Isparta

Durutürk: “Gölü Barajlar Kurutmadı, Asıl Tehlike Kirlenme!”

Durutürk, gölün kurumasında barajların değil, küresel kuraklık ve kirliliğin etkili olduğunu belirterek, “Asıl tehlike kirlenme, çözüm ise rehabilitasyondur” dedi.

Abone Ol

Eğirdir Gölü’nün kuruması ve gölün ikiye bölünmesi ile ilgili bir yorum da Isparta 18. Dönem Milletvekili Ertekin Durutürk’ten geldi.

Isparta 18. Dönem Milletvekili Ertekin Durutürk, Eğirdir Gölünün durumunu değerlendirirken kendi dönemlerinde yapılan Baraj ve Göletlerin Gölün kurumasında aktif rol oynamadığını dile getirdi.

Eğirdir Gölünün ikiye ayrılması ve çekilmesi ile birlikte çeşitli kesimler tarafından yapılan açıklama ve yorumlara Durutürk de dahil olarak şunları ifade etti.

“Dünyada süren kuraklık tehlikesi ülkemizi de derinden etkilemektedir. Bilhassa son günlerde memleketim Isparta sınırları içinde yer alan EGİRDİR GÖLÜ kuruması ve golün ikiye bölünmesi haklı olarak ülke gündemini meşgul ediyor.

Bölgede bu konuda büyük çaba gösteren Eski Bld Bsk Ömer ŞENGÖL, Mustafa Kemal FİNDOS kardeşlerimiz başta olmak üzere halk bu konuda büyük çaba gösteriyorlar.

EGİRDIR GOLÜ ülkemizin 4’ncü ve en büyük tatlı su gölüdür. Göl, Isparta başta olmak üzere bir çok ilçe ve bazı küçük yerleşim yerine tatlı SU kaynağı olarak kullanıldığı gibi, Isparta’nın en büyük ovalarına sulama suyu kaynağı olarak da hizmet veriyor.

Başta SAZAN, LEVREK, KEEVİT, ÇİN SAZANI vs gibi bir çok balık türü yetişmektedir. Bu durum gol civarındaki birçok ahalinin köylünün geçim kaynağıdır. Yani Eğridir golü çok yönlü bir tatlı su kaynağı olarak kullanılmaktadır.Bu kadar kıymetli bir değerin korunması elbette herkes için milli bir görevdir.

Ancak bu gerçekler yanında başka bazı gerçekleri de görmezden gelemeyiz, bunlar;

1- Kuraklık sadece Eğridir gölüne, ülkemize mahsus bir olgu değil bütün dünyayı ilgilendiren bir sorundur

2- Eğirdir golü bir iç gol olması nedeni ile zaman zaman hava ve iklim şartlarına bağlı olarak su seviyesi yönünden farklılıklar gösterebiliyor

Eğirdir gölünün hoyran tarafında Tırtar köylerini Asfalta bağlayan yolun ve önündeki çağırın sular altında kaldığını biliyorum. Belki de benim çocukluğumda hatırladığım bu olayı elbette köylülerimizde hatırlar

Öte yandan Miryakefalon savaşının yapıldığı yıllarda gölün iki parça olduğu tarihi kaynaklarda zikredilmektedir.

Bana göre esas sorun kurumadan ziyade, kirlenme sorunudur. Göl iyi bir şekilde 4 sene rehabilite edilirse sağlığına kavuşur. Ama gölün neden kuruduğu anlatılırken gölü besleyen akarsuların üstüne yapılan Baraj ve göletleri ve bunları yapanları suçlamak bırakın haksızlığı tam bir ihanettir. Yapılan göl ve barajların bu konudaki etkisi sadece % 2.5

Her şeyin bir bedeli vardır

O baraj ve göletler sayesinde Isparta’nın her yeri başta elma olmak üzere bir çok meyvenin yetişme ve ihracat merkezi haline geldi. Bugün Isparta’da 700 bin tonu ihracat malı olmak üzere 1 .200.000 ton elma üretiliyor

Bunlar kendiliğinden mi oldu? Yoksa yapılan baraj ve göletlerin bir etkisi var mı?

Miryakefelon savaşında 1176 yılında bu akarsuların önünde baraj ve göletler mi vardı da göl iki parçaydı? Vahşi suçlamadan satıh sulamasından damla sulama sistemleri derhal tamamlanmalıdır

Buharlaşma önlenebilir mi bu konu araştırmalıdır

Daha başka alınması gereken önlemleri yazsam bu yazıyı bitirmek çok zor olur”.