Isparta sokaklarında her gün sessizce dolaşan, elinde hurda arabasıyla dikkat çeken bir emekçi Adem Uludağ. Bugünlerde hurdacılık yapıyor ama meslek geçmişi oldukça zengin. Bir zamanlar ayakkabıcıydı. El emeğiyle, dikişle, tutkalla geçimini sağlıyordu. Ancak zaman değişti, ayakta kalmak zorlaştı. O da başka yollar aradı. Yıllar içinde pek çok işle uğraştı, en sonunda hayat onu hurdacılıkla buluşturdu.
“Av gibi bu iş… Günü gününe tutmuyor,” diyor Uludağ. Ne çıkarsa o gün, nasipte ne varsa. Ama o hâlinden şikayet etmiyor. Aksine yaptığı işi küçümsemiyor da. Onun için önemli olan ne yaptığı değil, nasıl yaptığı. “Mesleğimden utanmam. Haram yapmam, yalanı kabul etmem, edemem,” diye konuşuyor açık yüreklilikle.
Uludağ’ın hayat felsefesi net: Helal kazanç, temiz alın teri ve kanaat. Bugünlerde birçok kişi hızlı para kazanmanın yollarını ararken, o kendi halinde ama dimdik ayakta. Paraya değil, vicdanına hesap veriyor. “Hayatta çok şeye gözüm olmadı. Az aşım, ağrısız başım… Şükür,” diyerek duruşunu özetliyor.
Geçimini hurdacılıkla sağlıyor. Sırtladığı her parça hurda, sadece metal değil; yılların emeği, mücadelesi ve sabrını da taşıyor. Gün boyu sokak sokak dolaşıyor, kimi zaman güneşin altında, kimi zaman yağmurda çalışıyor ama tek derdi var: Evine helal lokma götürmek.
Uludağ,“Mesele karın doyurmaksa kebapla da doyar insan, kuru ekmekle de… Biz kuru ekmekle karnını doyuranlardanız. Ama haram yiyenlerden olmadık, çok şükür,” diyor gözleri dolarak.
Adem Uludağ için hayat zor belki ama onurlu. Kimi zaman insanlar hurdacılara küçümseyerek bakabiliyor. Ama onun gözünde yaptığı iş, en az doktorluk kadar kıymetli. Çünkü hepsi alın teriyle, çabayla yapılıyor. Hiçbir işin küçüğü ya da büyüğü yok onun için, sadece helal olup olmadığı önemli.
Bugün, “Haber 32 - Hayatın İçinden” köşemizde Adem Uludağ’ın hikayesine kulak verdik. Onun yaşamı, sokakta sıradan görünen bir insanın aslında ne kadar büyük bir direnişin, sabrın ve dürüstlüğün sembolü olabileceğini bir kez daha gösterdi bize.
Belki lüksü, gösterişi yoktu anlattıklarında. Ama her kelimesinde yürek vardı. Temiz vicdan, alın teri ve kanaatkârlığın yansıması olan Adem Uludağ, bu toplumda hâlâ ne kadar sağlam duruşlu insanların var olduğunu hatırlattı.
“Kuru Ekmekle Doyarız Ama Haram Lokmaya El Sürmeyiz”
20 yıllık hurdacı Adem Uludağ, alın teriyle geçen hayatını Haber 32’nin Hayatın İçinden köşesine anlattı: "Mesleğimden utanmam, haram yapmam, yalanı kabul etmem." Dedi.
Bunlar da ilginizi çekebilir