Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye'nin 2007'den bu yana net 4 milyonun üzerinde istihdam imkanı oluşturduğunu belirterek, ''Türkiye işsizlik oranını kriz öncesi seviyeye düşüren nadir ülkelerden bir tanesidir'' dedi.

Bakan Mehmet Şimşek, İstanbul İktisatçılar Derneği, Türkiye Katılım Bankaları Birliği ve Sabahattin Zaim Üniversitesi işbirliğiyle düzenlenen ''Faizsiz Bankacılık ve Günümüz Uygulamaları'' konulu sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada, ''Küresel krizden biz de etkilendik, Türkiye ekonomisi daraldı, ancak sonrasında, özellikle AK Parti Hükümeti döneminde, 2002'den sonra uygulamaya konan çok önemli reformlar sayesinde temeller sağlamlaştırıldığı için küresel kriz sonrasında ortalık yatışınca Türkiye pozitif yönde ayrıştı'' dedi.

Şimşek, işsizlik oranının mevsimsel etkilerden arındırılmış olarak 2005 yılından bu yana en düşük düzeyde olduğunu söyledi.

Türkiye'nin kriz sonrasında büyümede de pozitif ayrıştığını ifade eden Şimşek, ''Küresel kriz eğer avro krizinin etkisiyle tekrar gündeme gelirse bizi de etkiler. Fakat şunu da söyleyeyim, temelleri sağlam olan ülkelerde kalıcı tahribat yaşanmaz. Dolayısıyla bir deprem yaşanacaksa tabii ki etraftaki herkes bunu hisseder. Nitekim 2008-2009'da da bu yaşandı. Fakat eğer temelleriniz sağlamsa kalıcı bir tahribat yaşanmıyor'' diye konuştu.



-''Türkiye'nin risk primi neredeyse 15 AB üyesi ülkenin altında''-



Şu anda krizin gelişmiş ülkelerde, Avro bölgesinde kamu borç stokunun sürdürülemezliğiyle ilgili olduğuna işaret eden Şimşek, oysa Türkiye'de kamu borç stokunun GSYİH'ya oranını kriz öncesi seviyelerin altına, brüt olarak yüzde 40'ın altına düşürdüklerini, net yüzde 20'li rakamlardan bahsedildiğini söyledi.

''Türkiye'de haziran sonu itibariyle kamunun net dış borç stoku sıfırlandı'' diyen Şimşek, aslında Türkiye'nin kamu kesiminde, haziran sonu, net dış varlıkları itibariyle alacaklı hale geldiğini kaydetti.

Bakan Şimşek, bir yandan devletin bir döviz açığının olmaması bir yandan genel olarak brüt kamu borç stokunun yüzde 40'ların altında olmasının Türkiye için önemli bir kazanım olduğunu vurgulayarak, bundan dolayı bugün Türkiye'nin risk priminin neredeyse AB üyesi 15 ülkenin altında bulunduğunu ve Türkiye'nin bugün bir düzine, iki düzine AB üyesinden çok daha rahat bir şekilde daha ucuza uluslararası piyasalardan borçlanabildiğini belirtti.

Kriz sonrası dönemde çok hızlı bir şekilde tedbirleri aldıklarını ve kamu açığını, genel devlet açığını bu sene sonu itibariyle yüzde 1'e kadar indirdiklerini ifade eden Şimşek, ''Eğer biz ulaştırma altyapılarına daha fazla kaynak aktarmasaydık aslında bu sene genel devlet açığı yüzde 0,3 oranında olacaktı'' dedi.

Bakan Şimşek, dünya ekonomisinin kriz sonrası dönemde olağanüstü para ve maliye politikası tedbirleriyle bir toparlanma sürecine girdiğini, ancak 2011'in ikinci çeyreğinden itibaren 2010 yılında kazanılan ivmenin maalesef kaybedildiğini söyledi.

Özellikle Avro Bölgesinde derinleşen kamu borç krizinin etkisiyle küresel ekonomide tekrar belirsizliklerin arttığı bir döneme girildiğinin altını çizen Şimşek, şöyle devam etti:

''Son yapılan zirvede önemli adımlar atıldı. Özellikle bu türden bir krizin Avro Bölgesinde bir daha yaşanmamasına yönelik önemli birtakım kararlar verildi. Bu kararlara ilişkin belirsizlikler devam ediyor. Bundan sonra hemen hemen Avro Bölgesindeki veya AB üyesi ülkelerin, en azından İngiltere'nin itirazı var ama, üye ülkelerin kendi anayasalarına çok güçlü birtakım mali kuralları derc edeceğine ilişkin genel bir konsensüs, bir fikir var. Bu, önemli bir adım. Bir daha bu anlamda bu türden bir krizin yaşanmaması için kurumsal altyapının yeniden düzenlenmesi önemli. Buna ek olarak, yangını kontrol altına almaya yönelik fonları artırma konusunda bir adım var. Muhtemelen IMF üzerinden yeni bir kaynak kullanımı, kalıcı ve daimi bir kurtarma fonunun daha erken şekilde devreye sokulması gibi hususlar önemli.''



-''Asli sorun rekabet gücü...''-



Avro Bölgesindeki sorunun sadece mali bir sorun olmadığını, aslında sorunun bir boyutuyla rekabet gücüne ilişkin bir sorun olduğunu belirten Şimşek, Avrupa'nın kuzeyinin daha rekabetçi, güneyinin ise rekabet anlamında sıkıntılar yaşayan bir bölge olduğunu söyledi.

2012 yılına bakıldığında Avro Bölgesindeki sıkıntıların kontrol altına alınacağı varsayılsa dahi küresel anlamda yüzde 4'lük büyümenin öngörüldüğünü anımsatan Şimşek, bu büyümenin dörtte üçünün Çin ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelerin katkısıyla elde edileceğini kaydetti.



-''Çin ve Hindistan çıkarılsa büyüme görkemli değil''-



Bu nedenle dünyada yüzde 4'lük büyüme makul gibi görünse de ancak Çin ve Hindistan çıkarıldığında aslında büyümenin o kadar görkemli olmadığının ortaya çıktığına dikkati çeken Şimşek, gelişmiş ülkelerde büyümenin Avro Bölgesi krizi derinleşmeden önce 2011 için yüzde 1,6, gelecek sene için yüzde 1,9 seviyesinde öngörüldüğünü, ancak son dönemde artan belirsizliğin riskleri aşağı doğru artırdığını ifade etti.

Borç krizine işaret eden Şimşek, bunun önümüzdeki 10 yılı Avrupa açısından kayıp yıllar haline getirebileceğinin altını çizdi.