Geçenlerde bir haber okudum ve şok oldum.

60 yaşından sonra Süleyman Demirel Üniversitesi’nde akademik kariyer yapmak amacıyla akademisyen kadrolarından birine SELİM SÖZER’in başladığı yazıyordu haberde.

Kendisinin deyimine göre Hollandalı arkadaşı George De Haan onda entelektüel bir tavır görmüş, kendini bu yönde geliştir diye de eklemiş.

        Şimdi konuya gelecek olursak, elin George’u gaz vermiş, Selim Efendi yola çıkmış. George’unda suçu yok, adam ne bilsin o Selim Beyin içinden geldiği zannettiği entellektüel tavrın Selim Bey tarafından elini sıktığı herkesten özentiyle bir parça araklanarak oluşturulduğunu. Kendisi toplama bilgisayarlar gibidir.

Herkesin fikirleri, projeleri, hatta özel zevkleri bile kendisinin hardiskine anında yüklenir, Bu öyle bir asimile olmaktır  ki, bilgisi, kültürü, projesi karşı tarafa yüklenen adam bile bu eşsiz aktarım ve sonrasında kendi fikriymiş gibi pazarlanma sürecinde kullanılmışlığına isim bulmakta zorlanır. Peki Isparta gibi küçük bir memlekette Selim BEY   bu  sahte kimliği, gerçeği yansıtmayan simulate davranışlarla donattığı kişiliğini kime yutturabilir. İşte ancak Hollandalı George’a….

        Devam edelim.. Mesela diyelim ki bunun kime ne zararı var. Hatta iyiniyetimizi zorlayalım bazen olmadığımız biri gibi görünmek olduğumuz gibi yaşamaktan zordur,diyelim. Hayatını hep üç beden büyük bir kişilikmiş gibi göstererek yaşayan Selim Beyin haline  üzülelim, çabasına , emeğine destek verelim, oyalansın diyelim, o bizi kandırsın, bizde inanmış gibi görünelim,onu kandıralım. Büyük adamsın diyelim. Amma velakin ortada o özentiyle oturduğu makamı hak eden üniversiteden mezun olmuş, gençliğiyle, azmiyle, gerçek entelektüel duruşuyla yetişmeyi bekleyen yüzlerce genç var. Onları napalım, George’un memleketine, Hollanda’ya Gönderip lale mi yetiştirttirelim yoksa Hollanda ineği mi sağdıralım?

      Özetleyelim…Selim Bey arkadaşının gururunu okşamak için söylediği övgüyü gerçek sanmış, yola çıkmış, siyasi kimliğini kullanmış, eğitim kurumuna siyeseti bulaştırmış, azmetmiş kendine sonunda 60 yaşında da olsa bir koltuk bulmayı başarmış. Bu hak etmese de, etik olmasa da  bir terfidir, yükselmedir. Tebrik ederim.Ve en masum ve en iyiniyetli tabirle esinlenme diyebileceğimiz başkalarının fikirlerini, başkalarının duruşlarını kendine adapte etmede gösterdiği mükemmel başarıyı yine göstermiş. Ve Ahmet Hakan Coşkun’un kütüphane önünde elinde kitapla Habertürk’e verdiği röportaj resmini birebir Demokrat'a vermiştir. Taklitçiliğini göstermiş, bu konuda söylediğimiz cümleleri boşa çıkarmamıştır. Bu konuda da ayrıca tebrik ederim.

     Bitirelim….Her ortamda Isparta niye gelişmiyor, niye değişmiyor, niye büyümüyor diye fısıldaşan Isparta halkı….Isparta bu yüzden kalkınamıyor. Kurduğumuz üniversitede bile hakkınca, hünerince , hizmet edecek işinin ehli insanlara görev vermede, kadrolaşma da bile başarılı değiliz Daha ne olsun….Sevgiyle………..