Ben gidince hüzünler bırakırım/Bu senin yaşadığındır/Bir ev sıkılır kadınlardaki/Bir ev sıkılır adamlardaki/Seni sevmek bu kadar mı/O benim yaşadığımdır...
Bazen da bir yerde kuşlar vardır/Ne uçmak, ne görünmek için/ Bir karanfil pencereyi deler/Bir kapı kendiliğinden kapanır/İstesek sevebilirdik ama olmadı/Biz değil yaşayan acılardır
Gitsem de her yerde biraz vardır/Hatırda zamansız bir plak/Bİr ev kapısı,biraz istasyon/Vardır o seninle birlikte olmak/Buluşur o çok uzaktan ellerimiz/Ve nasıl gözgözeyiz ansızın bir infilak......
              "...kim demiş tabiaatta düzen var diye, aç bir kedi duvara sürtünüyor onu da görün....." diyerek hep gözden kaçanı bize göstermeyi iş edinen şair Edip Cansever'in   bir şiiriyle başladım bugün ki yazıma.Giderken arkasında bıraktığı hüzünleri yaşamayı karşısındakine bırakan insanlar evlerde sıkılmazlar, birini sevmek mekanlarla kısıtlı değildir çünkü...Ama herkes koşulsuz şartsız heryerde sevemez. Sevmek, birini karşılıksız sevmek, o benim yaşadığımdır.Bazende kuşlar vardır.Saçak şerçeleri vardır, ne uçmak için, ne görünmek için, arasıra üstünüzden aniden geçip tepenize pislemek için. İşte o da tamtamına senin yaptığındır.Oysa sevilebirdik, sevebilirdik, severek yaşabilirdik. Şu durumda sadece yaşayan acılardır.Heryerden gidilebilir, heryerden gelinebilir veya durup hiçbiryere gitmeyen ve gelmeyenlerin gelmeleri-gitmeleri-hareket etmeleri beklenebilir.Hatırda zamansız bir şarkı, aniden karşınıza çıkan bir şiir, arasıra akla gelen istasyonlar- gitme isteği- ; çelişkiler , kalmak, ölesiye kalmak, birlikte ölelim dediğin ayrılıklar,uzak yakınlıklar, uzaktan buluşan eller, akıldan geçenler ve gözgöze gelmek, işte sonrası infilak.....
              İnfilağı anlattık, bu infilaktan ortaya dağılanlar, parçalananlar...Onlar da tamı tamına anlatılabilir mi? Yazılabilir  mi?İnfilak demiş bırakmış şair ya sonrası...O patlamadan sonra anılar nereye dağılır, özlem nereye düşer, parçalanmış ümitler nereye kaldırılır, kırılan hayalleriniz nereye sığdırılır, gözünüzün yaşı nasıl saklanır??Bunu hangi şiir, hangi şarkı, hangi özür anlatır?Siz birini sevdikçe o da kendisini tanır, başka bir yerde kaybettiğiniz yeşil bir gözde bulunur, güvensiz, iğreti, böyle havada asılı birşey....bitsin istersen devam eder, tam devamını isterken duraklar, sonra dursun dediğin anda bir bakmışsın hızlanmış, bir bakmış yine yeşil bir göz,sonrası yalnızlık.... O da başka bir yerde yitirdiğin, ben kaybettim hükümsüzdü ve keşke hükümsüz kalsaydı, başka bir gönle meyletmeseydi, hükmetmeseydi, başka bir yerde bulunmak boşmuş.....
              Anılar;  geçmişte hani tam yaz gelecektir, heryer yeni yeni yeşermeye başlamıştır, Eros ortalarda okunu germiş sizi vurmak için geziyordur, orda utangaç, hasta, halinizden memnun birlikte oturduğunuz hastane bahçesine dağılmıştır.Ümitler, bir dahaki sefere deyip ertelediğiniz itirafta , uykuya dalmadan çalan telefonda -sesinizi duymak için aramıştı ya-, mırıl mırıl konuşmanızda- ne dediğin anlaşılmıyor diye bağırmıştı ya- , işte tam orda kalmıştır.Hayalleriniz kırılmıştır, öyle bir iki yerinden değil, unufak olmuştur, boşuna uğraşmayın onlar hiçbiryere sığmaz.Ve akan gözyaşı, o seni sevmiyor, sevmedi deyip yüzlerce örnek verdiklerinde, "peki sen neyini sevdin? " dediklerinde, çaresiz akmıştır.
             Son olarak, bunlar içinizde yaşarken, yaşayan siz değilsinizdir. Edip Cansever doğru söylemiş. Yaşayan acılardır. Sevgiyle.....