İnsanlar  toplum (umran) halinde yaşamak zorundadır, der İbn-i Haldun.  Neden olarak da; insanların ihtiyaçlarını (beslenme, savunma) ancak topluluk halinde ki yaşamda yardımlaşarak giderebileceğini söyler.

          İnsan dünyaya bir topluluk içerisinde gözlerini açar. Dünyaya geldiği topluluğu, kavmi, cemiyeti belirleme hakkı olmaksızın fıtrat üzre ilk nefesini alır.

             İnsan sadece kavmini cemiyetini değil, zamanını da belirleyemez. Doğum zamanı, yaşam zamanı,  ölüm zamanını.

    Belirlenmiş zamanda, yaşam hak ve sorumluluğu ilahi irade tarafından kişiye sunulmuş bir lütufdur.

               Aynı alemde ki tüm yaratılanlar, varlıklarını borçlu oldukları yüce yaradanı tesbih etmeyi, hamd etmeyi ihmal etmeksizin sürdürürken; akletme nimeti ayrıcalığı sunulmuş insan, yaşam sermayesini kullanmaya başladıkça;  balçıktan,  nutfeden yaratıldığını unutup büyüklenmeye başlar.

Doğunun ve Batının, Gökyüzünün  ve Yeryüzün Maliki olanın gönderdiği  müjdeci ve uyarıcı elçilerinin sözlerini duyduğunda bunlar öncelerin masallarıdır der.

                         Şeytan sinsice  yaklaşarak, hiç unutmadığı intikamını almak için, kontrolüne aldığı insana; yaşadığı toplumu ve zamanı fesada uğrattırır

 

    El –Hakim olan yaratana isyan fikirleri üretir. Putlara, ilahlara tapar-taptırır. Kendisine ve Allah’ın şeriatından  uzak beşeri hukuklarca üretilmiş dünyevi kutsallara köle olur.  Toplumunu,  kavmini,  mezhebini, fikrini-ideolojisini,  tarihini,  iktidarını ve aklını kutsallaştırır,  putlaştırır.

             Bu kutsallar uğruna yaşadığı zamanı  kan gölüne çevirir.

 Zulümle, fesatla, Allah’ın yolundan sapmış atalarına tapmayla geçen yaşam  üzerine,  kurdukları düzenin süresiz devam edeceğine inanır.

            Oysa belirlenen an geldiğinde, toplumsal yaşamın zorluğu biter, nefese son nokta konur.

 

                     En güzel fıtrat üzere dünyada  yaşam lütfuna merhaba diyen insan; kendisine  sunulan  akıl nimetini yaratanın öğütlerine  değil de; yaşadığı toplum ve zamanın yoldan çıkmışlarınca üretilmiş değerlerine, kutsallarına yönlendirdiği için ebedi huzuru,  güveni, kurtuluşu kaybetmiş olur.

                        Ali Şeriati’nin tespiti üzere; insan eğer tarihin, toplumun, tabiatın ve kendisinin zindanında hapis olmuşluğundan kurtulamamış ise özgürlüğe sadece el sallayabilir.

..................................

*ahzap suresi 72”…. Şüphesiz ki insan çok zalim ve çok cahildir