Cumhurbaşkanı Gül’ün Kongo Ziyareti ve “Türkiyem” Türküsü

Zaire olarak da  bilinen Kongo Demokratik Cumhuriyeti Fransa, Almanya, İspanya ve İngiltere’nin toplam yüzölçümünden daha fazla bir toprak üzerinde kuruludur.  Orta Afrika’nın en büyük ülkesi. 50 milyonun üzerinde nüfusu var. Yeraltı kaynakları açısından en zengin ülkelerden biri: Topraklarının altındaki elmas, bakır, kobalt, petrol, kömür ve altın yatakları, neredeyse sınırsız.  

Bunun yanında 18 Şubat 2006 yılında Mümtaz SOYSAL’ın hazırladığı Yeni Anayasa kabul edilmiştir.

Cumhurbaşkanımızın Kongo ziyareti ise Türkiye’nin vizyonunun ne kadar büyük olduğunun da bir göstergesi aslında.

Kongo Demokratik Cumhuriyeti ile ticaret hacminin yaklaşık 20 milyon dolar civarında. Ama en kısa sürede 100 milyon dolar  civarına çıkabileceğine dair güçlü sinyaller alınıyor. Bu konuda Tuskon’un gayretlerini göz ardı edemeyiz.

Yıllarca Belçika sömürgesi olarak kalan Kongo siyasi istikrarı kalıcı olursa, gerek Afrika Kıtası, gerekse Avrupa Kıtası için proaktif bir pozisyon tutabilir. Jeostratejik Uzmanların tespitine göre son yıllarda Afrika Kıtasında etkili olan ve kalıcı bir pozisyon tutmaya çalışan iki ülkenin varlığından bahsediliyor.

Bunlar Çin ve Türkiye. Çin Sudan’ı stratejik ortak ilan etti. Dikkat ederseniz Sudan Devlet Başkanı El Beşir’i aforoz etmeyen Dışişleri Bakanlığını   bir takım hakim güçlerin baskısı altındaki medya kuruluşları neredeyse hainlikle suçlayacaktı. Ama kazın ayağı öyle değil. Afrika’da aslında tam anlamıyla poker oynanıyor.

Cumhurbaşkanının ilk gün Kongo ziyaretinin detaylarını Televizyonların ana haber bültenlerinden izlemeye çalışırken Gül’ün Kongo’daki bir Türk Okulunu ziyareti dikkatimi çekti.  

Kongolu çocukların folklor gösterileri sergilemeleri, hep bir ağızdan İstiklal Marşımızı gür sesle söylemeleri ve “ölürüm Türkiyem” türküsünü söylemeleri kendisini bu ülkeye ait hisseden herkesi mutlu etmeye yetmiştir sanırım.

Kültürel bir misyon yüklenen Türk Okulları aslında bulundukları ülkelerde Türkiye’nin ticari  anlamda etkili  ve kalıcı olmasında da önemli bir pay sahibidirler.

Ekonomi ve Kültür,  ülkeleri büyüten yada sıradanlaştıran  iki temel unsurdur.  

Robert Koleji ve Mektebi Sultaninin ülkemizdeki etkilerini göz önünde tutarsak, Yurtdışındaki Türk Okullarının ne anlam ifade ettiğini daha iyi anlarız diye düşünüyorum.

Benim anlamadığım mesele, dünyada 100’ün üzerinde ülkedeki Türk okullarında Milli Marşımız söylenirken içimizdeki İrlandalılar niye rahatsız oluyorlar. Vizyonun büyüklüğü ortada. Anlayana sivrisinek saz,  anlamayana davula zurna az. Hala anlamamakta direnenlere Kongolu çocukların “ölürüm Türkiye” sözleri kapak olsun.  Daha ne diyeyim.