Ne çabuk unuttuk.. Sırf koltuğunun altında radyosu ve tüylü şapkasıyla bir yakını hava attığı için Almanya'ya akın eden Türkleri.. Savaş gibi bir neden bile yokken... Birazcık iş, aş ve birazcık konfor için 8.sınıf vatandaş olmayı sineye çeken. Tıpkı babam, tıpkı annem gibi...

Laiklerin de muhafazakarların da göçmenlere olan tepkileri gülerken ağlatan cinsten. Açalım sınır kapılarını gitsin diye tepinen bazı laikler "Hani biz ensardık. Noldu?" diye aniden çark ederken içine sinmese de bir zamanlar "Ensarız biz" diyen kimi muhafazakarlar "Defolun gidiiin!" diye bağırmakta. Empati kurabilse iki taraf da bu yaşanılanların bir insanlık dramı olduğunu sınır kapılarında titreyen çocukların, botları dipçiklenen mültecilerin sahte bir umut peşinde çırpındıklarını görebilecektir...

 
Türkiye, mülteciler için dünyada İslam ülkeleri de dahil hiçbir ülkenin göstermediği misafirperverliği gösterdi. Suriye'deki katliama kör ve sağır Batılı ülkeleri harekete geçirebilmek ümidiyle açılan sınır kapıları, Avrupa'nın merhametsiz kucağına kaçan göçmenler için hayat değil ölüm vaad ediyor gibi...
 
...
İyi Partili bayan milletvekili, şehit cenaze namazında her zamanki protokole yerleşme telaşı ve refleksiyle en ön safta erkeklerin önüne beyaz kürküyle geçerek namaza durdu. Bu davranış bozukluğunu diğer partilerin kadınlarında daha evvel görmüştük. Diyanet İşleri Başkanı çekimser kalmadan, bu tip hereketlerin daha da yaygınlaşına fırsat vermeden, dine de örfe de ahlaka da aykırı olduğunu net bir şekilde anlatmalı. Böyle bir eylem gerçekleştiğinde anında müdahale edilmelidir.
Bayanların namaz kıldığı arka saflarda fotoğraf karesine giremeyeceği endişesiyle ya da feminist duygularla çarçabuk girilen erkekler safında paylaşılan duygu "acı" değil, görünür olarak hayatta kalma dürtüsüdür. Keşke genç yaşında ezanı, vatanı, bağımsızlığı için canını vermiş olan o gencecik bedeni saracak olan toprağın kendisinin de yegane gidip gireceği mekan olduğunu bir anlık da olsa düşünebilseler. Riya ve samimiyetsizlikten geçici bir süre de olsa uzaklaşabilseler demekten kendimizi alamıyoruz...
Siyasetçilere protokolde hiyerarşik sıralama, kürsüden hitap ederken önde oturanlara yıkama yağlama derslerinden önce tüm makam ve mevkilerin emanet olduğu, insan olabilmenin ehemmiyeti ve nihayetinde kara toprakta eşitlenecek olan sınıflandırmaların egolarla obezleştirilmemesi öğütlenmelidir.