Isparta

Bayram Aygün Yazdı; 'Hayır Odalarının Öncüsü Sav Karyesi (Köyü)'

Bayram Aygün Yazdı; 'Hayır Odalarının Öncüsü Sav Karyesi (Köyü)'

Abone Ol

Feleküddin Dündar Bey,  1243 te, (14.yüzyılda) Anadolu’da kurulan 2.dönem Anadolu beyliklerinden Hamitoğulları Beyliğinin kurucusudur. Eğirdir’ de devletin egemenliğini ve başkentliğini sürdürür. Bunun zamanında Hükümetinin sınırları daha ziyade genişlemiştir. Hayır hasenatişleriyle de uğraşır. Bu konuda araştırmalar yaparken kendilerinden bir yüz yıl önce Isparta bölgesine gelen ve genellikle hayvancılıkla geçinen Türkmen oba köylerinin olduğunu öğrenir. Bu dönemde Isparta Büyük İskender Rumlarının elimdedir.


Isparta yakınlarında bölgenin Türkleşmesi, Müslümanlaşması için, 2. Dönem Anadolu Selçuklu Devletinin kuruluşundan cesaret alarak; batı Anadolu’daki topraklarına yerleştiler. Ancak Isparta yakınlarında, önceden bir birleriyle akraba olan Müslüman küçük çapta Türk-Müslüman köylerinin bulunduğu bilgisini alan Hamitoğulları Beyi Hadimoğlu’nun torunu Feleküddin Dündar Bey, söz konusu Isparta eteklerinde yarı göçer (yazlık-kışlık) Müslüman karyelerini (köy) bir heyet göndererek hayır işleriyle ilgili nelerin yapıldığını öğrenmek ister. Amacı yönetimindeki topraklardaki yerleşim birimlerinde hayır hasenat işlerini sürdürmek. 
Hamidoğlu torunu Feleküddin Dündar Bey İncelettiği köylerle ilgili “gözlem bilgiler” yeni kurulan Hamidoğlu (Eğirdir) vilayet defterine kaydettirir. Eğirdir Hızır Bey Camii kitaplığında bulunan el yazmalar, 1908 İkinci meşrutiyetin idaresinin başlamasıyla birlikte Saltanat Meşrutiyet idaresi Isparta sancak Vekilleri Eğirdirli Eşref Ağa, Böcü Zade Süleyman Sami Bey (Aynı zamanda Isparta Tarihi yazarı) Konya Eyalet merkezine gönderilir. Konya valilik kitaplığında veya Mevlana Müze kitaplığında olabileceğini söyleyen Böcüzade Süleyman Sami anılarını yazarken söz konusu Hamitoğulları dönemindeki el yazma eserlerim Eğirdir’den Konya’ya gönderildiğinden de bahsetmişlerdir. (Böcüzade akrabası Eczacı Mustafa Aytaç hatıratı 1996.)
1243’ lerdeFeleküddin Dündar Beyin araştırma heyetini önce Atabey' e gönderir.

 Bu bölgede dişe değer, teşkilatlı bir hayır teşkilatı görülmez. Cami, Akkoca, Sehrap ve Zemyan (Rum mahallesi)  Alaca, Sökmen, Zeynettin, Çeşme, Yunushalife, Pazar, Onaç, Sinan, Çomakçı (köy) karyelerde hayır işleriyle ilgili tam organize edilmiş bir kurum yoktur. 
Daha önce Ertokuş Bey tarafından kurulmuş Atabey vakfiyesinden 1290 tarihinde düzenlenen defterdeki kayıtlardan da anlaşıldığına göre: Söz konusu Atabey bölgesindeki yerleşim yerlerindeki hayır işleriyle ilgili (vakfa ait: Hayır Odaları, Yaren Misafir Odaları) Sav köyünden örnek alınarakFeleküddin Dündar‘ den 47 yıl sonra gerçekleştirilmiştir.
Ancak Isparta’nın Rum İskender idaresinde olduğundan can emniyeti yönüyle söz konusudur. Köylerde Isparta içinden gelen İskender Rumları yüzündendir. Isparta çevresinde irili ufaklı Müslüman Türkmen köylerine bir yabancının girmesi zordur. Çok zeki olan İlyas Beyoğlu Hamidoğlu Feleküddin Dündar Bey hayır işleri bakımından Müslim –Türk köylerinde hangi yardımlaşmaların yapıldığını inceletmek için tüccar kılığında adamlarını bu defa Gönen (Konana) ve çevresindeki köylerden başlatır. Etre, Alaman, Kızılköy, Göğüs, Hırka, Baladız, Akmezgit, Senirce, Kınık, Avran, Kumacık, Fandas (şimdiki Koçtepe), Kışlacık, Demirci, Yüreğil, Yuvaçça adlarını taşıyan karyelerde (Köy) hayır işleriyle ilgili sistemli bir organizenin olmadığı anlaşılır.


Bu defa Kuleönü (Kaleönü) ne gidilir. Kısmen Hayır odaları görülse de yaz-kış aksak işletildiği anlaşılır.Hamitoğulları Beyi Hadimoğlu’nun torunu Feleküddin Dündar Bey ‘in araştırma heyeti Isparta eteklerindeki köylere dolaşırlarken bazı güçlüklerle karşılaşırlar. Söz konusu köyler: Karaağaç köyü, Geyran, Kışla, Darıveren ve Sav yerleşim yerlerine tüccar kılığında satılacak mallarla girmeye çalışan Hamidoğlu Felekûttin Dündar'ın beyin adamları yanlarındaEngüri Sofu (Ankara) ipeklisi, kavuk, entari, cübbe, sarık, çeşitli tipte hırkalar, ferrace, yaşmak gibi ürünler götürürler.Aynı ürünler çok yıllardır SAV ve akrabası yakın köylerde üretilmekteydi.
Burada Isparta Tarihi yazarı Böcüzade Süleyman Sami beyin yazdığı Sav’la ilgili notlardan bir iki cümle yazarak; hatırlatmak istedim..”...Sav karyesinde yüz yıllar ötesinden beri donluk ve kefenlik bezler dokunurdu.… Antalya'ya kadar gönderilirdi….”

Oysaki: Bu ürünler Sav karyesinde (Köy) ev atölyelerinde dokunup üretildiği anlaşılır. Hatta uzun süre Kuleönü (Kaleönü) karyesinde ve Sav köyünde uzun süre dokunan Uluborlu ve diğer yerlerdekiler örnek alıp ürettikleri meşhur Boğasa kumaşlarının da SAV’ da ilk defa üretilen yer olduğu da anlaşılır. Neyse ki Sav karyesi sakinleri gelen Hamidoğlu torunu Felekûttin Dündarbeyin adamlarını iyi karşılarlar. Tam istedikleri, uzun süreden beri aradıkları HAYIR Odaları teşkilatının Sav karyesinde (Köyünde) muazzam bir organize edilmiş şekliyle bulurlar. Orada ağırlanırlar.Bu açıklamaların ışığında Sav köyünde yüzyıllardan beri Hayır odalarının organizeli bir biçimde çalıştırıldığını, Hamitoğulları beyi Felekûttin Dündar beyin sonra da Ata beyi Ertokuş beyin söz konusu SAV köyünden örnek alarak idare ettikleri yerleşim yerlerinde Hayır Odaları (Yaren Misafir Odaları) oluşturduklarını söyleyebiliriz. B. AYGÜN-2022

Sav Hayır Odası Kısaca Şöyleydi:


Felekûttin Dündar Bey’in adamları Sav karyesinde programlı, sürekli işleyen bir hayır odası görüntüsüyle karşılaşırlar. Bu örneği gören Felekûttin Dündar Bey tüm sahip olduğu bölge ve Topraklarda SAV karyesindeki Hayır odaları sisteminin oluşturulması emrini verir. Sav karyesi söz konusu ki Osmanlıda da devam eden Hayır odaları tüm Anadolu, Balkan topraklarında dalga dalga yayılır. Bu durum yüzyıllarca da (1965’lere kadar) devam eder.
Örneğin Osmanlı dönemindeki Sav Hayır odaları sisteminin mükemmelliğini 1831 Isparta Sancağı Nüfus sayımı tutanak defterinin orijinalinde de söz edilir. Darıviran karyesindeki (köy) hayır odamsı da yine SAV hayır odasına bağlı hizmet verir.1831’deki SAV hayır odası Ağası Sav karyesinden Mollaalioğlu Mehmed olduğu kaydını okumaktayız. Yardımcısı, aynı zamanda Karaağaç köyü (Şimdi Isparta’nın mahallesi)Darıviran yerleşim yeri ağası ise yine Sav karyesi sakinlerinden Mütevelli oğlu Molla Osmanoğlu Abidin ağa. Üçüncü ağa ise Molla Hüseyinoğlu Dede Faik Ağa olduğu anlaşılmakta. 12. yüzyıllarda
Anadolu da meydana gelen amansız Celali İsyanları sırasında da 12. Yüz yolda birçok hakkı yenmiş, yakınları katledilmiş insanlara tüm Isparta sancak havalisinde hayır odaları yardımıyla hizmet verildiğini de görmekteyiz. Isparta çevresinde de kıtlık, veba salgını, Celâli eşkıyasının zulümlerinden ekilenlere her daim şimdiki Kızılay teşkilatı gibi imdatlarına erişilmiştir.


Sav karyesinde hayır odalarının organizeli, sürekli çalışmasının ilk şekli de yine Sav da oluşturulmuştur. Orta Asya’ dan göç eden Sav Türkmen obası (tek sülale, çok okuyan, dindar bir Türkmen obası olarak bilinir. Ki hayır odası oluşumun Orta Asya’ da iken atalarının yaşam şekillerinden örnek aldıklarını da yine Çin tarihinden öğreniyoruz.
Tüm Sav varlıklı ahali kazançlarının belli bir yüzdeliklerini Sav Hayır Odası ağalığına bağışlarlar. Karyeye gelen misafirler burada ağırlanır. Dokuma Boğasa, diğer astar, çulha dokuma satışlarından belli bir gelir Hayır odasına bağışlanır. Söz konusu birikimlerden yoksullara, muhtaç yolculara aş, giyim,  sağlık, konaklama gibi hizmetlerde kullanılıyordu. Sav ‘dan örnek olarak Isparta ve diğer Anadolu topraklarında açılmış hayır odalarının adı bazen hayrat odaları veya Yaren odaları olarak ta biliniyordu.


Faydalandığım kaynaklar: Prof Yaşar Yüce, Ali Sevim: Türkiye Tarihi cilt 1, sf 228 Isparta Ün Dergisi 701-703 sayfalar. Sayı 49 Cilt 5 1938 Nisan Ayı. (2003). Isparta İl Yıllığı Isparta Valiliği, Bizim Büro Basımevi, Ankara. ss. 44.Atabey vakfiyesinden Hicri 669 (M.1290) tarihinde düzenlenen defterde kayıtlıdır. Ayrıntılı bilgiler: Pisidia Metropolitliği  (Başpazlık Vakayinamesi (Günlükler: 1913 Atina Lozan mübadilleri Rum Derneği Nea Ionia 1913 Yay..).
Tanrı Misafiri olarak görülen her yabancıya iyi davranılır. Söz konusu odalarda misafir edip ağırlanırlar. Hayır odasında, misafirlere yemek, yatak, su, gaz lâmbası, mum ve hayvanlarına yem, koşum malzemesi v.b.verilirdi. Her hizmet ve hediyelerden ücret alınmaz. Allah rızası kavramıyla bilinir, hatırlanır, konuşulurdu. Bu yardımlar sırf hayır maksadıyla yapıldığı için hiç bir para mukabilinde olmadığı gibi, cins, soy ve mezhep farkı dahi gözetilmeksizin misafirlerin durumu da bir kayda tabi değildir. Sav karyesine (Köy) gelen her bir misafire kıldan yapılmış Menevrekdokuma işi hediye edilirdi Sav’ı unutmamaları için. Eşek veya atlarına da yine aynı örgüden yapılmış yem torbası da ilave hediyelerdendi. Karşılığı dua idi! Sonuç olarak: Orta Asya’dan göç edip gelen Türkmen obalarından Kayseri’ye gelen av Sav obası ile akraba olanlar aynı hayır odalarının Kayseri’de de uyguladıklarını biliyoruz. B. Aygün