Ekonomi

"Halkın iradesi şart"

Abone Ol

Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Avrupa'daki teknokrat hükümetlere ilişkin ''Teknokratlar adımları atabilir ama halkın iradesi işin içine girmeli'' dedi.

Bağış, 3. Karadeniz Enerji ve Ekonomik Forumu kapsamında düzenlenen ve TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner'in oturum başkanlığını yaptığını ''Ekonomik dalgalanma ve değişim zamanında küresel yönetişim'' konulu oturumda yaptığı konuşmada, AB'nin sadece ekonomik veya sadece politik bir proje olmadığını, insanlık tarihinin en önemli barış projesi olduğunu söyledi.

Türkiye'nin kıtadaki barış projesini küresel barış projesine dönüştüreceğini ifade eden Bağış, ''AB bir barış projesidir. Biz de o yüzden katılmak istiyoruz'' dedi.

Avrupa'daki krize işaret ederek hiçbir krizin sonuçsuz kalmayacağına dikkati çeken Bağış, Türkiye'nin de çok zor günlerden geçtiğini, ancak Türkiye'nin bu yıl en hızlı büyüyen ekonomi olduğunu anımsattı.

Avrupa başkentlerinde görüşmelerinde yeni bir sloganı olduğunu dile getiren Bağış, ''Sıkı dur Avrupa Türkiye seni kurtarmaya geliyor' diyorum'' dedi.

İktidara geldiklerinde Türkiye'nin ''korkunç durumda'' olduğunu söyleyen Bağış, ''Ama insanlar hükümete güveniyorlardı'' diye konuştu.

Avrupa'da kurulan teknokrat hükümetler konusunda ise Bağış, teknokratik yönetimlerin bir politik iktidarın koşullarını hazırladıklarını anlattı. Bağış, şöyle devam etti:

''Halkın saygısını kazanabilecek bir politik iktidar... Yunanistan ve İtalya halkları çok sert birtakım tedbirler alınması gerektiğini anlayabiliyor. Fransa ve Almanya halkları kendileri için de tehlike olduğunu görüyorlar. Kriz asıl olarak politikayla ilgili. Aşmanın en iyi yolu istikrarın sağlanması. Teknokratlar adımları atabilir ama halkın iradesi işin içine girmeli.''



-''Her iki tarafta da güvensizlik söz konusu...-



Egemen Bağış, AB ülkelerinden bazılarının kayıtları, tutulması gerektiği gibi tutmadığını, görmezden geldiğini anlatarak, ''Global olarak birbiriyle bağlantılı ama iyi düzenlenmiş ekonomiler olması gerekiyor. 'Bu Avrupa'nın sorunu, bizi hiç ilgilendirmez' diyemeyiz'' dedi.

Türkiye'nin AB ile dış ticaretini anımsatan Bağış, 'Oradaki küçülme bizi de etkileyecek tabii'' dedi.

Bağış, Avrupa'nın, refahın hala en yüksek olduğu bölge olduğunu ifade etti.

İtalyan şirketlerine yüksek kredi vermiş çok sayıda Fransız bankası olduğunu, Fransa'nın ''Bu İtalya'ın sorunu, biz takmayız'' deme lüksüne sahip olmadığını dile getiren Bağış, küresel soruna küresel çözüm geliştirmek gerektiğini belirtti. Bağış, ''Global köyün vatandaşları olarak inandığımız, güvendiğimiz sistemler kurmamız gerekiyor'' dedi.

Egemen Bağış, Avrupa'daki krizin Türkiye'yi nasıl etkilediğine ilişkin bir soruyu şöyle yanıtladı:

''Türkiye'nin Avrupa'ya yaklaşımı çeşitli biçimlerde değerlendirilebilir. Avrupa'ya katılım yoklaması yaptığımızda yüzde 50-55 'evet' derken, 'katılacak mı?' diye sorduğumuzda 'evet' diyenlerin oranı yüzde 30-35'te kalıyor. Avrupa'da da tersi bir durum söz konusu. Avrupa'da 'Türkiye katılsın mı?' diye sorulduğunda yüzde 30-35 'evet' derken, katılıp katılmayacağı sorulduğunda 'evet' diyenlerin oranı yüzde 55. Her iki tarafta da güvensizlik söz konusu.''

Türkiye'de AB reformlarının Türkiye'ye katkısı olduğuna inananların oranının yüksek olduğunu söyleyen Bağış, ''Benim motivasyon düzeyimi yüksek tutan da bu. Olumlu ruh halimi devam ettiren de bu. 'AB Türkiye'ye adil davrandı mı?' diye sorduğunuzda yüzde 91 'hayır' diyor. Hiçbir ülke Türkiye kadar zorluk yaşamadı'' diye konuştu.

Avro bölgesindeki bütün ülkelerin ekonomik açıdan zorlu dönemde olmadığının altını çizen Bağış, ''Geçen hafta Estonya'daydım. Durumu gayet iyi. Bu ülkeleri zorlu duruma sokan AB kriterleri değil. Kendi yazdıkları reçeteye uymamaları sorun yaratıyor. Bir çoğu da bunu görmezden geliyor. Avrupa daha iyi düzenlenmeyi ve komşularını kontrol etmeyi öğrenecek'' değerlendirmesini yaptı.