Ya Koalisyon Ya Erken Seçim!

Bugün yapılan Genel seçimlerde Ak Partinin ciddi manada oy kaybettiği, Ak Partinin yanında CHP’nin de oy kaybettiğini gördük. Seçimlerin kazananı ise MHP ve HDP gibi milliyetçi tabanı daha ağırlıklı partilerin oylarını yükselttiğini gördük.
 
Bugün itibariyle tek partili iktidar dönemine kısa bir süre ara verildiğini söylemek yanlış olmaz. Yarın sabahtan itibaren Türkiye artık ya koalisyonu konuşacak ya da ergen Genel seçimleri konuşmaya başlayacak. Her iki durumda partilerin bundan sonraki geleceklerini şekillendirecek.
 
Şimdi tabi biz Ak Partinin neden oy kaybettiğini masaya yatırmamız lazım. 13 yıldır tek başına iktidar olmuş bir partinin bu seçimlerde ortaya koydu stratejik hataların sonuçlarını bugün görmüş olduk. Ak Parti bana göre bu seçimde 3 ana konuda ciddi hatalar ve stratejik hatalar yaptı. Şunu da en başında ifade edeyim ki bir seçim sürecinin bir partiye getireceği oy oranı %4 veya %5’i geçmez. Bunu artı veya eksi olarak ifade edebiliriz. Bu seçim döneminde %45 oy oranıyla seçime start veren Ak Partinin oylarının %40’lara düşmesi de bunu gösteriyor. Bir önceki seçimde %1 oy alan bir partinin bugün ki yapılan genel seçimlerde %10 oyunu artırması pek görülebilecek bir durum değildir.
 
Bugün ki seçim sonuçlarına göre Ak Partinin tek başına hükümeti kurması mümkün değil. Salt çoğunluk olan 275 milletvekili çıkaramayan Ak Parti tek başın hükümeti kuramayacak. Ya koalisyon hükümeti kurulacak ya da 110 milletvekilinin imzasıyla meclisi erken Genel seçim kararı alması için çağırması gerekiyor. Burada da karar alabilmek için 184 milletvekilinin Mecliste bulunması gerekiyor. Neler olacağını önümüzdeki günler hep birlikte göreceğiz!
 
Ak Parti tek başına 275 ve üstü milletvekili çıkaramamasını ben 3 ana sebebe bağlıyorum.
1-17 Aralık 2013 tarihinde ortaya çıkan Yolsuzluk ve Rüşvet operasyonu Ak Partiye ciddi manada zarar vermiştir. Burada hakkında suçlama iddia edilen kişiler bürokratlar alt düzey devlet görevlileri değil, Hükümetteki 4 bakanın olması, Ak Parti tabanında hemen olmasa da belli bir süreç içerisinde ciddi manada homurdanmalara neden olmuştur.

2-Ocak ayında 4 Bakanın yüce divana gönderilmemesi de Ak Parti tabanında ciddi manada hayal kırıklığına neden olduğunu görmemiz lazım. Bu süreç sonrasından Ak Partinin en önemli oy potansiyelini oluşturan Muhafazakâr kesim de ciddi kaygılar oluşmaya başlamıştır. Bunun yanı sıra seçim sürecinde Ak Partinin aday olarak gösterdiği adayların gösterildikleri şehirlerde oy verecek kesim tarafından benimsenmemesi de bu sürecin bu noktaya gelmesine neden olmuştur.  

3-Diğer önemli bir etken’de HDP’nin Seçim Barajı olan %10’luk oy sınırını geçmesidir. Bundan önceki seçimlerde HDP veya BDP adayları %10 barajını geçemediği için o bölgelerde parti olarak değil bağımsız aday olarak seçimlere giriyorlardı. Bağımsız adayların diğer barajı geçen partilerin adaylarına göre neredeyse iki kat oy alması gerekiyor ki meclise girebilsinler. Oradan Ak Partiye seçimlerde birinci parti olduğu için yaklaşık 30-35 milletvekili geliyordu. Bugün HDP barajı geçtiği için Ak Parti seçimden birinci parti olarak bile çıksa da artık oradan fazladan milletvekili alamadı. Yaklaşık 30 milletvekili demek bugün ki seçim sonuçlarına eklersek 280 milletvekili ederdi ki bu sayı tek başına hükümeti kurmak için yeterli bir sayı olurdu.
 
Tabi bunların dışında Türkiye seçimlere Ekonomik bir sıkıntı içinde gittiği de ortadadır. Ak Parti seçim startını verdiği günden itibaren seçmenine hiçbir ekonomik vaad’de bulunmadığı da ortada. Diğer partiler her ne kadar gerçekçi olmasa da ekonomik vaatlerde bulunarak seçimlere hazırlandılar. Sonuç olarak vatandaş seçim vaatlerine bakarken her zaman mutlaka cebini de düşündüğü ortadadır. Tüm bunların sonuçları bugünkü yapılan seçimlerde net olarak ortaya çıkmıştır.
 
Bundan sonra Ak Parti ne yapacaktır? Tüm bu yaşanan süreçleri baştan aşağı yeniden değerlendirecek ve kendisine doğru olan soruyu soracaktır. Bize bunu kim yaptı sorusu yerine Biz niye bu hale düştük? diye sorması lazımdır.
 
Kalın Sağlıcakla.