Sözün bittiği yer…

1967 yılında kurulmuş Isparta’nın tek profesyonel takımı Ispartaspor’a 7 – 0’lık tarihi hezimeti yaşatanlara ne denilebilir ki?, 43 yıllık tarihinde böyle bir sonuç görmemiş kulübe bunu makul görenlere ne denilebilir ki? Tarihinde amatör kümeye düşmemiş bir takımı daha sezon başında son sıraya demir attıranlara ne denilebir ki? Evet, değerli sporseverler…

artık yazmaktan veya söylemekten dilimde tüy bitti derler ya işte benim için de öyle bir şey. Ispartaspor yönetim kurulu sonunda bunu da yaptı ve Ispartaspor’un 43 yıllık tarihinde en rezil sonuca imza atarak takımın Yeni İskenderunspor’a hem de kendi saha ve seyircisi önünde 7 – 0 yenilmesine imkan tanıdı. Şimdi diyeceksiniz ki, yöneticiler mi çıkıp oynasın?

Bu tarihi hezimetin yaşanmasına futbolcular neden oldu? Hayır kardeşim hayır. Bu tarihi rezilliğin faturanının % 90’ı yönetim kurulunundur. Futbolcuların ve Teknik Heyetin suçu yok mu? Elbetteki var. Onların da suçları % 5’er den toplamda % 10’dur. Ben, sezon daha başlamadan Ispartaspor için bu ligin çok zor geçeceğini yazmış ve adeta bugünlerin yaşanacağını sizlere 3 ay öncesinden duyurmuştum. Şimdi yazdıklarım tek tek gerçekleşiyor.

Keşke gerçekleşmeseydi de ben hatalı çıksaydım. Keşke, Ispartaspor geride kalan 12 haftada 4 puanla ligin dibine demir atmamış olsaydı. Ama biliyorsunuz olaylar bittikten sonraki keşkeler bir fayda getirmiyor. Ispartaspor neden bu hale geldi? Çünkü, Belediye destekli diye (!) göreve gelen Ispartaspor yönetimi Belediye Başkanı Yusuf Ziya Günaydın’ın ‘Ispartaspor’a destek olmayacağım’ açıklamasıyla tek kelimeyle oturup kaldı.

Çünkü, defalarca da yazdığım gibi yönetime seçilecek kişi vaktini veya naktini Ispartaspor için ayırmalıydı. Ama, mevcut yönetim naktini ayıracak durumu olmadığı ve sadece yöneticiliği belediye verecek bizde kulüp için harcayacağız diye düşündüğü için bu açıklamanın üzerine söylenecek bir söz kalmadı. Gelir kaynağı kesilince de ilk önce sezon öncesi kampa uzun süre girilemedi.

Neyse araya Vali Öner girdi ve takım Davraz’da kampa alındı. Bu defa da kamptaki transfer edilen futbolcular ‘peşinatlarımızı isteriz’ talebinde bulundu. Peşinatlar zamanında ödenmeyince futbolcular kampı ve şehri terk etti. Neyse, peşinat için para bulundu ve futbolcular tekrar Isparta’ya çağrılarak peşinatları ödendi. Ama unutulan daha da önemli bir konu vardı.

Bu da lisansa engel borçların federasyona yatırılması. Bu borcun ödenmemesi durumunda transfer edilen ve peşinatları bile ödenmiş olan futbolcuları oynatmak mümkün olmayacaktı. Öyle de oldu.

Zar – zor peşinatları ödeyip futbolcuları tekrar kampa alan yönetim bu defa da lisansa engel borcu zamanında ödemedi veya ödeyemedi. Netice mi? Netice her hafta içerde – dışarıda mağlup olan bir takım ve son olarak da 7 – 0’lık skorla tarihinin en rezil sonucunu alan bir takım ve bir kulüp. Ben şimdi soruyorum? Ey yönetim. Siz hala orada mısınız? İstifa ettiğiniz halde yapıştırıcı gibi yapıştığınız kulüpten ne zaman ayrılmayı düşünüyor sunuz? Bence bu saatten sonra sizin yapacağınız en büyük iyilik orayı bir an önce terk etmenizdir. Oraya, güvenmediğiniz, yönetimi vermek istemediğiniz İsmail Çalışkan bile gelse sizden daha iyi yönetir bu kulübü.

Gelelim şu Ispartaspor’u aldı – alacak denilen ve uzun süre ismi sır gibi saklanan ancak daha sonra deşifre olan ve bir türlü kulübü alıp almayacağı belli olmayan İşadamına. Bilindiği gibi aslen Yalvaçlı olan ve İstanbul’da ticari faaliyetini sürdüren ve isminin de Hasan Köstüklü olduğu belirtilen bu işadamı ile İstanbul’da Vali Ali Haydar Öner ile Ispartaspor’un Onursal Başkanı Atakan Yazgan’ın da katıldığı bir toplantı yapıldı.

Toplantıda, bir meslektaşımız da yer aldı. Gerek Vali Öner ve İşadamı Yazgan gerekse meslektaşımız İşadamını Ispartaspor Kulübü Başkanlığı için ikna etme çabasına girişti. Bu görüşmeden sonra bizlere yapılan ilk açıklamada işadamının bayramdan önce Cuma gününe kadar ‘ben bir düşüneyim size haber vereceğim’ dediği şeklinde oldu. Ben, bırakın Cuma ve Cumartesi’yi ta Pazar gününe kadar bekledim ve bu toplantıya katılmış olan gazeteci meslektaşımı aradım. Kendisi, bu konudaki ikna çabalarının sürdüğünü ve İşadamının kulübü alması için kulüpten alacağı olanların yani temliği bulunanların bu alacağından feragat etmesi gerektiğini belirtti.

Bende bunun tamamen olmayacağını ancak alacaklıların kısmen de olsa alacaklarının belli bir bölümünden vazgeçebileceklerini ifade ettim. Neticede öyle ya da böyle, bu toplantının üzerinden bir haftayı bulan bir zaman geçti. Ama, saygıdeğer işadamımız hala kararını veremedi. Bu konuda olumlu veya olumsuz bir açıklama da yapılmadı. İyi de, ne zamana kadar bekleyecek bu kulüp bu işadamımızı? Takım her hafta fark yiyerek yenilmeye devam ediyor.

Puan durumunda ise ligin dibine demir atmış durumda. Daha fazla ilgilenilmezse aradaki puan farkı her geçen hafta açılacak ve takımın ligde kalması mucizelere bağlanacak. İşte bu noktada yani saygıdeğer İşadamımızın kararını ne zaman vereceği konusunda bir öykü anlatmak istiyorum. Köyün birinde kendilerini şehre ulaştıran bir köprü varmış.

O köprü öylesine eski bir köprüymüş ki yıkıldı, yıkılacak. Köylüler şehre gidip durumu şehrin önde gelen yetkililerine anlatmışlar ve onlardan ‘Yapacağız merak etmeyin siz’ cevabını almışlar. Bu cevaba sevinen köylüler köylerine dönmüş ama aradan günler, haftalar ve hatta aylar geçmiş köprüyü yapmaya gelen olmamış. Bir gün köprü üzerinden çoban ve koyun sürüsü geçerken çökmüş. Çoban ve koyunları derede akan sele kapılarak ölüp gitmişler. Köprü ise bu olaydan hemen sonraki hafta o şehrih yetkililerince yaptırılmış.

Ben şimdi soruyorum. Ispartaspor hızla eriyip gidiyor. Takım amatör kümeye düşünce mi? Yani köprü yıkıldıktan sonra mı bu saygıdeğer işadamımız kararını verecek? Diyeceksiniz ki şimdi, lisansa engel borçlar zamanında ödenmediği için öyle yada böyle takım zaten devre arasına kadar gençlerle mücadele edecek. Yönetim değişse ne olacak? Evet yönetim değişse her şey olur.

Kulüpte yeni ve taze bir kana ihtiyaç var. 250’şer lira dağıtılarak harçlık verilen bu futbolcuların morallerini yerine getirecek etkili bir para dağıtımı yapılabilir. Gençlerin maçlara moral ve motivasyon açısından maksimum düzeye yükselmiş olarak çıkmaları sağlanabilir. Bu da, rakiplerine kolay lokma olmamaları ve galibiyetler almaları anlamına gelir. Son olarak sözüm Teknik Heyet ve futbolculara. Bana göre Teknik Direktör Soner Büyükergün büyük bir özveri göstererek takımı bu zamana kadar çalıştırmıştır.

Artık, kendisinin bu saatten sonra orada durmasının hiçbir anlamı yoktur. Takımın teknik anlamda da taze kana ihtiyacı vardır. Son sözüm, bir anlamda ama kısmen haklı olan genç futbolculara. Evet, paralarınızı hakkıyla alamıyorsunuz. Ama, bu imkan elinize geçmiş, bunu çok iyi değerlendirmelisiniz. İki – üç hafta iyi oynayıp sizde işin peşini bıraktınız.

Y. İskenderunspor maçında hiç oynamadınız. Bu rezil skorun oluşmasında sizlerin de payı var. Birileri de geçmiş yıllarda çıkıp ‘Teknik Direktör Ispartalı gençleri oynatmıyor. Bu şehrin takımında bu şehrin gençleri oynasın’ diyordu.

Eeee… buyrun şimdi tamamen meydan gençlerin. Neden oynamıyorlar.

Daha üçüncü haftadan sonra havalara girdi beyefendiler. Yok kardeşim yok. Takımın tamamı şehrin gençlerinden olmaz.

Kadronun 8’i yetenekli ve tecrübeli futbolculardan oluşur. İçine de 2 veya 3 Ispartalı genç sürersin olur biter. Bu işler böyledir. Zaten böyle olmadığını da şimdi açıkça görüyoruz. Saygılarımla….