Kira sözleşmesi, kiracı ve ev sahibi arasında hak ve yükümlülüklerin net biçimde belirlendiği en önemli hukuki belgedir. Sözleşmede kiralanan taşınmazın adresi, kira bedeli, ödeme şekli, sözleşme süresi ve kullanım amacı açıkça yazılmalıdır. Özellikle sözlü anlaşmalar yerine yazılı sözleşme tercih edilmeli; depozito, tahliye taahhüdü, kira artış oranı gibi konular somut olarak belirtilmelidir. Bu sayede ileride doğabilecek anlaşmazlıkların önüne geçilir.
Sözleşmenin noter huzurunda yapılması zorunlu olmasa da ispat kolaylığı açısından önemlidir. Ayrıca sözleşmede yer alacak maddeler, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na uygun olmalıdır. Taraflardan biri yükümlülüklerini yerine getirmezse, yasal süreçte bu belge temel delil olarak kullanılır. Bu nedenle sürecin başında bir kira hukuku avukatı ile sözleşmenin hazırlanması, tarafların hak kaybı yaşamaması açısından en doğru yoldur.
Kira Artış Oranı Sözleşmeye Nasıl Eklenmelidir?
Kira artış oranı, hem kiracıyı hem ev sahibini doğrudan ilgilendiren kritik bir konudur. Türk Borçlar Kanunu’na göre konut ve çatılı işyeri kiralarında artış oranı, son 12 aylık TÜFE ortalamasını geçemez. Bu nedenle sözleşmeye eklenecek artış maddesi “TÜFE oranını geçmemek kaydıyla” şeklinde yazılmalıdır. Belirsiz veya orantısız artış hükümleri, mahkeme tarafından geçersiz sayılabilir.
Kira artış maddesinin doğru yazılması, uzun vadede tarafların uyuşmazlık yaşamamasını sağlar. Artış oranının kira yılı bitiminde otomatik olarak uygulanacağı ve ek protokol gerektirmeyeceği de sözleşmede açıkça belirtilmelidir. Yanlış veya haksız artışlar, kiracının dava açma hakkını doğurabilir. Bu süreçte bir kira avukatı tarafından sözleşmenin kontrol edilmesi, hem yasal sınırlamalara uygunluk hem de adil denge kurulması açısından büyük önem taşır.
Depozito Tutarı Ne Kadar Olmalı ve Nasıl Teslim Edilmelidir?
Depozito, kiracının kira süresi boyunca taşınmaza verebileceği olası zararları karşılamak amacıyla alınan teminat niteliğindedir. Türk Borçlar Kanunu’na göre depozito bedeli, üç aylık kira tutarını geçemez. Bu tutar, elden alınmak yerine mümkünse kiracı adına açılacak bir vadeli banka hesabına yatırılmalı ve kira ilişkisi sona erdiğinde iade edilmelidir. Böylece taraflar arasında güven ortamı sağlanır ve olası anlaşmazlıkların önüne geçilir.
Sözleşmede Kefil Yer Alması Zorunlu Mudur?
Kefil, kiracının kira bedelini veya taşınmazda oluşabilecek zararları ödememesi durumunda devreye giren ikinci bir güvence unsurudur. Kira sözleşmesinde kefil bulundurulması zorunlu değildir ancak kiraya veren açısından ek bir teminat sağlar. Özellikle yüksek kira bedelli konut ve işyeri sözleşmelerinde, kefil gösterilmesi tercih edilir.
Kira ile İlgili Tüm Uyuşmazlıklar İçin Yapılabilecekler
Kira ilişkilerinde zamanla ortaya çıkabilecek uyuşmazlıklar; kira bedelinin ödenmemesi, haksız tahliye, depozito iadesi, artış oranı anlaşmazlıkları veya tahliye taahhütnamesi gibi konulardan kaynaklanabilir. Bu tür durumlarda tarafların doğrudan iletişim kurarak çözüm araması öncelikli olsa da, çözümsüzlük halinde arabuluculuk ve dava süreçleri devreye girer. Uyuşmazlığın konusuna göre Sulh Hukuk Mahkemesi yetkilidir ve delillerin eksiksiz sunulması önemlidir.
Arin Hukuk, kira uyuşmazlıkları ve tahliye davalarında deneyimli bir kadroya sahip hukuk bürosudur. Kira tespitinden icra yoluyla tahliyeye kadar tüm süreçleri müvekkil adına yürütür, dava öncesi uzlaşma ve arabuluculuk görüşmelerinde profesyonel destek sağlar. Arin Hukuk’un uzman avukatları, hem kiracı hem de mal sahipleri için en hızlı ve etkili hukuki çözümleri sunarak sürecin güvenle tamamlanmasına yardımcı olur.