Yurt Haberleri Müdürlüğü - Türkiye'nin turizm başkenti Antalya, her yıl dinlenmek, yeni yerler keşfetmek, farklı heyecanlar yaşamak ve yeni insanlarla tanışmak isteyen 10 milyonun üzerinde turisti ağırlıyor.
Sahip olduğu arkeolojik ve doğal güzelliklerle ''Türk Rivierası'' olarak adlandırılan Antalya, güneş, deniz ve tarihin sihirli bir uyum içinde bütünleştiği, Akdeniz'in en güzel ve temiz kıyılarına sahip kentlerinden biri.
Gazipaşa'dan Kaş'a uzanan 647 kilometrelik sahili boyunca Antalya, antik kentler, antik limanlar, anıt mezarlar, dantel gibi koylar, kumsallar, yemyeşil ormanlar ve müzeleriyle konuklarına unutulmaz bir tatil vaadediyor.
Antalya kent merkezinde, Konyaltı ya da Lara-Kundu sahilinde konaklayan tatilciler, otellerdeki etkinliklerin yanı sıra, şehir merkezinde de dolu dolu bir gün geçirebiliyorlar. İşte tatilini kent merkezinde geçireceklere bazı öneriler:
Tarihi Kaleiçi semti, etrafı surlarla çevrili bir açık hava müzesi adeta. Antalya insanının geçmişte nasıl yaşadığını anlamak isteyenler için tatilcilere Kaleiçi'nin dar sokaklarında bir tur önerilebilir. Kaleiçi'ne, Kalekapısı'ndan giren gezginler, Yivli Minare'yi görerek başlayacakları Kaleiçi turunda, Kesik Minare, Surlar, Hadrianus Kapısı (Üçkapılar), Osmanlı, Selçuklu ve Rum mimarisinin izlerini taşıyan, bir çoğu restore edilmiş evleri görebilirler.
Kaleiçi Yat Limanı da, hem deniz kıyısında kısa bir mola vermek, hem de Antalya'nın ünlü falezlerini denizden görmek isteyenler için olanaklar sunuyor. Yat Limanı'ndan Şelaleler mevkisine her gün teknelerle turlar düzenleniyor. Yat Limanı'nın Mermerli Plajı'ndaki merdivenlerini tırmananlar da Karaalioğlu Parkı'ndan şehrin panoramik görüntüsünü izleyerek, hatıra fotoğraf çektirebiliyorlar.
Antalya kent merkezinde gece hayatını sevenler için, çeşitli seçenekler bulunuyor. Konyaaltı Beach Park, Lara Beach Park, Şirinyalı ve Kaleiçi'ndeki eğlence merkezleri, günün ilk ışıklarına kadar hizmet veriyor.
Arkeoloji meraklılarının mutlaka ziyaret etmesi gereken yerlerden biri de Antalya Müzesi. Dünyanın en zengin arkeolojik müzeleri arasında gösterilen Antalya Müzesi'ni gezebilmek için en az 2 saat ayırmak gerekiyor.
Antalya'nın Aksu ilçesindeki Perge, Serik ilçesindeki Aspendos ve Manavgat ilçesindeki Side antik kentleri de tatilcilerin görmesi gereken yerlerden. Korkuteli Karayolundaki Termessos Antik Kenti ile şehir merkezine 27 kilometre mesafedeki Karain Mağarası da tarih meraklılarını bekliyor.
Tatilde spor yapmayı tercih edenler için sınırsız olanak bulunan Antalya'da, su sporlarının yanı sıra, kışın Saklıkent'te kayak, tüm yıl boyunca günübirlik yürüyüş (trekking), kanyon geçişleri, kaya tırmanışı, dağcılık sporları yapılabiliyor.

-AV TURİZMİNİN MERKEZİ AKSEKİ-

Antalya-Konya karayolundaki Akseki, kent merkezine yaklaşık 2,5 saat uzaklıkta. Ankara'dan Antalya'ya otomobiliyle gelenler için bu ilçeye Konya-Seydişehir üzerinden ulaşmak da mümkün.
Akseki, Türkiye'nin önemli av sahalarına da evsahipliği yapıyor. Gidengelmez Dağları'ndaki dağ keçisi koruma ve av sahası, avcılara ücretli hizmet sunuyor. Burada, giriş ücretinin yanı sıra, avlanan dağ keçisinin boynuz uzunluğuna göre ayrı bir ücret de ödemek gerekiyor.
İlçe, nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya bulunan ve koruma altına alınan Kardelen çiçeğinin de anavatanı sayılıyor. Kardelen çiçeğini, karların erimeye başladığı Nisan ayı başında görebilirsiniz.
Bölgedeki Göktepe Yaylası, Çimi Yaylası, Irmak Vadisi son aylarda keşfedilen 340 metre derinliğindeki Bucakalan Mağarası, ilçe merkezindeki Ulu Camii ve Medresesi görülmeye değer yerlerden.
İbradı ilçesindeki Altınbeşik Mağarası da, dünyanın en ilginç mağaralarından birisi olarak biliniyor. Altınbeşik Düdeni ve Mağarası'na ulaşmak için Antalya-Alanya karayolunda Manavgat'tan sonra kuzeye Akseki yönüne 70 kilometre gidilip, İbradı'ya ulaşıldıktan sonra 23 kilometre daha devam edip Ürünlü köyüne gitmek gerekiyor. Mağarayı görmek isteyenlerin köyden bir rehber almaları ve mutlaka araziye uygun ayakkabı giymeleri öneriliyor.

-ALMAN TURİSTLERİN TERCİHİ ALANYA-

Antalya'nın en önemli ilçelerinden Alanya, başta Almanlar olmak üzere her yıl binlerce turisti ağırlıyor. Alanya, sadece tatil için değil, yaşamak için de yabancıların tercih ettiği yerlerden. İlçede 10 binden fazla yabancı yerleşik olarak yaşıyor ve çoğunluğunu Almanlar oluşturuyor.
Geniş plajları, tarihi yerleri, modern turistik tesisleri ve eğlence mekanlarıyla Alanya, konuklarına unutulmaz bir tatil vaadediyor. Alanya Yarımadası'nın üzerinde kurulmuş 13. yüzyıldan kalma Selçuklu Kalesi, sekizgen Kızıl Kule ve ilçe merkezindeki Damlataş Mağarası, mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden.
Tekneyle yapılacak bir gezintiyle Fosforlu Mağara, korsanların kadın esirleri tuttukları Kızlar Mağarası ve Aşıklar Mağarası da ilgi çeken yerlerden.
Alanya'nın 15 kilometre kuzey doğusunda yer alan Dim Çayı Vadisi, gölgelerin serinliğinde dinlenmek ve alabalık yemek için gözde bir yer. Tüm sahillerinden denize girilebilen Alanya, tam bir güneş, deniz, kum cenneti olarak gösteriliyor.

-SAKLI CENNET GAZİPAŞA-

Antalya'nın doğu ilçesi Gazipaşa ise, kent merkezine yaklaşık 2,5 saat uzaklıkta.
Yaklaşık 10 kilometrelik kumsalı, turkuaz mavisi koyları ve bozulmamış doğasıyla şirin ilçe Gazipaşa, şehrin gürültüsünden kaçıp, doğayla içiçe bir tatil yapmak isteyenlere, yılın tüm stresini atabilmeleri için olanak sağlıyor.
Gazipaşa'daki Koru Plajı ise, konuklarına doğal jakuzi keyfi yaşatıyor. Koru Plajı'ndaki 3 büyük ve onlarca küçük doğal havuz, deniz canlılarını yakından izlemek isteyenlere imkan sağlarken, muhteşem manzarasıyla da büyülüyor.

-YERYÜZÜ CENNETİ KAŞ-

Antalya'nın en batısındaki Kaş ilçesine kent merkezinden karayoluyla 2 saat 45 dakikada ulaşılabilir. Antik çağlardan günümüze sürekli yerleşim görmüş Kaş, doğal güzelliklerinin yanı sıra, tarihi varlıklarıyla da görülmesi gereken yerlerden.
Kaş'a gideceklere önerimiz, ilçe merkezine yaklaşık yarım saat uzaklıktaki Patara Antik Kenti'ni görmeleri. Çünkü Patara, dünyanın ilk demokratik parlamentosunu bünyesinde barındırıyor. Buradaki tarihi meclis binası TBMM Başkanlığı'nın da destekleriyle restore ediliyor. ABD'nin bugünkü parlamenter sistemini de Patara'dan örnek aldığı belirtiliyor.
Şirin ilçe Kaş, sadece tarih meraklılarına değil, adrenalin meraklılarına da zengin olanaklar sunuyor. Bunlar arasında ilk sırada dalış turları geliyor. Kaş Limanı'ndan teknelerle yola çıkanlar, rehberler eşliğinde dalış yaparak, caretta carettaları su altında da görme imkanını yakalayabiliyorlar.
Türkiye'deki alternatif turizmin en önemli merkezlerinden biri olma yolunda ilerleyen Kaş'ta, tarih ve doğa turlarının yanı sıra yamaç paraşütüyle de tatilcilere farklı bir seçenek sunuluyor.
Kamyonetlerle yamaç paraşütünün başlangıç noktası olan Kırdavlı Tepesi'ne giden gökyüzü tutkunları, kısa bir ders ve hazırlığın ardından kendilerini gökyüzüne bırakıyorlar. Uygun rüzgar bulununca, usta bir pilotla birlikte yaklaşık 45 dakikalık yolculuk başlıyor. 650 metre yükseklikteki tepeden başlayan yolculukta, masmavi Akdeniz, karşıda Yunanistan'ın Meis Adası, makilikler içindeki Çukurbağ Yarımadası muhteşem bir görüntü oluşturuyor. Yolculuk, Kaş Limanı'nda sona eriyor.
Kaş'ta turizmciler, alternatif turizmi çeşitlendirmek amacıyla kanyon yürüyüşü de düzenliyorlar. Sütleğen Köyü yakınlarında, 13 kilometre uzunluğundaki Kıbrıs Kanyonu'nda düzenlenen kanyon safari turlarıyla turistler, doğa ve macerayla buluşuyorlar. Yaban keçilerinin Türkiye'deki doğal yaşam alanları arasında yer alan, zengin bitki örtüsüne sahip Kıbrıs Kanyonu, zorlu etabı aşan turistlerin, eşsiz doğal güzellikleri görme ve tanımasına da imkan sağlıyor.

-GECE EĞLENCELERİNİN MERKEZİ KEMER-

Antalya'nın batısındaki turistik Kemer ilçesi, özellikle Rus turistlerin tercih ettiği yerlerden. İlçede Göynük'ten Tekirova'ya kadarki sahil şeridinde çok sayıda lüks turistik tesis bulunuyor. Kemer, gece eğlencelerinin ünlü olduğu bir ilçe.
Türkiye'nin en uzun teleferiği olan Tahtalı Teleferiği de bu ilçede bulunuyor. Teleferikle 2365 metrelik Tahtalı Dağı'nın zirvesine çıkıp, Akdeniz'in maviliklerini izleyip, oksijen depolayabilirsiniz.
Kemer'e yaklaşık 10 kilometre mesafedeki Phaselis Antik Kenti de görülmesi gereken yerlerden. Milli Park statüsündeki Phaselis koyunda antik kenti gezerek, çam ormanının hemen önünde denize girebilirsiniz.

-TAPINAKTA KLASİK MÜZİK KEYFİ-

Antalya'nın Manavgat ilçesi, daha çok Side beldesiyle tanınıyor. Ünlü Manavgat Şelalesi'nin adını taşıyan ilçe, Side'den sonra sahiline yapılan çok sayıda konaklama tesisiyle, turizmde söz sahibi haline geldi.
Manavgat, Side, Çolaklı, Titreyengöl, Kızılot, Kızılağaç bölgesindeki tesislerde konaklayanlar, Manavgat'ın 4 kilometre doğusundaki Manavgat Şelalesi'ni mutlaka görmeli. Manavgat Irmağı'nda, günübirlik tekne gezilerine de katılmak mümkün. Side Antik Kenti'ni ve Side Tiyatrosu'nu görmeden Manavgat'tan dönmek eksiklik olacaktır.
Side'de tatil yapıp da, Apollon Tapınağı'nda mini bir klasik müzik konseri dinleyip, güneşin batışını izlememek de olmaz.

-TURİZMİN GİZLİ CENNETİ KUMLUCA-

Alakır Çayı ile Gavur Deresi'nin dağlardan sürükleyip getirdiği alüvyonlu bir ovada yer alan Kumluca, Rhodiapolis ve Olympos antik kentlerine evsahipliği yapıyor. Kumluca, en çok turistik Olimpos beldesindeki ağaç evleriyle tanınıyor.
Kumluca sınırları içindeki 2200 yıllık liman şehri Olympos, bugün adını turizmle duyuruyor. Resmi adı Yazır Köyü olmasına rağmen, antik çağlardaki ismiyle anılan Olimpos, tatilini doğa ve tarih içinde geçirmek isteyenler için keyifli seçenekler sunuyor. Yurtiçi ve yurtdışından her yıl binlerce turisti ağırlayan Olimpos'ta, Milli Park içinde yer alması nedeniyle betonlaşmaya izin verilmiyor.
Olimpos'ta tatilciler, ağaçların üzerinde kurulan ahşap bungalovlarda konaklayabiliyor. Turistik tesislerin işletmecileri tatil için Olimpos'u tercih edenlere, kaya tırmanışı, doğa yürüyüşü, dalış gibi alternatif sporları yapma şansı sunarken, özellikle genç tatilciler, yöredeki bazı tesisler içindeki eğlence yerlerinde keyifli zaman geçirebiliyorlar.
Olimpos'a gelen tatilciler, denize girmek için diğer tatil merkezlerinden farklı olarak antik şehrin kalıntılarının arasından geçiyor. Sık ağaçlar ve sarmaşıklarla gökyüzünün neredeyse görünmez hale geldiği antik kentin içinden geçerek ulaşılan Olimpos Plajı, kısa ve keyifli yürüyüşün ardından Akdeniz'de serinleme imkanı veriyor. Antik kentin içinden geçen Akçay da, balık tutmak isteyenler ve deniz yerine tatlı suda yüzmek isteyenler için seçenek oluşturuyor.
Olimpos'a Antalya'dan kalkan minibüslerle ulaşılabilirken, özel araçlarıyla gelmek isteyenler, Antalya-Kumluca karayolundan Olimpos'a ayrılan 7 kilometrelik yolu takip ederek tatil mekanına ulaşabiliyorlar.
Gençlerin tercihi Olimpos'tan yana olurken, aileler ise Olimpos'un hemen komşu koyu Adrasan'da konaklamayı tercih ediyor. Adrasan koyunda daha çok ev pansiyonu şeklinde hizmet verilirken, bakir koy Adrasan, Akdeniz'in tadını çıkarmak isteyenlere muhteşem bir tatil imkanı sağlıyor.

-NOEL BABA'NIN MEMLEKETİ DEMRE-

Antalya'nın Demre ilçesi, dünya çocuklarının ''Noel Baba'' olarak tanıdığı Aziz Nikolaus'un yaşamının büyük bölümünü geçirdiği ve mezarının bulunduğu yer. Özellikle Ortodoks turistlerin hac merkezlerinden Noel Baba Kilisesi, her yıl binlerce turisti ağırlıyor. Myra Antik Kenti ve Andriake Limanı da, ziyaretçilerini geçmişten günümüze bir yolculuğa çıkarıyor.
Deprem nedeniyle sular altında kalan Kekova Antik Kenti de Demre'de görülmesi gereken yerlerden. İlçe merkezinden 25 kilometrelik bir yolla ulaşılan Kekova koyunda, tabanı camla kaplı teknelerle yapılacak turlarda, Kekova antik kentinin kalıntılarını ve su altında yatan amforaları izlemek, tatilcilere ayrı bir heyecan veriyor.
Kekova turunda isteyenler dalış turlarına katılarak, Akdeniz'in berrak sularında mavi derinliklerle de tanışabiliyorlar. Demre'de resmi 32 noktada dalış gerçekleştirilirken, dalışa katılacaklara önce teorik eğitim veriliyor. Güvenli bir dalış için gerekli bilgileri rehberlerden alan dalış tutkunları, daha sonra maviliklere doğru yola çıkıyor.
Demre ilçesine bağlı Üçağız Köyü'nden de kano turları düzenleniyor. Beş saat süren tur boyunca turistler, Kekova'daki batık kentin üzerinden geçiyor, yüzme ve doğa ile baş başa kalma imkanı buluyor. Özellikle Avrupalı turistlerin büyük ilgi gösterdiği turlarda, Üçağız Köyü'ne gelen turistler, önce uzman rehberler eşliğinde malzemeler, tur elbiseleri, kano kullanımı konusunda bilgilendiriliyorlar. Ardından özel elbiseleri giyen turistlerin, kano ile yolculukları başlıyor.
Profesyonel rehberler eşliğinde yapılan turlarda, kanolara tekli veya çift olarak binen turistler, tarihin ve doğanın içinden geçerek bir saat kürek salladıktan sonra Tersane Koyu'na varıyor. Yolda yorulanların imdadına onları takip eden tekne yetişiyor ve kano tekneye bağlanarak çekiliyor. Burada verilen yemek ve yüzme molasının ardından tekrar kanolara biniliyor ve Batık Kent'e geliniyor.
Batık Kent'te denizde kano üzerinde verilen molada, Batık Kent'in öyküsü dinleniyor. Daha sonraki mola ise Simena Antik Kenti'nde veriliyor. Simena Antik Kenti'ndeki molada, isteyenler Siemana Kalesi'ne çıkıyor, isteyenler yüzüyor. Ardından kanolara binilerek tarihi kalıntıların bulunduğu küçük adacıkların arasından geçilerek, tekrar Üçağız Köyü'ne ulaşılıyor. Molalarla birlikte beş saat süren kano turlarında, yaklaşık 9 kilometre kürek sallanıyor.

-TÜRKİYE'NİN ''GÜL BAHÇESİ'' ISPARTA-

Türkiye'nin ''gül bahçesi'' ve ''göller diyarı'' olarak adlandırılan Isparta da keşfedilmeyi bekleyen tatil cennetleri arasında.
Antik çağda ''Baris'' ismini taşıyan Isparta, ''Altın Üçgen'' olarak nitelendirilen Eğirdir, Kovada ve Gölcük göllerini sınırları içinde bulunduruyor.
Sokak ve bahçelerden gelen gül kokusuyla eşsiz bir kokuya bürünen Isparta, doğal güzelliği ve zengin tarihiyle ziyaretçilerini ağırlamaya hazır.
Genelde camgöbeği renginde olan Eğirdir Gölü, bazı gün ve saatlerde değişik renklere büründüğü için halk arasında ''yedi renkli'' olarak tanımlanıyor. Tarihi ve doğasıyla yerli yabancı turistlerin ilgisini çeken Eğirdir'de görülmesi gereken yerlerin başında, Can Ada ve Yeşilada geliyor.
Eğirdir'in en güzel turizm bölgesi olan Yeşilada'da, doğa güzelliklerin yanında Aya Stefanos Kilisesi gibi tarihi zenginlikler de bulunuyor. Yerli ve yabancı turistlere hizmet veren balık lokantaları ve ev pansiyonculuğu da burada gelişmiş. Eğirdir'i ziyaret edeceklere akşam yemeklerini göl kıyısındaki restoranlarda, göl balıklarından oluşan bir sofrada yemeleri öneriliyor.
Zengin bitki örtüsü, benzersiz flora zenginliği ve yaban hayatı çeşitliliğiyle bilinen Kovada Gölü de, ziyaretçilerini harikalar diyarında konuk ediyor. Sütçüler ilçesinde bulunan Yazılı Kanyon da ziyaret edilmesi gereken yerlerden.
''Yazılı'' denmesinin sebebi, kanyonda büyük bir kaya üzerinde eski Yunan şairlerinden Epiktetos'un hür insan üzerine bir şiirinin yer alması. Aziz Pavlus, Perge'den Pisidia Antiocheia'ya giderken bu kanyondan geçmiş, bu yüzden kanyon, Hıristiyanlar ve din turizmi için kutsal yerlerden birisi sayılıyor.

-GİZEMLİ TARİHİYLE YALVAÇ-

Kuruluş tarihi net bilinmeyen ancak Roma ve Bizans dönemine ait izleri taşıyan Yalvaç, Psidia Antiocheia Antik Kenti'yle tanınıyor. Isparta'ya 105 kilometre uzaklıktaki ilçede, MÖ 4. yüzyılda Ay Tanrısı ''Men'' adına inşa edilen Men Kutsal Alanı, Aziz Pavlus'un ilk vaazını verdiği Bizans Kilisesi, Hristiyanlığın dünyaya ilk duyurulduğu yer olarak nitelendirilen St. Pavlus Kilisesi gibi tarihi yerler bulunuyor.
Sütçüler ilçesindeki Adada Antik Kenti de, MÖ 2. yüzyıla ait tarihi eserleriyle geleceğe ışık tutmakta. Kentte İmparatorlar ve Aphrodite Tapınağı, İmparator Traiamus Tapınağı, İmparatorlar Tapınağı ve İmparatorlar Zeus Megistos-Serapis Tapınağı bulunuyor.
Isparta'yı ziyaret edenler, lezzet molasını kentin en meşhur yemeği ''tandır kebabı'' ile verebilir. Tandır kebabını tadacaklar yanında mutlaka yöreye özgü ''kabune'' pilavı ile üzüm hoşafını tercih etmeli.

-KENTLERİN VE MEDENİYETLERİN KAVŞAĞI BURDUR-

İstanbul, Ankara, Bursa, Antalya gibi illerden karayoluyla gelen tatilcilerin içinden geçtikleri ancak turizmden hak ettiği payı alamayan Burdur'un gerek kent merkezi, gerekse ilçeleri, tarih meraklılarının mutlaka ziyaret etmesi gereken yerlerden.
Burdur, insanlık tarihine ışık tutan Hacılar, Sagalassos, Kibrya, Kremna, Bubon, İncirhan, Susuzhan gibi tarihi yerleriyle henüz keşfedilememiş bir turizm cenneti.
Burdur'a, Antalya Havalimanı'ndan karayoluyla 2 saatlik bir yolculuk sonucu ulaşılıyor. Ziyaretçileri daha yol üzerindeyken, Bucak ilçesine 5 kilometre mesafedeki, Selçuklu sultanlarından Keykubat bin Keyhüsrev'in 13. yüzyılda yaptırdığı İncir Han karşılıyor.
İncir Han'dan ayrılan ve Burdur'a giden ziyaretçileri, bu kez de 10 kilometre mesafedeki Susuz Kervansaray cezbediyor. Susuz köyü sınırlarındaki kervansarayın 1200'lü yıllardan günümüze kadar bozulmadan ayakta kalmış olması dikkati çekiyor.
Bucak'ın Çamlık köyü sınırındaki Kremna'nın tarihi ise MÖ 6. yüzyıla kadar uzanıyor. Etrafı uçurumlarla çevrili bir tepede olan Kremna'da ayakta kalan eserler, Batı ve Doğu Roma dönemlerine ait.
Ziyaretçi sayısı her geçen gün artan bu kentten ayrılanlara, Türkiye'de turizme açılan ilk mağara olan İnsuyu Mağarası'nı gezmesi tavsiye ediliyor. Mağara içinde irili ufaklı 9 göl bulunuyor.

-SAGALASSOS ANTİK KENTİ-

Ağlasun ilçesindeki, tarihi MÖ 6 binlere dayanan Sagalassos Antik Kenti ise sadece Türkiye'nin değil, dünyanın dikkatini üzerine toplayan çok önemli bir antik yerleşim birimi.
Pisidia bölgesinin Roma İmparatorluk döneminde en önemli şehri olan Sagalassos, Ağlasun ilçesinin 7 kilometre kuzeyinde bulunuyor. Son 22 yıldan bu yana arkeolojik kazılara sahne olan Sagalassos'ta bugüne kadar önemli kamusal yapılar açığa çıkarıldı. Kent, Roma Hamamı, Heroon'u, Agorası, Neon Kütüphanesi, Antik Tiyatrosu, Antoninler Çeşmesi, Tapınakları ile Sagalassos, görülmesi gereken bir yer.
Bunlardan Helenistik Çeşme ile Neonlar Kütüphanesi restore edilerek 1997 yılında ziyarete sunuldu. Sagalassos bu haliyle 2009 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirasları geçici listesinde yer aldı. Sagalassos'ta kazılarla birlikte restorasyon da sürdürülüyor. Sagalassos, terk edildiği günden beri en iyi korunan antik yerleşimlerden biri.
Dünyanın en büyük kazı merkezlerinden sayılan Sagalassos antik kentindeki Antoninler Çeşmesi, Marcus Auralius döneminde 9 metre yüksekliğinde ve 28 metre boyunda inşa edildi. Yüksek Mühendis Semih Ercan ve Ebru Torun tarafından 3 bin 500 parça birleştirilerek restore edilen çeşme, geçen yıl Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay tarafından açıldı.
Sagalassos Antik Kenti kazılarından elde edilen eserleri görebilmek için Burdur Müzesi'ni ziyaret etmek gerekiyor. Burdur Müzesi, 59 bin esere ev sahipliği yapıyor.
Türkiye'de en çok esere sahip üçüncü müze olan Burdur Müzesi'ni ziyaret edenlere, kentteki gölden güneşin batışını izlemesi tavsiye ediliyor. Manzara fotoğrafçıları ise gün batımını daha farklı değerlendirebilir.
Burdur'a 50 kilometre mesafedeki Yeşilova ilçesinde bulunan Salda Gölü de görmezlikten gelinemeyecek bir doğal güzelliğe sahip. Göle gitmeden önce fotoğraf makinenizi yanınıza aldığınızdan emin olmalısınız.

-KEBABIYLA ÜNLÜ ADANA'DA TARİHE YOLCULUK-

Kebabıyla ünlü Adana'yı tatil rotasına eklemek isteyenleri doyulmaz bir tarihi yolculuk da bekliyor.
Adana'yı ziyarete gelenler, hemen kokusunu aldıkları, birbirinden güzel mekanlarda ünlü ustaların ellerinden çıkan kebabın tadına bakmadan kentten ayrılamıyor.
Yemek kültürüylü ünlü kentte, şehir turuna çıkıldığındaysa adeta deniz kenarında olduğunuz hissi uyandıran ve huzur veren, Seyhan Baraj Gölü kıyısındaki Adnan Menderes Bulvarı'na ve çevredeki piknik alanlarına gidilebilir.
Antik dönemde Kilikya bölgesinin önemli kentleri arasında yer alan Adana'da, kent merkezinden geçen Seyhan Nehri'nin en dar yerinde bulunan ve Evliya Çelebi'nin yazdığına göre, Abbasi halifesi Memnun döneminde üzerinden geçenlerden haraç alınan Taşköprü, adeta yıllara meydan okuyor.
Restore edilerek, araç trafiğine kapatılan Taşköprü'nün, 1500 yıl önce Roma İmparatoru Hadrianus tarafından yaptırıldığı tahmin ediliyor.
Köprünün yanındaki, eski Adana evlerinin yoğun olarak bulunduğu Tepebağ Mahallesi ve Tarihi Kız Lisesi, Adana Merkez Sabancı Camisi ile bitişiğindeki Merkez Park ve Seyhan Baraj Gölü'nün izlenebildiği Adnan Menderes Bulvarı, görülmesi gereken mekanlar arasında yer alıyor.
Merkez Sabancı Camisi bitişiğindeki Arkeoloji Müzesi ile Kuruköprü civarındaki Etnografya Müzesi'nde ise bölgeden çıkan arkeolojik buluntularla, Türk el sanatlarının teşhir edildiği eserler görülebilir.

-YILAN KALESİ VE ANAVARZA-

Adana-Ceyhan karayolunun 25. kilometresinden ayrılan 3 kilometrelik yolla ulaşılan ve Ceyhan Nehri'nin kuzey yakasında yer alan Hititlerden kalma antik kent Misis (Yakapınar) ile Misis Köprüsü gezilebilir.
Misis'ten sonra Ceyhan yönüne gidildiğinde, 12. kilometrede Yılan Kalesi'ne ayrılan 3 kilometrelik yola ulaşılıyor. Haçlı ordularının 11-12. yüzyılda yaptığı tahmin edilen kalenin, ''Yılanların Kralı'' anlamına gelen ''Şahmaran Efsanesi''nin de kaynağı olduğu öne sürülüyor.
Anavarza antik kenti'ne gitmek için de Ceyhan'dan Kozan yönüne gidip, 23. kilometreden sağa ayrılıp 5 kilometre devam edilmesi gerekiyor. Kozan'ın Dilekkaya köyü ile iç içe olan antik kentin M.Ö 1. yüzyılda bir Roma kentleşme merkezi olarak kurulduğu sanılıyor. Anavarza Kalesi oldukça dik ve taşlı çıkılabilen 200 metre yüksekliğindeki bir tepede yer alıyor.
Osmaniye-Kadirli karayolundaki Karatepe ayrımından hemen sonra karşılaşılan önemli bir ören yeri ise Kastabala Antik Kenti. Ceyhan Nehri kıyısında kurulmuş kente sütunlu caddeyle giriliyor. Yolun güney kesiminde bazilika olduğu sanılan büyük bir yapı var. Kente giriş kapısının arkasında oldukça iyi durumda olan tiyatro ve stadyum kalıntıları göze çarpıyor. Tepedeyse ''Bodrum Kalesi'' diye adlandırılan bir Ortaçağ yapısı bulunuyor.