Onküsür yıl öncesinde olan bir hikaye....Biraz yalan olmuş, biraz talan olmuş bugünlerde....Tek şahidi  Ahmet Şafak ve iki şarkısı...Şimdi düşününce anlıyoruzki  gereğinden fazla anlam yüklemişiz o günlerde...Hem şarkılara, hem de adam zannettiğimiz adamcıklara. Çatı katınta yaşayan kız , o çatı katından yıldızlara bakarken geceleri, eski bir teyp içinde dönen hep aynı şarkı- üstüste kasete hep aynı şarkıyı kaydetmiş dinliyor....Ahmet Şafak ..Şarkının adı bu aşkı öldüremezsin....Aynı günlerde kabuğunda yaşayan bir adam...Teybinde bir kaset,,,Pek şarkı sevmez zaten...Davasına , kafasına uygun bir şanatçı...Ahmet Şafak...Şarkının adı yalnız kurt eğilmemeli....Biraz zaman geçmiş bu şarkıları dinleye dinleye....Sonra karşılaşmışlar Ahmet şafak konserinde...Adam ön sıradan, kız biraz sıradan, oturmuşlar arka arkaya sıralara...Erosta canı sıkkın kimseyi vuramamış günlerdir kalbinden, bakmış kalabalık, girmiş hemen konsere....Eros tam okunu germiş, avını ararken kız  elini adamın omzuna koymuş, dönmüş önsıradaki ...kız sıradaki bu aşkı öldüremezsin olsun mu demiş, adam hemen istemiş, Ahmet abi sahnede şarkıya başlamadan bir hikaye anlatmaya başlamış ki ne hikaye ama, erosun okuna falan gerek kalmamış, kız tam kalbinden vurulmuş, önsıradaki ogün biraz yamuk oturmuş, belki sadece o gün değil hep yamuk otururmuş ne önemi var...ok kalbine değmemiş işte, isabet ettiği yer i burda yazmaya gerek yok, kısaca adam  yalnış yerinden vurulmuş,başlamış hiç başlamayacak o salak hikaye böylece...Onküsür yıl önce o gece;  Eros, Ahmet Şafak,bir adam önsıradan, bir kız fazlasıyla aşık ve sıradan........Konser sonrası kız kalbinden yaralı, adam tutmuş kızın kalbinden kulise götürmüş, bir resim çektirmişler,  eros hatırası,,,Hala saklı duruyor bir köşede , resmin sahibi ne bakabiliyor, ne atabiliyor....hayat devam ediyor,,,Şarkılar değişmiş sonra yalnız kurt eğilmese iyiydi ama eğilivermiş,eğilmişken bükülmüşken aşkın lafımı olur, şarkıyı adamın  erosun okuyla vurulduğu yeriyle dinlemişler demek ki, hem aşkı öldürmüşler,hem elleri güldürmüşler, yetmemiş yalnız kurt ellere taht yapmış, baht yapmış, hep birlikte çıkıp, bir de güzel üstünde tepinmişler...

       Onküsür yıl sonra herkes sıradanlaşınca önsıra arkasıra, ayaklar başlar karışınca, hadi kabul edelim orada biraz adama ayıp etmişler!!!!!kızın unutmak istedikleri , adamın unutmaktan öte yok saydıkları – o noktada da herkes kabul etsin ki kıza yazık etmişler!!! yarısı yıkık bir duvarda  Ahmet Şafağın afişiyle karşılaşınca ikidamla gözyaşı olmuş, akmış kızın gözünden..,

       Şimdi onküsür yıl sonra hemen hemen aynı sıralarda, aynı adamlardan, aynı şarkıları dinlerken Erosu aradı gözlerim.Bulamadım.O günlerden bugünlere kaybolan sadece Eros mu? Vicdan nerede,adalet nerede,o içilen kahvenin 40 yıl hatırı nerede, yalnız kurt nerede, seven,sevilen nerede?????

        Yazımı onküsür yıldır uçurumun kenarlarında  bırakılan kızın o konser gecesinden sonra  hep içinden okuduğu şiirle bitirmek istiyorum.Ahmet Şafak’ı dinlemediniz eğildiniz madem, bu aşkı öldürdünüz madem, başka bir  Ahmet’e Ahmet TELLİ’ye kulak verin bari.....

        “Şimdi beni uçurumdan atsan, düşene kadar aklımdaki tek şey,  omzuna değen ellerim olurdu.” 

         Sevgiyle....