Isparta’da 2 katlı ve çoğunluğu iş yeri olan bir binanın yeni sahibi depreme dayanıklılık testi yaptırmak isteyince yapı önünde hissedarlar arasında tartışma çıktı. Polis ekiplerinin araya girdiği olayda, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünden gelen görevliler hissedarlardan bazılarının numune vermek istememesi üzerine tutanak tutup, bölgeden ayrıldı.

Kutlubey Mahallesi Mimar Sinan Camii yakınındaki iki katlı ve çoğunlukla iş yeri bulunan binanın yeni sahibi, yapıda depreme dayanıklılık tespiti yaptırmak istedi. Diğer hak ve dükkan sahiplerinin bu duruma karşı çıkması üzerine arbede yaşandı. Polis ekiplerinin araya girdiği olayda, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünden gelen görevliler hissedarlardan bazılarının numune vermek istemeyişi üzerine tutanak tutup, bölgeden ayrıldı.

Yaşanan olay sonrasında Haber32 muhabirine açıklamalarda bulunan yüzde 21.75’lik hisse sahibi İsmet Yılmaz, "Yaşanan olay üçüncü kez meydana geldi. Her seferinde kendileri dışındaki diğer hissedarların depreme dayanıklılık testi için tespit ve numune alınmasına engel oluyorlar. Bunun mesuliyeti var. Yarın 2 gün sonra bir deprem de değil, durduk yere başka bir şey de olabilir bu binaya. İstanbul’da deprem olmadan da bir bina göçtü. Bu tarz bir şey de yaşanılabilir. Binadan bir parça kopup, bir vatandaşı da ya sakat bırakır ya da canına mal olabilir. Eski bir bina olduğu için bu tarz şeyler de yaşanılabilir” dedi.

İsmet Yılmaz, “Hissedar olduğumuz bina ile ilgili kentsel dönüşüm için numune aldırmak istiyoruz. ‘Bina sağlıklı mı, sağlam mı, değil mi?’ diye numune aldırmak istiyoruz. Biz bunu isterken, diğer malikler numune alınmasını istemiyorlar. Onların gerekçesi şu; kendilerince binanın sağlam olduğunu ve çürük olmadığını düşünüyorlar. Bu nedenle polislerle gittiğimiz halde kısa süreli söz münakaşası ve arbede yaşandı.

Diğer hisselerin sahipleri yüzde 78’i kapsıyor, bizim hissemiz yüzde 21.75 oranında. Yasada bununla ilgili olarak ‘Kiracı bile olsa bulunduğu bina ile ilgili mülkte riskli gördüğü bir binaya kentsel dönüşüm için müracaat edebilir’ deniyor. İstanbul’da da kentsel dönüşüm birçok yerde zorunlu tutularak yaptırılıyor, binalardan numuneler alınıyor. Ama bizim daha numune bile alınamadı. Belki sağlam çıkacak. Yani, bu tür durumlara hiç gerek yok. Yapılan iyi bir şey, bir noktada ama diğerleri kötülükle algılayarak, kötülükle yaklaşıyorlar” dedi.

“Biz, bu binayı yenileyelim dedik ama onlar hiçbir zaman buna yanaşmadılar”

Daha önce yaşanan süreçten de bahseden Yılmaz, “Biz, buraya alalı bir buçuk yıl oldu. Bu konuyu daha önce kendileriyle de görüştük. ‘İstiyorsanız hissemizi satabiliriz, sizin hisselerinizi de satın alabiliriz’, ‘Kat karşılığı anlaşıp yeni bina da yapılabilir’ dedik. Sonuç olarak ‘Bu bina riskli’ dedik. Riskli bir binada devlet bile oturulmasını istemiyorken, kentsel dönüşüm olması ve çeşitli diğer iyi seçenekler sunuluyorken bunları yapalım dedik. Biz, bu binayı yenileyelim dedik ama onlar hiçbir zaman buna yanaşmadılar. ‘Bizim iş yerlerimiz var, ondan dolayı yaptırmak istemiyoruz’ dediler. Zaten buradaki 100 metrekarenin içinde bulunan 5 tane dükkan var” diye konuştu.

“Göçme de yaşanılabilir"

“Tahminlerime göre burası 1980’li yıllarda yapılmış bir bina” diyen Yılmaz, şöyle devam etti:

“Eski yapıyla yapılmış sağlıklı olabileceği konusunda şüphelerimiz var, bize göre sağlıklı olması mümkün değil. Burada bizim istediğimiz binadan numune alınıp, ‘Bina sağlıklı mı, değil mi, oturulabilir mi, oturulamaz mı?’ Bizim tek nedenimiz bu. Bunun için anlaşılıp, güçlendirme de yapılabilir. Ama bu arkadaşlar farklı yönlerde oldukları için bunları da istemiyorlar. Bunun mesuliyeti var. Yarın 2 gün sonra bir deprem de değil, durduk yere başka bir şey de olabilir bu binaya. İstanbul’da deprem olmadan da bir bina göçtü. Bu tarz bir şey de yaşanılabilir. Binadan bir parça kopup, bir vatandaşı da ya sakat bırakır ya da canına mal olabilir. Eski bir bina olduğu için bu tarz şeyler de yaşanılabilir. Zaten sağlam çıkarsa da diyecek bir şey yok ama önemli olan bir numune alınması. Bu üçüncü kez oluyor. Hatta bizim daha önceki gidişlerimizde de bu tarz şeyler yaşandı. Biz, artık kendi avukatımıza dedik; ‘Biz bunu bu şekilde aşamıyoruz, bir buçuk yıldır bir sonuca varamadık, artık yasal olarak ilerleyelim, adli makamlar karar versin’ dedik. Avukatımız da oradaydı zaten, gerekli tutanakları tuttu. Bununla ilgili başsavcılığa da suç duyurusunda bulunulacak. Bu durum savcılığa intikal ettikten sonra devlet kanalı devreye giriyor. Biz de buna devam edeceğiz.”

“Mal kaybı kazanılır ama can geri gelmez, önemli olan da bu”

Bu şekilde yapılan müracaatlarda maliklerin Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü yetkililerine izin vermeme gibi bir haklarının olmadığını savunan Yılmaz, “Böyle bir şey yok. Savcılık numune alınmasını ister ve devlet, bir kere çürük bir binayı istemiyor zaten. Sonuç olarak numune alınması en özgür haktır. Kaldı ki, sadece maliklerden biri değil, bırakın toprak sahibini, bu kiracının bile hakkı. Mal kaybı kazanılır ama can geri gelmez, önemli olan da bu. Bununla ilgili en yakın bölgede, Dinar depremini yaşadık. Kimsenin yerini, kimse dolduramaz, can kaybı en yakın yaşanılabilecek bir olay. Bu binanın içini boşaltsak, zaten metruk bir bina görüntüsü var ama içindekiler hala orada yaşıyor. O yapıda ve kötü bir yer” ifadelerini kullandı.