​ ''Eğitimdir ki, bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder.''

​Ufkun ötesini görebilen nadir bir lider olan büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, eğitim hakkındaki söylemiş olduğu sözünü derinlemesine düşündüm bu günlerde.

​İçinde bulunduğumuz yaz ayları içerisinde çocuklarımızı emanet ettiğimiz, geleceğimizi şekillendiren güzide öğretmelerimizin bulundukları il içerisinde, iller arasında ve sonrasında eş durumu gibi atamaları gerçekleşecek. 

​Öğretmenlerimizin toplum hayatında yeri ve önemi hakkında benim anlatmaya çalışacaklarım şüphesiz kifayetsiz kalacaktır. Saçının bir teline dahi kıyamadığımız, gözümüzün nuru çocuklarımızı emanet ettiğimiz ve neredeyse bir gün içerisinde bizden çok daha fazla çocuklarımızla zaman geçiren, onları hayata hazırlayan eşsiz rehberlerdir öğretmenlerimiz. 

​Bu kapsamda onların sorunları aslında toplumun sorunlarıdır.

​Peki, canımızdan çok sevdiğimiz evlatlarımızı emanet ettiğimiz ve onları bizden daha çok sevip benimseyen öğretmenlerimiz ne kadar mutlu? Hayatlarından ne kadar memnun?

​Günümüzde her eğitim öğretim dönemi başında il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerine “ücretli öğretmenlik” başvurusu için birçok öğretmenimiz adeta akın etmektedir. Üstelik ücretli öğretmenliğin belirli bir maaşı da yoktur. Ücretli öğretmen olarak görevlendirilen genç öğretmenlerimiz girdikleri ders saati başına ücret almaktadırlar ve sigortaları dahi tam yatırılmamaktadır. Yani sosyal haklardan mahrum kalmaktadırlar desek yanlış olmaz.

​Diğer taraftan “Niye ücretli öğretmenlik var? Niye kadro verilmiyor?” soruları ortaya çıkıyor. Cevap olarak ise karşımıza çıkan “kadro yok” yanıtı. Yani öğretmen var ama öğretmenlerimiz İl Milli Eğitim Müdürlüğü İl Emri kadrosunda olduklarından ilçe Milli Eğitim Müdürlüklerine görevlendirilemiyorlar. Neden ilçelere ve köylere görevlendirilmiyorlar? 

Dokunulmazlıkları mı var? 

Anladığımız kadarıyla İl Milli Eğitim Müdürlüğü kadrosunda (İL EMRİNDE) görev yapan öğretmenlerin rahatlarını bozmamak için yerlerine ücretli öğretmen görevlendiriliyor.

​Oysa il merkezinde bu öğretmenlerimizin görev yapabileceği okul ve sınıfların olmadığı bir gerçek. 

​Daha acısı bu şekilde il emrine alınan öğretmenlerimiz atıl durumda kalıyor. Bu öğretmenlerimizin çoğu haftada bir gün ya da iki gün; hatta haftada 2, 3 ve 6 gibi ders saatleri çalışmak durumunda kalabiliyor. Ve bu öğretmenlerimiz ilçelere ve köylere de gitmek istemiyor. İlçeler ve köylerde bulunan öğretmen ihtiyacı da ücretli öğretmenlik uygulaması ile giderilmek zorunda kalıyor.

​İş bu kadarla sınırlı mı?

​Tabiiki değil.

Dahası var…

Yıllardır aynı ilçede ve aynı köyde görev yapan öğretmenlerimiz var. Nerdeyse on yılı aşkın süredir aynı köyde görev yapan ve her gün arabası ile o köye gidip gelen öğretmenlerimiz var. Köye gidip gelmesine bir şey demiyorum. 

Amaaaa…!

Bu öğretmenlerimiz artık yorulmuş durumda. Kendilerini iyi hissetmemekte ve mutsuzlar. Tüm bu şartlara rağmen bütün fedakârlıkları ile çocuklarımıza sahip çıkıyorlar.

Öğretmenlerimizin tayini merkeze çıkmıyor ve bir sirkülasyon olmuyor. Çünkü il emrinde bulunanların oluşturduğu şişkinlik zaten giderilemediği için haliyle öğretmenlerimizin merkeze ataması yapılamıyor.

Mevcut ekonomik koşullar sebebiyle emekliye ayrılmak istemelerine rağmen, maalesef çoğu öğretmenimiz de emekliye ayrılamıyor. 

Bir kısır döngü kurulmuş ve sürüyor…

Geçtiğimiz günlerde Maliye Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek’in, kamuda tasarruf genelgesini hep beraber okuduk. Özetle genelge kamuda israfın önüne geçmeyi, gereksiz lüks harcamaları azaltmayı ve ekonomik dar boğazdan çıkmayı hedefliyor.

O halde meseleye bir de bu boyuttan bakmakta fayda yok mu sizce?

Bir düşünsenize!....

Yeni öğretmen ataması gerektiği kadar yapılamıyor, çünkü emekli olmak zor, ya da il merkezinde görev yapan öğretmenlerin rahatları iyi olduğundan veya ilçe merkezine köylere gönderilmeyeceklerini bildiklerinden niye emekli olsunlar.

Köylerdeki öğretmenlerin tayini çıkmıyor, çünkü merkez dolu.

Her yıl İL EMRİ ataması yapılarak merkez, nerdeyse bünyesinin yarısı kadar fazla öğretmen barındırıyor ve bu durum devam edecek gibi…

Birçok köyde ise öğretmen yok diye ücretli öğretmen görevlendiriliyor. 

Üstelik ücretli öğretmenlerin bir garantisi olmadığı için dönemlik değişebiliyorlar. Yani bir ilkokul çocuğu 4 yıllık ilkokul eğitimi süresince sekiz (8), hatta daha fazla öğretmenden eğitim almak durumunda kalabiliyor. Öğretmen tam öğrenciyi tanıyıp bireysel özelliklerini keşfediyor ama dönem bitiyor ve yerine yenisi geliyor. Süreç sil baştan.

Sizce bu öğrencilerimizin eğitim başarısı nasıldır ve bu çocuklarımız ne kadar mutludur?

Öğrenci mutsuz, veli mutsuz, öğretmen mutsuz, köydeki öğretmenler ise umutsuz…..

Verim yok, masraf ve israf çok….

HAK mıdır….?

Sizlerin ve yetkililerin vicdanına sesleniyorum. 

Lütfen bu mutsuzluk çarkını kırın….!

Saygılarımla.

​26.07.2023​Havva MUTLUCAN