Anadolu Ajansı’nda çalışırken bir süre Fenerbahçe muhabirliği yaptım.

Ali Şen’in başkan, Rıdvan Dilmen’in teknik direktör olduğu dönemdi.

Fenerbahçe’yi takip etmemiz sadece maçlarıyla sınırlı değildi tabii.

Antrenmanlar, açılışlar, yönetim kurulunun gece yarılarına kadar süren toplantılarını vs. izlerdik.

Fenerbahçe ile bu kadar içli-dışlı olunca ister istemez kulüp içindeki birçok gelişmeye şahit olduk.

En çok dikkatimizi çeken; kulübün bir kişinin sırtına yüklenmemesiydi.

Ülke kamuoyunca tanınan önemli isimlerinin yer aldığı yönetim kurulundaki üyelerin hemen hemen hepsi, sanki Fenerbahçe’nin maaşlı elamanı gibi gayret ederlerdi, kulübe hizmet için birbiriyle yarışırlardı.

Arada sırada Galatasaray ve Beşiktaş’ı da takip etmek durumunda kalıyordum, işleyiş o kulüplerde de aşağı yukarı aynıydı.

ISPARTASPOR YOĞUN BAKIMLIK HASTA GİBİ

Futbol kulübü yönetmek elbette kolay değil.

Ama bu işe soyunanlar kendilerini bekleyen zorlukları hesaba katarak aday oluyorlar. Dolayısıyla sorumluluk aldıktan sonra gereği neyse yapmak durumundalar.

Ispartaspor’un bugünkü durumuna bakıyoruz; kimsenin sorumluluklarının gereğini yaptığını göremiyoruz.

Daha doğrusu sorumluluğunu yerine getirecek kimseyi göremiyoruz.

Başkan yok, teknik direktör yok, transfer yok, kulübün geleceği ile ilgili ümit veren bir açıklama yok…

Amerika’yı yeniden keşfetmenin anlamı da yok!

Herkes bilir ki transfer planları sezon bitmeden yapılır.

Kimin alınacağı, kimin kulüpten gönderileceği sezon bitmeden tespit edilir ve transfer sezonu başlar başlamaz bu plan gerçekleştirilir.

Transferle ilgili Ispartaspor’da daha bir tık olmadığı gibi mevcut futbolcuların takımda kalıp kalmayacağı belli değil.

Başarılı olmuş iskelet bozulursa takımın bir daha dikiş tutturması çok zor olur…

Her geçen gün Ispartaspor’un aleyhine işliyor.

Ne yapılacaksa bir an önce yapılmalı.

Tabiri caizse Ispartaspor’un bugünkü hali “yoğun bakımdaki hasta” gibi.

Kulüp Başkanı Atakan Yazgan’ın istifa ettiği açıklandı.

Atakan Yazgan istifa kararını geri dönmemek üzere mi aldı, blöf mü yapıyor, elbette aklından geçenleri bilemeyiz ancak şu gerçek ki; takım ortada kalırsa, kapısına kilit vurulmayacağına göre o zaman sorunu çözmek, şehrin patronu Belediye Başkanı Şükrü Başdeğirmen’e düşer.

Görünen köye kılavuza gerek yok!

Gidişat o yönde.

O halde yara daha derinleşmeden pansumana başlanmalı.

KALICI BAŞARI İÇİN ALTYAPIYA ÖNEM VERİLMELİ

Yine herkesin bildiği konu ama hatırlatma babında vurgulamak istiyorum; Kulüplerin geleceği altyapıya bağlıdır.

Altyapısı sağlam olan, her sezon A Takımına iki-üç sporcu kazandıran kulüplerle, taşıma suyla değirmenini döndürmeye çalışan kulüpler bir olur mu?

Hadi, Isparta’nın zenginlerini toplayıp hatırı sayılır bir bağış elde edildi, diyelim.

Sonra?

Para ile her zaman saadet olmuyor ki.

Çok toplanan para ile ilk sezonu başarılı geçiren nice takımların ertesi sezon paldır küldür küme düştüklerini unutmamak lazım.

Ispartaspor’un asansör takım durumuna düşmemesi için hemen güçlü bir yönetim kurulu oluşturulmalı ve altyapı işine en kısa sürede başlanılmalı. 

Tabii önce, müdahale edilmediği takdirde sahipsiz cenazeye dönecek yoğun bakımdaki Ispartaspor’a sahip çıkılmalı.

Bizden söylemesi…