'de mutlaka görülmesi gereken yerlerden.
Ege ile Akdeniz'in buluştuğu Datça'da, yarımadanın bir yüzü Ege Denizi'ne, diğer yüzüyse Akdeniz'e bakıyor. Yat limanı, sakin koyları ve Knidos Antik Kenti'nin bulunduğu ilçede, taş evler ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Mavi yolculuğa çıkanların uğrak yeri olan Datça koyları, 13 kilometre uzunluğundaki plajlar sayesinde karayla buluşuyor.
Ege adalarından gelerek Ionya'nın güney kıyılarına yerleşen Dorlar tarafından kurulan Datça, çok eski bir tarihe sahip. Şehirde Apollon ve Venüs adına yapılmış çeşitli mabetler, büyük tiyatro, oyun ve toplantı yerleri bulunmakta. Nem oranı az havası ve şifalı sularıyla Datça, mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir yer.

-DOĞANIN CÖMERTÇE SERGİLEDİĞİ GÜZELLİKLE BAŞINIZ DÖNECEK-

Yılda yaklaşık 1,5 milyon turistin ziyaret ettiği Marmaris, özellikle doğal güzellikleriyle misafirlerini kendine hayran bırakıyor.
İlçe merkezine 29 kilometre uzaklıktaki Gökova Kavşağı'ndan dönerek Marmaris karayoluna giriş yapan ziyaretçilerin, yol boyunca dizili olan çam ormanlarının yaydığı oksijen ve doğanın cömertçe sergilediği güzelliğiyle başları dönmeye başlıyor.
Akçapınar köyünde dev okaliptüs ağaçlarının dibinde kurulu restoranlarda tost, pidenin yanında yayık ayranı içtikten sonra devam edilecek yolculukta, ziyaretçileri Çamlı ve Karacasöğüt köyleri karşılıyor.
Anayoldan çıkılarak birkaç kilometre sonra ulaşılan bu köylerde, ormanın yeşiliyle denizin mavisinin kucaklaşmasına şahitlik ediliyor. Köy yaşantısından vazgeçmeyen yerli halk tarafından sıcak karşılanan misafirler, deniz kenarlarında restoranlarda bölgeye özgü deniz ürünlerinden tatma fırsatı elde ediyor.
Yokuş aşağı inilen 5 kilometrelik onlarca virajla dolu yolun sonunda ziyaretçiler kendini Marmaris şehir merkezinde buluyor. Tatilcilerin ilk dikkatini Marmaris'ten İçmeler beldesine kadar aralıksız uzanan 10 kilometre uzunluğundaki sahil çekiyor. Sahil boyunca dizili olan irili ufaklı oteller, her kesimden insanın kesesine uygun konaklama imkanları sunuyor.
Hemen hemen her noktasından denize gidilebilir sahilde oluşturulan özel plajlar, yabancı turistlerin yoğun ilgisini görüyor. Marmaris'in Boburun Yarımadası'na doğru uzanan bölümünde ise Hisarönü, Orhaniye, Turgut ve Selimiye gibi turistik köyler son yıllarda artış gösteren ziyaretçi sayılarıyla kendinden söz ettiriyor.
Her geçen yıl turistik tesis sayılarında da artış olan bu köylere düzenlenen günübirlik turlar, turistlerin güzel bir gün geçirmelerini sağlıyor.
Osmanlı İmparatoru Kanuni Sultan Süleyman'ın 1522'deki Rodos Seferi sırasında yapımını emrettiği Marmaris Kalesi, ilçe merkezindeki gözle görülür en önemli tarihi mekan. İçerisinde tarihi kalıntıların sergilendiği müze de bulunan kale, özellikle günübirlik gelen turistlerin uğrak noktaları arasında yer alıyor.

-DENİZ, KUM, GÜNEŞ VE TARİHE YOLCULUK İÇİN BODRUM-

Bodrum kent merkezine gelen ziyaretçiler Bodrum Kalesi ve Sualtı Arkeoloji Müzesi, Halikarnas Mozelesi, Antik Tiyatro ve tarihi yel değirmenlerini gezerek tarihte yolculuğa çıkabilirler.
Paşatarlası ve Gümbet sahillerinden günübirlik ve haftalık tekne turlarına çıkan tatilciler, Bodrum-Gökova-Bodrum, Bodrum-Hisarönü Körfezi-Bodrum, Bodrum-Hisarönü Körfezi-Marmaris, Bodrum-Ekincik-Dalyan-Marmaris, Bodrum-Marmaris-Göcek, Bodrum-Kaş (Kekova)-Antalya rotalarında mavi yolculuğun keyfini çıkartabilirler.
Tavşan Burnu, Karaada, Kisse Bükü, Orak Adası, Çökertme koylarına tekneyle demirleyen turistler mavi ile yeşilin kucaklaştığı koylarda hoşça vakit geçirebilirler.
Bodrum'a 25 kilometre uzaklıkta yeşil ve mavinin içice geçtiği harika güzelliğe sahip bir koy olan Güvercinlik bu doğal ve doyumsuz güzelliğini karşısında bulunan Salih Adası ile zenginleştiriyor. Mandalina bahçeleri ile ünlü Gündoğan beldesi doğal güzelliğini en doğal biçimiyle koruyan az sayıdaki koylardan biri. Bodrum'a 18 kilometre uzaklıkta tertemiz denizi ile dikkat çeken köyün görülmeye değer bir manzarası var.
Bodrum'a 5 kilometre uzaklıkta sakin bir köy olan Torba ise çam ve zeytin ağaçlarının yeşilliği ile pırıl pırıl bir denizin kaynaştığı şirin ve hareketli bir koyda yer alıyor.
Helenistik dönemden kalan bir kale kalıntısından adını alan Kadıkalesi, kumlu berrak denizi ve narenciye bahçeleri ile Bodrum'un en güzel koylarından biri. Bodrum'a 23 kilometre uzaklıkta yer alıyor. Tatil köylerinin bulunduğu sahili turistik açıdan oldukça gelişmiş. Aynı zamanda geleneksel Bodrum evleri meraklılarının ilgisini çekiyor.
Yarımadanın en güzel koylarından biri olan Bitez, Bodrum'a 10 kilometre uzaklıkta. Çökertme türküsü ile meşhur olan Bitez, Bodrum'un en uzun sahillerine sahip. Sahil şeridinin arka kısımlarında mandalina ve turunç ağaçlarına rastlamak mümkün. Bodrum'a nazaran daha serin olduğu için yerli ve yabancı turistler tarafından yoğun ilgi görüyor.
Bitez'deki rüzgar şartları da, su sporları için son derece uygun. Özellikle sörf için ideal bir rüzgara sahip olan Bitez sahillerinde, deniz bisikleti, kano ve diğer motorlu su sporlarını da rahatlıkla yapabilirsiniz.

-EGE BÖLGESİ'NİN İKİNCİ BÜYÜK KENTİ DENİZLİ-

Ege Bölgesi'nin ikinci büyük kenti olan Denizli, antik dönemden beri kavşak noktası ve ticaret merkezi olma özelliğini koruyor.
Coğrafi konumu, iklimi, doğal ve turistik yönden önemli özelliklere sahip Denizli, yılın 12 ayı turizme hizmet verebilen bir kent olmasının yanında geçiş noktasında bulunması nedeniyle, tatil döneminin başladığı yaz aylarında büyük ziyaretçi çeken bir il.
Pamukkalesi, horozu ve tekstiliyle akıllarda yer edinen Denizli, antik şehirleri ve termal kaynaklarıyla tatile çıkanların önemli uğrak yerlerinden biri.
Beyaz cennet Pamukkale'siyle dünyaca tanınan Denizli, aslında turistlere birçok güzelliği tek bir yerde sunuyor.
Denizli'nin en önemli turizm destinasyonu olan Pamukkale, bir taraftan sahip olduğu termal kaynağıyla, diğer taraftan Hierapolis antik kentiyle Roma döneminin en ünlü tedavi merkezi olma özelliğini koruyor.
UNESCO Dünya Miras Listesinde yer alan Pamukkale, şifalı suları ve travertenleriyle, Türkiye'nin turizm cennetlerinden biri. Pamukkale'de binlerce yıldır şifa veren termal su, bölgenin dünyaca ünlü beyaz travertenlerinin de hayat kaynağı.
Çeşitli nedenlere ve ortamlara bağlı olarak, kimyasal reaksiyon sonucu çökelmeyle oluşan bir kaya çeşidi olan traverten, bölgede sıcaklıkları 35-100 C arasında değişen su kaynaklarından çıkan suların çökelmesiyle oluşmakta. İçinde yüksek miktarda Kalsiyum Hidro Karbonat bulunan suyun havadaki oksijen ile olan teması sırasında Karbondioksit ve Karbon monoksit uçarak, kalsiyum karbonat çökelmekte ve traverten oluşumuna sebep olmakta.
Roma döneminde kaplıcaları sayesinde önemli bir tıbbi merkez haline gelen Pamukkale, şifa bulmak niyetiyle Anadolu'nun birçok yerinden gelen hastalara yurt olmuş, yaşamlarının sonuna kadar kalmışlardır. Roma Nekropolü, çoklukla bu hastaların mezarlarından oluşmakta ve kültürel çeşitlilik içermekte. Hierapolis'teki Nimfeum (Antik Çeşme) ve Roma Hamamları, kentin bu özelliği nedeniyle inşa edilmiş ve bu yapılar, günümüze kadar gelmiştir.
Bembeyaz travertenleriyle dünyada eşsiz olan Pamukkale, antik dünyadaki sağlık merkezi olma özelliğini tescilliyor. Pamukkale'deki antik havuz, yaz-kış ısısı değişmeyen 35 derecelik suyuyla bölgeye gelen turistlerin keyifli zaman geçirmesine imkan sağlıyor.
Termal suyunun tedavi edici özelliği çok eski çağlarda keşfedilen Pamukkale'de, turistler kendini denizde hissederek, mayolarıyla suya girip uzanmayı tercih ediyor.
Denizli denince ilk akla gelen Pamukkale travertenleri. Tarihi ve doğal güzellikleriyle ünlü Denizli'nin en önemli turizm bölgesi olan Pamukkale, çeşitli nedenlere ve ortamlara bağlı, kimyasal reaksiyon sonucu çökelme ile oluşan travertenlerden oluşuyor.
Hierapolis Arkeoloji Müzesi'ne de ev sahipliği yapan Pamukkale ören yerini, tüm güzellikleriyle keşfedebilmek için ziyaretçilerin en az yarım günlerini ayırması gerekiyor. Geniş bir alana yayılan ören yerinde ulaşım zaman zaman nostaljik motorlu araçlarla sağlansa da müze, antik tiyatro ve tarihi yapılarının hepsini görmek için bol zaman gerekiyor.
İnsanları güzelleştirdiğine inanılan antik havuzdan hakkıyla yararlanmak için ise 10 günlük bir küre ihtiyaç var.

-DENİZLİ'NİN SAĞLIK TURİZMİ MERKEZİ KARAHAYIT-

Pamukkale'den 5 kilometre sonra ulaşılabilen Karahayıt, termal tesisleriyle her yıl binlerce yerli ve yabancı turiste ev sahipliği yapan bir sağlık turizmi merkezi.
Kırmızı renkteki Karahayıt'taki termal su kaynağı, Pamukkale'deki su kaynağına benzer bir yapıya sahip olmasına rağmen, aktığı yeri kırmızımsı bir renge bürüyerek süslemiş.
Pamukkale termal kaplıcalarının bir kolu sayılan bu kaplıcaların, kalp, damar sertliği, yüksek tansiyon, romatizma-siyatik, deri sinir, lumbago gibi hastalıklarla uyuz, sivilce, kaşıntı gibi deri hastalıklarına iyi geldiği biliniyor. Aralarında Hollywood yıldızlarının da konakladığı 5 yıldızlı otellerin yer aldığı büyüklü küçüklü çok sayıda konaklama tesisi bulunan bölge, önemli termal turizm merkezlerinden.
Karahayıt'ta dinlendikten sonra Denizli'nin batısından geziye devam etmek isteyenler, İzmir yolundaki Sarayköy ilçesindeki termal merkezleri ziyaret edebilir.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da tercih ettiği Sarayköy'deki kaplıcalar da hem tatil yapıp, hem de şifa bulmak isteyenlerin tercih edeceği yerlerden. Sarayköy-Tekke Kaplıcaları olarak anılan bölgede antik dönemden beri sağlık ve tedavi uygulamaları devam etmekte.

-KAKLIK MAĞARASI: ''YER ALTINDAKİ PAMUKKALE''-

Ankara, İzmir ve Antalya gibi şehirlerin kavşak noktası olan Denizli'nin Çardak ilçesiyle il merkez arasındaki Kaklık Mağarası, doğal sit alanı olarak belirlenmiştir.
''Yer altındaki Pamukkale'' diye adlandırılan mağara, basamaklar halinde havuzları bulunan ve tavanın çökmesi sonucu meydana gelen bloklar üzerinde gelişen beyaz renkli travertenleriyle Pamukkale'nin küçük bir benzeri. Bol miktarda termal suyun bulunduğu mağaranın berrak, renksiz ve kükürt kokulu suyunun bazı cilt hastalıklarına iyi geldiği belirtiliyor.
Sarayköy ilçesindeki kaplıcalar da hem tatil yapıp, hem de şifa bulmak isteyenlerin tercih edeceği yerlerden.
Tripolis Antik Kenti ise Denizli merkezine 40 kilometre uzaklıktaki Buldan ilçesi, Yenicekent beldesiyle Menderes Nehri arasındaki yamaç üzerinde kurulu. Tripolis, batıya ve kuzeye açılan vadilerle Ege'ye, güneydoğusundaki Çürüksu Ovası ve vadileri ile de İç Anadolu ve Akdeniz'e ulaşımı bulunan antik kentlerden birisi.
Denizli'ye 70 kilometre, Güney ilçesine ise 20 kilometre uzaklıktaki Güney Şelalesi de birinci derecede sit alanı ve genel sıralamada Türkiye'nin 23'üncü doğa harikası. Büyük Menderes'e yaklaşık 20 metre yüksekten dökülen şelalenin kireçli suyu sayesinde şelale yatağında oluşan kalker basamaklar da görülmesi gereken yerlerden.
Denizli şehir merkezine gelirken Denizli?Afyon kara yolunun 7. kilometresinde bulunan han, aynı adı taşıyan köyün hemen girişinde yer alır. Anadolu Selçukluları'nın batıdaki son kervansaraylarından olan ve iki kitabesi bulunan Akhan, sultan hanları şemasına uymakla beraber, oldukça küçük bir han.

-LAODİKYA: EFES'TEN SONRA 2. BÜYÜK ANTİK KENT-

Pamukkale yakınlarında yer alan Laodikya, Denizli-Pamukkale yolu üzerinde olup şehir merkezinden 4 kilometre uzaklıklıktadır. Helenistik dönemde Suriye kralı Antiochus tarafından karısı için kurulan şehir kurulan şehir bu güzel kadının adını taşır. Laodikya, bütün ticari yolların kesiştiği noktada olması ve ünlü Menderes nehri ve kollarının suladığı çok verimli topraklara sahip olması ve gelişmiş tekstil ve sağlık olanakları nedeni ile kısa surede Anadolu'daki en zengin ve gelişmiş şehirlerden birisi olmuştur.
Antik çağ kaynaklarında Laodikya, Batı Anadolu'da para işlerini ve ekonomiyi kontrol eden şehirlerden biri olarak nakledilmektedir. İncil'deki mektup yazılan 7 kiliseden birisine sahip olan Laodikya günümüzde birçok Hristiyan grupları tarafından ziyaret edilmektedir.
Zenginlikleriyle meşhur Laodikyalılların yaşadığı antik kentte bazı yapıların yerleri tespit edilmiş ve gün ışığına çıkarılmıştır. 12 bin kişilik stadyumu, iki tiyatrosu ile göze çarpan Laodikya'nın çok büyük bir merkez olduğu görülüyor.
Denizli'nin kuzeyinde yer alan Antik Laodikeia Kenti de Pamukkale'ye giderken mutlaka gezilmesi gereken tarihi yerlerden. Afyonkarahisar-Denizli kara yolundaki Pamukkale sapağına döndükten sonra 1 kilometre ileride bulunan Laodikya, Efes'ten sonra 2. büyük antik kent olma özelliği taşıyor. Kazı çalışmaları devam eden antik kent, İncil'de 7 kiliseden birine ev sahipliği yapması dolayısıyla her sene birçok yabancı turisti ağırlıyor.

-GÜNEY ŞELALESİ-

Güney Şelalesi, Güney ilçesindeki Cindere köyü sınırları içinde yer almaktadır. Güney ilçesinin yaklaşık 4 kilometre güneyinden geçen Menderes Nehri'nin kenarındadır. Şelale doğal güzelliği bakımından görülmeye değer yerlerdendir.
Denizli'ye 70 kilometre uzaklıktaki gizli cennet, doğa tapınağı olan Güney Şelalesi, birinci derecede sit alanı ve genel sıralamada Türkiye'nin 23. doğa harikası. Güney ilçe merkezinin 3 km uzağında Cindere dağı yamaçlarından çıkan sularla oluşuyor.
Büyük Menderes nehrine yaklaşık 20 m yüksekten dökülen şelale suyu kireçli, bunun sonucu olarak da şelale yatağında kalker basamaklar ve çeşitli oluşumlar meydana getiriyor.
Gün doğumundan akşama dek izlenmesi gereken Güney Şelalesi gelin duvağı tül perde, yelpaze biçiminde zümrüt yeşili kadife görünümlü yosunlar üzerinde süzülen su damlaları yıllarca süren akışıyla sarkıt dikitleri olan Damlataş Mağarası oluşturmuş, şelale akış seti içinde oluşan mağara içinde yüzülebilen derinlikte bir de göl saklıyor.

-KELOĞLAN MAĞARASI-

Keloğlan Mağarası, Denizli-Antalya karayolu üzerinde Acıpayam ilçesinin 20 kilometre güneydoğusunda, Dodurgalar beldesinin 3 kilometre batısındaki Mallı Dağı'nın doğu yamacında yer alıyor.
Su damlacıklarının 10 milyon yılda oluşturduğu tahmin edilen mağara, dikit ve sarkıtlarıyla damla taş ormanını andırıyor. Bölgenin en büyük mağarası konumundaki mağara, 145 metre uzunluğunda olup, astım hastaları tarafından büyük ilgi görüyor.
İsmini bir efsaneden aldığına inanılan Keloğlan Mağarası, Dodurgalar kasabasında nefes darlığı çeken, astım hastası bir gencin, koyunlarını otlatırken tipiye yakalanıp kendini korumak için bu mağaraya girdiği ve mağaranın ısı ve nem oranından etkilenerek günlerce o mağarada uyuduğu, daha sonra nefes darlığı geçtiği için bu mağaraya Keloğlan Mağarası dendiği, başka bir söylentiye göre de kel olan ve çobanlık yapan bir gencin, sevdiği kıza bir türlü kavuşamadığı için kendini dağlara vurarak bu mağarada yaşadığı, bir süre sonra saçları çıkmaya başlayan gencin köyüne dönerek sevdiği kızla evlendiği ve mağaranın 'Keloğlan Mağarası' adıyla anıldığı iddia edilmekte.
Yayla turizminde de önemli bir potansiyel barındıran Denizli, Serinhisar'ın Yatağan beldesindeki Kefe Yaylası, Beyağaç'taki Topuklu Yaylası ile bozulmamış doğal yapısı ile ziyaretçilerini bekliyor. İlçe merkezine 20 kilometre uzaklıkta yaklaşık 1700 rakımlı Topuklu Yaylası'nın batısındaki tepelerden Gökova körfezini izlemek mümkün.
Yayla turizmi için kamp yapmaya müsait olan Topuklu ve Kefe yaylası belediyenin kontrolünde hizmet veriyor. Her türlü ihtiyaca cevap verecek şekilde düzenlenen yaylalarda ahşap ve kıl çadırlarda geceleme imkanı var.