Fikirci Bey yazdı: CHP’NİN HAYALİ CUMHURBAŞKANI #1     Amerika’nın Sesi Türkçe’ye mülakat veren Cumhuriyet Ahali Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bir erken seçim olursa Cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağı sorusuna “cumhurbaşkanı adayının bir siyasi parti genel başkanı olmaması gerekir” diye cevap veriyor. Sayın Kılıçdaroğlu ne çağrıda bulunmak istiyor? “Ben kazanamam zaten, kazanamayınca genel başkanlığı da kaybederim, onun için ben olmayayım, partiden de biri olmasın çünkü benden fazla oy alınca zor durumda kalıyorum, pek ise parti dışından biri olsun” mu diyor? Hayır, çünkü bu çok dürüstçe olurdu. Kılıçdarolu, hala “partiler üstü”, “nesnel” cumhurbaşkanı savsatası içinde yaşıyor. bir kere ne Türkiye’de ne de Dünya’da “objektif” bir Cumhurbaşkanı var olmuştur. Kılıçdaroğlu’nun bilinç altındaki bu vesvesenin reel dünyadaki karşılığı, objektif gibi görünen, böylece seçilenlerin değil, onlara ayar veren, gerekirse onları devirip, meclisi toptan kapatabilen bir gücün, yani vesayetin yanında olan bir cumhurbaşkanıdır. Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanının seçimle belirlenmesi kararından sonradan böyle bir seçeneğin kalmadığını hemen şimdi kabullenememiştir. Hatta olur ya de anlayamamıştır çünkü başbakanlık kurumunu ortadan kaldıracak referandumdan bir ay önce bile hala “ya cumhurbaşkanı ile başbakan anlaşamazsa ne olacak?” diye sorabilmişti. İşte vesayetçilik böyle kronik bir hastalıktır, basit geçmez. “Partiler üstü” ne demektir? Sivil siyasetin mekanizması siyasi partilerdir. Siyasi partiler yahut sivil siyaset de yoktur. 2. Meclisten itibaren Türkiye’nin kırk takvim çok partili demokrasi deneyimini tek partiye indiren CHP’nin genlerinde de bir de bir şey yoktur. Seçilecek ikinci bir parti yokken 23 yıl tercih aranjör CHP, o gülsüz bahçeleri hala aramaktadır. Keza, kimi destekliyor olursak olalım, (ancak bunlardan biri Kılıçdaroğlu da olabilir ve hatta olmalıdır) neden ülkeyi bizim seçtiklerimizden birisi yok de gökten zembille indirilen biri yönetsin? Bunun bize faydası nedir? Bunun neresi demokrasidir? Kendisinin namzet olması durumunda CHP Genel Başkanlığı görevinden istifa edip etmeyeceği sorusuna ise, "O dönem değerlendirilir" cevabını veren Kılıçdaroğlu. Topu yine taca atmaktadır. Bunca yıllık deneyimimden benim öğrendiğim şudur ama, “tarafsızlık” diye bir şey pratik olarak mümkün değildir. Bu keza siyasette hem medyada böyledir. Sadece kendi tarafını “açıklık” diye yutturma çabası vardır. Çünkü sözcüğün yabancı dilde kaynak aldığı objektif olmaktaki “nesnel” de nesnel değildir. Bu metaforda kullanılan kamera objektifi de tarafsız/objektif değildir çünkü yalnızca çevrildiği tarafı gösterir. Ola Ki de gösterilmesi gereken taraf o değildir. Kamera ile anlatı gerçekleştiren birisi, hele de “gerçeklik” iddiasında ise, yalnızca kamerası ile gösterdiklerinden değil, göstermediklerinden de sorumludur. Burada medya konusunda yıllarca yapılan tartışmayı her yerde ısıtıp ortaya koyacak değilim. Benim tecrübeme göre gerçekte “açıklık”, var olabilecek tüm tarafların var olabilmesi ile sağlanabilir. Açıklık ama hiçbir tarafın engellenmemesi ile elde edilebilen bir durumdur. Şüphesiz Kemal Kılıçdaroğlu’nun bilinç altını dürten konu bu tür felsefi tartışmaları bile yargı etmiyor. Kılıçdaroğlu kazanabileceğine inansa hiç pek partiler üstülük/tarafsızlık gibi yaveler gevelemeyecektir. “Halk Müziği İttifakındaki herkesin üzerinde uzlaşacağı aday” gibi anlamsız alanda top çevirmesine de lüzum yoktur. Ben, Ahali İttifakının Kılıçdaroğlu’nun adaylığı üzerinde uzlaşmayacağını hiç sanmıyorum. Hatta korkarım buna tek karşı çıkan Kılıçdaroğlu’nun kendisi olacaktır. Ortada bir erken seçim yok ama o durumda bile Kılıçdaroğlu “Ben Recep Tayyip Erdoğan karşısında adayım” diyememekte, tekrar arkasına saklanacağı Ekmelettinler aramaktadır. Ah, keşke şu Cumhurbaşkanlığı seçimi falan hiç olmasaydı, tekrar askeri ve sivil bürokrasinin, hâkim/savcıların ve rektörlerin üstünde anlaştığı bir emekli paşa, hem de Cumhuriyetin birincil yıllarında olduğu gibi icracı yetkilerle cumhurbaşkanı olarak atanı verseydi ne güzel olurdu. Kılıçdaroğlu da böyle “benden cumhurbaşkanı olmaz” dememek için bin dereden su getirmek zorunda kalmazdı.         Bu haber sizlere www.haber32.com.tr farkıyla sunulmuştur