“Kapuçin maymunlarına para kullanmayı hedefleyen iki araştırmacı  çok ilginç sonuçlarla karşılaştı.Yale üniversitesinden ekonomist Keith  Chen ve pisikolog Laurie  Santos maymunlara para yerine geçen ortası delik gümüş diskler verdi. Maymunlara yedi ayda diskleri yiyecek alabilmek için  kullanmayı öğrettiler. Ardından maymunlara on iki disk verildi. Maymunlara  ilk önce üzüm ve elma, daha sonrada jelibon sunuldu. Bir süre sonra daha çok jelibon almak isteyen kapuçinler üzümden kısmaya başladı. Alışverişin yanı sıra maymunların diskleri başka amaçlar içinde kullandığı görüldü. Bir araştırmacı iki maymunun para karşılığında fuhuş yaptığına tanık oldu. Fuhuş sona erdikten sonra  paraları alan maymun hemen araştırmacıların yanına gelerek kazandıklarıyla üzüm aldı. Bazı maymunlar da para disklerinin konduğu sepetlere saldırdı.”

             Yukarıda paylaştığım haber bugün gazetede gözüme çarptı ve sizlerle paylaşmak istedim. Maymundan türediğimizi iddia eden Darvin de acaba böyle benzerliklerden sonra mı bu teorisini bu kadar güçlü savunmuştu diye gülümsemeyle aklımdan geçirdim. Yine  tarihte para bulunmadan önce aynı bu diskler gibi insanların tuz karşılığı birbirlerinden ihtiyaçlarını karşıladıklarını ve  alışverişlerini tuzla yaptıkları için tuzu kullanılabilir ve çok olan için “ONUN TUZU KURU” tabirinin kullanıldığını okumuştum. Tuzu kuru kalıbının hala günümüzde zengin ve rahat kimseler için kullanılması bundandır.Ve yine insan-hayvan, disk-tuz-para fark etmez bunların yokluğundan mı çokluğundan mı, başka yerlere harcama isteğinden mi,  kuruluktan mı, ihtiyaçtan mı yanlış yollara sapılır.Ve sapılan bu yollar karşımıza kendiliğinden mi açılır., bu yollara içgüdüsel mi girilir..Paranın bozamadığı güçlü bir olgu var mıdır acaba. Çok güvendiğimiz dostlarımız, sevdiklerimiz, eşlerimiz, birgün bizi daha fazla üzüm için,  renkli jelibonlar için terk ederler mi? Eski bir türk filmi repliğidir ve zengin iş adamının  şımarık kızını mutlu ve para karşılığı kendini satan adamın fakir sevdiğini mutsuz eder belki ama gerçektende herkesin bir bedeli var mıdır? Para için bir şeylerden ödün veren insandan daha çok, hayatta sadece para sahibi olmuş, paraya tamah eden adam beni daha çok üzmüştür. Sizi kaybetmeyi para kaybetmeye tercih eder çoğu zaman. Yalnızlıktan sıkılmaz, terk edilmek acıtmaz, 200 liralık banknot koleksiyonuna bakmak onu sevindirir.Ayrıca  bu parayı hiçbir yere harcamaya da kıyamaz. Hepsi de kötü. Paranın esiri olmakta, onu her şeyin üstünde tutmakta, onun için  her şeyi göze almakta kötü.Onsuz da olmuyor dediğinizi duyar gibiyim.Peki bu hayatta başka onsuz olmaz dedikleriniz de var mı? Varsa  para kazanmak için yaptığınız sayısız numaranın kaçını onsuz yapamam dediğiniz insanlar için yapıyorsunuz. Bir servet sahibi olmak için sarfettiğiniz eforun yüzde kaçını  iyi bir dosta sahip olmak için harcıyorsunuz? Kurduğunuz kaç hayal zengin olmak üzerine…..kaç tanesi sevmek-sevilmek üzerine…..

             Sonsöz olarak belirtmek isterim ki maymunlaşmanın alemi yok. Önemli olan nasibimizi kazanmak, huzurla, sevdiklerimizle yiyebilmek.Bu yazımı Balzac’ın vadideki zambak kitabında geçen bir cümleyi aklımda kaldığı kadarıyla yazarak bitirmek isterim. Balzac  bu eserinde paraya aç insanlar maymuna benzerler, der. Para kazanmak ve direğin en tepesine çıkmak için sayısız numara yaparlar.Ve en tepeye çıktıklarında aşağıda kalan insanlar onların sadece ayıp yerlerini görürler diye de ekler.Sevgiyle……