Isparta

Mahalli İdarelerde çalışan sözleşmeliler üvey evlat mı?

Abone Ol

 

Türk Yerel Hizmet – Sen Isparta Şubesi Başkanı Suat Tanyeri, kadro dışında bırakılan mahalli idarelerde çalışan sözleşmeli personelin kadroya alınmasını talep etti. Tanyeri; “Mahalli idarelerde çalışan sözleşmeliler üvey evlat mı?” dedi. Isparta’da yaklaşık 45 sözleşmeli mahalli idare personeli bulunuyor. 
 
Mahalli İdarelerde çalışan sözleşmelilerin yaklaşık 2 yıl önce çıkarılan Kanun Hükmündeki Kararname ile kadro dışı bırakıldığını ve önümüzdeki yerel seçimler öncesi gerek Başbakan Erdoğan’ın gerekse Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in sözleşmeli personellerin kadroya alınacağına dair açıklamalar yaptıklarını ve bu açıklamaların da kendilerini umutlandırdığını ifade eden Türk Yerel Hizmet – Sen Isparta Şubesi Başkanı Suat Tanyeri, sözleşmeli personellerin kadroya alınması yönündeki karara mahalli idarelerde çalışan sözleşmelilerin de dahil edilmesi gerektiğini söyledi.
 
ISPARTA’DA 45 KİŞİ VAR 
 
Söz konusu kararla kadroya dahil olacak Türkiye genelinde 18 bin, Isparta’da ise 45 dolayında sözleşmeli personel bulunduğunu ifade eden Tanyeri, konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamada; “632 sayılı KHK 4 Haziran 2011 tarihli Resmi Gazetede yayımladı. Mahalli İdarelerde çalışan sözleşmeli personelleri bürokratlar mı unuttu?  Yoksa, Sayın Başbakan Onları üvey evlat yerine mi koydu? Belediyelerde 5393 sayılı yasanın 49. maddesine ve il Özel İdarelerinde 5302 sayılı yasanın 36. maddesine göre, Çalışan sözleşmeli personel 632 sayılı KHK kapsamına niçin alınmamıştır?
Bu durum hakkaniyet, adalet ve eşitlik ilkesine aykırıdır. Bu durum ayrıca Anayasanın Eşit işlem yapma yükümlülüğüne de aykırıdır. Bu KHK'yı hazırlayanların Anayasanın Eşitlik ilkesinden haberi yok mu? TC Anayasası'nın 10. maddesi "…hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır" hükmünü amirdir. Buradan anlaşılan, eşitlik ilkesinin, sadece idare makamlarına, yani kanunun uygulayıcılarına değil, aynı zamanda kanun koyucuya, yani yasama organına da hitap ettiğidir.
 
“MAHALLİ İDARELERDEKİ SÖZLEŞMELİLER KADROYA ALINMAZSA ANAYASAL EŞİTLİK İLKESİ ZEDELENECEK” 
 
İlgili KHK'nin tüm sözleşmeli personeli kapsamaması nedeniyle, hukuki statüleri birbiri ile aynı olan sözleşmeli personel arasında ayrımcılık ortaya çıkacak ve benzer şartlar altında istihdam edilen personelden bir kısmının devlet memuru kadrosuna geçirilmesi, bir kısmının ise kapsam dışında tutulması sonucunda, Anayasal eşitlik ilkesi zedelenecektir. Belediye çalışanları, il özel idarelerinde çalışanlar, kurumların teşkilat kanunlarına göre çalışan sözleşmeliler üvey evlat mıdır? 393 sayılı Kanunun 49. maddesi ile 5302 sayılı Kanunun 36. maddesinde "Bu personel hakkında bu Kanunla düzenlenmeyen hususlarda vize şartı aranmaksızın 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (B) fıkrasına göre istihdam edilenler hakkındaki hükümler uygulanır." denilmektedir. Devlet Personel Başkanlığı'nın da ilgili kanunlar kapsamında çalıştırılan personelin 657 sayılı Kanunun 4/b maddesi uyarınca çalıştırılıyormuş gibi değerlendirileceğine dair çeşitli görüşleri bulunmaktadır. Dolayısı ile bu kapsamlarda çalıştırılan personelin de 657 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (B) fıkrası çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
 
Ancak bu çalışanlarımız adeta üvey evlat muamelesi görmüşler ve kadroya geçirilmeyerek büyük bir mağduriyet yaşamışlar, adeta yok sayılmışlardır. özleşmeli ve geçici personel istihdamı tamamen kaldırılmalıdır! Türkiye Kamu-Sen'in uzun yıllar boyunca sözleşmeli personellerimiz adına sürdürdüğü mücadelenin temelinde; sözleşmeli personel çalıştırılması uygulamasının uluslar arası sözleşmelerde tanımlanarak, ülkelere tavsiye edilen düzgün iş, "decent work" kavramına uygun olmadığı, kamu istihdamına güvencesizliği yerleştirdiği, çok başlı bir uygulamanın önünü açtığı ve karmaşık bir istihdam yapısı doğurduğu gerekçeleri yatmaktadır. Bu nedenle sözleşmeli istihdamı uygulamasının kaldırılması ve 657 sayılı kanunun 4/c maddesi kapsamında çalıştırılan geçici personel dâhil olmak üzere, kamu istihdamı mantığına uymayan ve esneklik içeren vekil imam, vekil ebe, vekil, ücretli öğretmen, sözleşmeli belediye personeli gibi tüm çalışanların kadroya geçirilmesi temel hedefimizdir.
 
“SORUNLARI ÇÖZMEMEK İÇİN DİRENMEK YANLIŞ” 
 
Adaletsizliği ilke; haksızlığı gelenek haline getirenler, sorunları çözmemek için direnmişlerdir! Siyasi iktidar, 9 yıllık icraatı boyunca kamu kesiminde memurluk güvencesini yok ederek yerine güvencesiz sözleşmeli personel çalıştırılması uygulamasını hâkim kılmaya; kamu istihdam rejimini, özel kesim istihdam rejimi benzeri bir yapıya çevirmeye çalışmıştır. 
 
“MANTIK AYNI MANTIK, DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK” 
 
Sözleşmeli personel, "esneklik" adı altında, her türlü güvenceden mahrum, tayin hakkı olmayan, aile bütünlüğünün korunmadığı, her türlü istismara açık şekilde, bir zorlama ile karşı karşıya kalmıştır. Siyasi iktidarın, kamuda özel kesime benzer yapı oluşturma hedefi, son 9 yılda sözleşmeli personel sayısının 10 binler dolayından 300 bine çıkmasına neden olmuştur. Bugün gelinen süreçte, sözleşmeli personel çalıştırılması uygulamasının mucidi olan  bu hükümetin, yıllardır kamuya doldurduğu sözleşmeli personeli kadroya geçirmesi, yaptığı hatayı kabul ettiğinin en açık göstergesidir. Ancak bu noktada, siyasi iradenin büyük bir ikilem içinde olduğunu görüyoruz.
 
Geçtiğimiz yıl içerisinde hükümet tarafından kamuoyuna açıklanan istihdam stratejisinin, esnek istihdam modeli üzerine oturtulması ve yayımlanan KHK'nin sözleşmeli personel uygulamasına son vermemesi, yapılanların, mevcut bir sorunu çözmekten çok, seçim öncesinde, sözleşmeli çalışanlarımızın gönlünü almak amacı güden bir girişim olduğunu ortaya koyuyor. Sözleşmeli istihdamına son verilmesi yolunda, büyük bir fırsat kaçırılmaktadır. Çıkarılan kararname, kamuda sözleşmeli personel uygulamasını sona erdirmemekte, yalnızca mevcut sözleşmeli personelin bir kısmını kadroya geçirmektedir. Bu şekilde, kamuda sözleşmeli sorunu çözülmüyor. Aynı anlayış devam ederse önümüzdeki aylarda, kamuya alınacak personel sözleşmeli esaslara göre istihdam edilecek, değişen bir şey olmayacaktır. Dolayısı ile sözleşmelilerin kadroya geçirilmesi, yalnızca mevcut sözleşmeli personel açısından bir anlam ifade etmektedir. Kamuda sözleşmeli, geçici ve güvencesiz istihdam uygulaması, aynı şekilde devam etmekte ve mantık değişmemektedir.
 
“GÜNÜ KURTARMA YOLU SEÇİLDİ” 
 
Oysa çıkarılacak KHK ile kayıtsız şartsız tüm sözleşmeli çalışanlar, kadroya alınıp, bu uygulamaya son verilmek suretiyle, yüzbinlerce sözleşmeli çalışanın sorunları bir kalemde çözülebilirdi. Ancak adaletsizliği ilke edinen anlayış, böyle bir düzenleme yaparken dahi ayrıcalık ve adaletsizliklerle dolu bir karara imza atmış ve sorunun temeline inmeden, yüzeysel bir geçişle, günü kurtarma yolunu seçmiştir. Türkiye Kamu-Sen ve Türk Yerel Hizmet- Sen sözleşmeli personel için verdiği mücadeleyi sürdürmekte kararlıdır! Sendikal mücadelemiz, kamu kesimi başta olmak üzere, tüm ülkede istihdam mantığının güvenceli, sürekli ve uluslar arası sözleşmelerde tanımlanan "düzgün iş" kavramına uygun hale getirilmesidir.  Günübirlik uygulamalarla yapılan iyileştirmeler, sorunun geneline yönelik bir çözüm getirmeyecektir. Bu noktada hükümet, yaptığı hatayı kabul etmesine rağmen, sözleşmeli personel uygulamasına son vermeyerek başka bir yanlışa daha imza atmıştır.
 
“EYLEM YAPAN ÜYELERİMİZ CEZALANDIRILDI” 
 
Bugün gelinen süreçte, sözleşmeli personelimizin bir kısmının kadroya geçirilmesinde kuşkusuz ki en büyük pay, sözleşmeli personelin sendikal haklara kavuşturulmasıyla başlayan ve yaptığı iş bırakma eylemleriyle, basın açıklamalarıyla, kampanyalarla, mitinglerle ve hukuki girişimleriyle Türkiye Kamu-Sen ve bağlı sendikalarımıza aittir. Eğer Türkiye Kamu-Sen'in sözleşmeli personel adına yaptığı bu etkili eylemler olmasaydı yetkililerin sözleşmeli personelin varlığından dahi haberi olmayacaktı. Bu dönemde birçok üyemiz, sözleşmeli personelimizin hakları için yaptıkları eylemler sonrasında soruşturmalara maruz kaldılar. Bir kısmı, bu eylemler nedeniyle işten el çektirildi ve mahkeme kararıyla işlerine döndü. Bir bölümü sürgüne gönderildi. Türkiye Kamu-Sen ve bağlı sendikalarımız, çalışanlarımızın hakları için mücadele ederken bazı sözde sendikalar ise, idareye ihbar mektupları yazarak, muhbirlik yapıyor, çalışanları içten vuruyor, siyasi iradeyle çay içme törenleri yaparak sendikacılık yaptıklarını zannediyorlardı.
 
“KARARLIYIZ, HAKLIYIZ, KAZANACAĞIZ” 
 
 Bu nedenle sözleşmeli personelimizin elde ettiği ve edeceği haklarında yaşanan zorlukları, yapılan fedakârlıkları ve çekilen acıları unutmamak gerekmektedir.Türk Yerel Hizmet- Sen olarak, sözleşmeli personelin bir kısmının kadroya geçirilmesini, olumlu bir gelişme olarak görmekle birlikte, Mahalli İdarelerde çalışan sözleşmeli personellerin de kadroya geçirilmeden sorunun tam anlamıyla çözülmediğini kamuoyuna bildirmeyi bir gereklilik olarak görmekteyiz. Bu alandaki mücadelemiz, kamuda güvencesiz, sözleşmeli, geçici, vekil ve kısmi zamanlı personel çalıştırılması uygulaması son buluncaya kadar sürecektir. Kararlıyız, haklıyız, kazanacağız” dedi. 
 
“TEMİZLİK İŞÇİLERİNİN HAKKI”  
 
Türk Yerel Hizmet – Sen Isparta Şubesi Başkanı Suat Tanyeri, konuşmasının devamında aslında bu kadroyu asıl hak edenlerin geçmişte belediye bünyesinde çalışan ama temizlik işlerinin özelleştirilmesi ile özel şirket bünyesine alınan işçilerin olduğunu belirterek; “Keşke bu kadroya alınma konuları ile ilgili kararnameler o zamanlarda da çıkarılsaydı. Çünkü, temizlik işçileri milletimizin attığı atıkları ekmek parası için kucaklayıp ortadan kaldıran kişilerdir. Onun için bu işçilerimiz kadroya alınmayı fazlasıyla hak etmektedirler. Ama özelleştirmeden dolayı kanun buna uygunluk vermiyor” dedi.