Isparta, Toroslar’ın manzaraları, gül ve lavanta kokulu sokakları, yedi renkli Eğirdir Gölü, kayak sporları için Davraz keyfi ile her şeyi bulabileceğiniz bir cennet.

Süleyman Erol Gözyaşları İçerisinde Toprağa Verildi Süleyman Erol Gözyaşları İçerisinde Toprağa Verildi

Lavanta tarlalarına ilginin son senelerde patlaması ile adından sıkça söz ettiren hatta kendini taklit ettiren Isparta'ya yerli ve yabancı turist akınları başlamış durumda. Özellikle göller yöresi için turlar çok tercih ediliyor. 

Her sene yaşam memnuniyetinin en yüksek olduğu ilk 10 il arasında yerini bulan Isparta, doğal yaşam alanlarının çokluğu ve tatil beldelerine yakınlığı ile dikkat çekiyor. Burada doğaya doymamak, lezzetlerinden parmaklarını yememek mümkün değil. Güzel kokular sayesinde Isparta'yı her özlediğinizde burnunuzun direği sızlayacak. 

Çok şey var ama kısaca Isparta...

Gezilecek Yerler

  1. Kuyucak Köyü
  2. Yazılı Kanyon Milli Parkı
  3. Üzüm Pazarı
  4. Firdevs Bey Cami
  5. Firdevs Bey Bedesten Kapalı Çarşısı
  6. Isparta Etnografya Halı ve Kilim Müzesi
  7. Aya Baniya (Aya Payana) Kilisesi
  8. Kovada Gölü
  9. Eğirdir Gölü
  10. Yeşil Ada
  11. Dündarbey Medresesi ve Hızır Bey Cami
  12. Altınkum Plajı
  13. Süleyman Demirel Külliyesi
  14. Pisidia Antiokheia Antik Kenti
  15. Davraz Kayak Merkezi
  16. Adada Antik Kenti
  17. Gölcük Tabiat Parkı
  18. Kızıldağ Milli Parkı
  19. Gelendost
  20. Melikler Yaylası Kamp Alan

Yazılı Kanyon Tabiat Parkı

Isparta’da Kuyucak’tan sonra en sevdiğimiz ikinci yer Yazılı Kanyon oldu. Toroslar’dan gelen çam havasına doymak, biraz kanyon yürüyüşü yapmak için doğru yer. Bununla birlikte yazın, özellikle de haftasonu buraya gelen insanların tadınızı kaçırma potensiyeli yüksek.

Yazılı Kanyon’a yazılı isminin verilmesinin nedeni, kanyonun içinde, M.S 50’de Hierapolis’te doğan M.S 138 Yunanistan’da ölen ünlü filozof Epiktetos imzalı bir şiirin olması. Şiirde, hür insana seslenen Epiktetos şunları söylüyor:

(Hür insan üzerine bir şiir)

Ey yolcu, yol hazırlığını yap ve koyul yola; şunu bilerek:
Hür kişi sadece karakterinde hür olan kişidir
Kişi hürriyetinin ölçüsü bizzat kendi doğasında bulunur
Ve kararında içtenlikliyse hür kişi,
Yüreğinde ise dürüstlüğü, işte bunlar asil yapar kişiyi
Ve bununla yücelir hür kişi hatalarla değil.
Ana-babadan gelen uydurma bir asaletten tad almaz o
Zira ana-baba değildir hür insanı doğuran
Zeus’tur herkese ata olan ve de tek kök insanoğluna
Herkesin tek şansı vardır. O alır kader icabı beden güzelliğini
Budur soy güzelliği ve hür olma hali gerçek anlamda.
Ruhen köle olan ise sakınmaz kötü sözden, katmerli köle de olsa
Aşırılıktır şiarı bu kişinin, yüreğinde soysuzluk vardır
Ey yolcu, Epiktetos köle bir anadan doğmuştu, ama
Yüceydi herkesten, bir kartal gibi: bilgelikte ise takdire şayandı ruhu
Söylemem gerekirse, tanrısal bir varlık doğurdu onu. Keşke şimdi de (bu mümkün olsa)
Böylesine yararlı ve sevinç kaynağı bir insan
Tüm ünlü kişiler arasında köle bir anadan dünyaya geldi.

Bu şiirin yazılı olduğu kayayı, kanyonun içlerine doğru girdiğinizde ilk 5. dakikada görüyorsunuz. Daha sonra karşınıza yukarıdaki köprü çıkıyor. O köprüyü geçtikten bir 25 dakika sonra da  Yazılı Kanyon’un kaynağındaki suya varıyorsunuz. Kaynağın suyu buz gibi soğuk ama herkes yüzüyordu. Bu kaynağı da geçtiğinizde, az sonra anlatacağımız Aziz Paul Yolu’na geçiş yapıyorsunuz.

Kanyonda su kenarında piknik yapabileceğiniz tahta piknik masaları, yiyecek içecek almak için küçük bir çay bahçesi var.

Trekking Meraklılarına Aziz Paul Yolu

Türkiye’nin ikinci uzun mesafeli yürüyüş rotası olan, Hristiyanlar ve din turizmi için de kutsal yerlerden birisi sayılan Aziz Paul Yolu’nun bir kısmı Yazılı Kanyon’dan geçiyor. Hristiyanlığın Batı Avrupa’ya yayılmasında etkili olan Aziz Paul’un izlediği yolun rotasının çıkarılması, gerekli işaretlendirme ve yönlendirmelerinin yapılması, Likya Yolu’nu da turizme kazandıran Kate Clow’un ikinci projesi. Yol, Antalya’nın 10 kilometre doğusundaki Perge’den başlıyor Isparta’nın Yalvaç ilçesinde son buluyor. Toplam 500 kilometrelik bir yürüyüş rotası boyunca, Roma yolları, patikalar ve orman yollarından geçiyor, deniz seviyesinden 2200 metreye kadar tırmanıyor, konaklamak için kamp kuruyorsunuz. Bu nedenle de bu rotayı yapmak için en iyi zamanlar ilk ve sonbahar ayları. 

Eğirdir Gölü ve Yeşil Ada

Türkiye’nin en büyük ikinci tatlı su gölü olan Eğirdir Gölü de bölgenin en büyük zenginliklerinden. Göl ile halkın ilişkisi baya deniz kıvamında. Plajlarında yüzmeye gidiyorlar, kenarında kamp atıyor, yelken okulunda ders alıyor, balığa çıkılıyor, tekne turu yapılıyor, akşam manzarasına balık yiyorlar. Denilene göre Türkiye’nin tek mavi bayraklı gölüymüş ama biz yalancının yalancısıyız. Bize sorarsanız Eğirdir’in tadının çıkarmanın en iyi yolu tepedeki manzaralı kafelerde kahvaltı yapmak ama kendiniz karar verin diye genel bi bilgi verelim. Haritada 9 numara.

– Yeşil Ada: Kapak fotoğrafında gördüğünüz, ince bir karayolu ile şehre bağlanan Eğirdir’in meşhur adası. Üzerinde tarihi bir kale, birkaç otel ve restoran var. Sahilindeki plajlardan göle gitmek mümkün. Yukarıda da dediğimiz üzere bizce adayı tepedeki kafelerden seyretmek, içinde olmaktan daha keyifli. Haritada 10 numara.

Ada’ya çıkamadan, karada, 1237 yılında Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından yaptırılmış merkezdeki Dündar Bey Medresesi ve hemen karşısındaki yine aynı tarihli Hızır Bey Cami‘yi de görebilirsiniz. 

– Eski Eğirdir Evi Cafe de manzaralı geleneksel bir Eğirdir evinin cafeye dönüştürülmüş hali. Daha otantik bir atmosferde çay kahve içmek isteyenler için önerebiliriz. 

– Eğirdir’de Yüzmek: Göl boyunca insanların göle girdiği bir sürü yer var ama Altınkum en popüler plajı. İnce kumu, kiralık deniz bisikletleri, şezlongları ile gerçekten bir Akdeniz sahili gibi. Ancak aynı zamanda bir kamp alanı olarak da kullanıldığından pek haz etmeyebilirsiniz. Özellikle de mangallar yakılınca.

Pisidia Antiokheia Antik Kenti

Kuruluşunun, M.Ö. 275 yılında Helenistik Dönem’de olduğu düşünülen Antiokheia, Roma döneminde en parlak çağını yaşamış. Zaten şehir kalıntılarının büyük bölümü de o dönemden kalma. Bizans döneminde ise Hristiyanlığın yayıldığı noktalardan biri olduğu için dini bir statüye sahip olur. Çünkü Aziz Paul, M.S. 46 ve 62 yılları arasında buraya üç kez gelerek, Hristiyanlığın temellerini burada atmış ve dünyaya buradan yaymaya başlamış. Hatta, M.S. 323 yılında İstanbul’da toplanan konsülde Aziz Paul’ un ziyaret edip Hristiyanlığı yaydığı yerler Hac merkezi kabul edildiğinden, Pisidia Antiokheia’ da bu hac merkezlerinden biri kabul edilmiş. Günümüzde çoğu hristiyan, tıpkı bir zamanlar Aziz Paul’un da gelmiş olduğu gibi tarihi Aziz Paul yolundan buraya yürüyerek gelerek hac görevini yerine getiriyor.

Aksu Zindan Mağarası

Aksu ilçesinin 2 kilometre kuzeydoğusunda bulunan Zindan Mağarası, Aksu Çayı boğazının güneye bakan yamacında, deniz seviyesinden 1300 metre yükseklikte yer alır. 765 metre uzunluğunda olan mağaranın içi tamamen aydınlatılmıştır. Yatay yönde gelişmiş olan mağaranın içinde yürümek ve gezmek son derece rahat ve kolaydır. Yarı aktif olan mağara içinde değişik damlataş, akmataş, kenartaş ve yer altı deresinin oluşturduğu aşınım ve sarkıtlar bulunmaktadır. Ayrıca, mağara içinde bazı kesimlerde minyatür kanyonlar oluşmuştur. Mağaranın sonunda, hamam diye isimlendirilen bölümün tabanında mozaik biçimli özgün kalsit kristalleri bulunmaktadır. Yapılan analizler sonucu, mağara içinde akan suyun kalsiyum ve magnezyum değerlerinin yüksek olduğu tespit edilmiştir.

Mağara girişinde siyah, beyaz ve kırmızı taş tesseradan yapılmış Eurymedon (Köprü Çayı Tanrısı) başı, iki yanında yunus motifi, altta ve üstte kanatlı uçan erkek motifleri olan mozaikler bulunmaktadır.

Yaka Kanyonu

İlçenin Yaka Köyü yakınında, derinliği 30 ile 100 metre, genişliği 1.5 ile 2.5 metre arasında değişen Yaka Kanyonu bulunmaktadır. Kanyonun içerisinde şelaleler, zengin bir bitki örtüsü, kuş ve bazı hayvan türleri, renk renk kelebekler görülmeye değerdir.

Aksu- Yaka Kanyonu Bisiklet Parkuru: 

Yaka Kanyonu'na köy içinden giden yol, dağ bisikleti parkuru olarak kullanılabilir. Aksu - Yenişarbademli Karayolu'nun 22. km.sinde Yaka Köyü’ne ayrılan yol, parkurun başlangıç noktası olarak kabul edilir. Köyün içinde muhtarlık binasından sağa (güney) doğru dönülür. Yol üzerinde 2 km sonra karşılaşılan köprüden  sağa (güneybatı) doğru ilerlenir. Bu ayrımdan 1300 m daha ilerlenerek Yaka Kanyonu girişine  ulaşılır.