Tarafı net olanlar, en uç noktada dahi olsa anlaşılabilir. Ancak rüzgara göre yelken açanlar, güç merkezine göre tavır alanlar en güvenilmez ve tehlikeli olanlardır. 

Hadi Özışık da artık Ak Partililerin yeterince ılımlı ve laik olduğunu düşünmüş olacak ki üşenmemiş Ayasofya Baş İmamı Mehmet Boynukalın'a çektiği bir videoyla vermiş veriştirmiş: "Sen kimsin, imamlık yap, Cuma'yı kıldır git, kimin hesabına konuşuyorsun, bu fitneyi kime dayanarak çıkartıyorsun? vs". Peki, bu lafları neden söylemişti? 

Ayasofya İmamı, İslam Hukuku Profesörü Mehmet Boynukalın, twitter hesabından, "1921 ve 24 anayasalarında devletin dini İslamdı ve laiklik yoktu. Cumhuriyet fabrika ayarlarına dönsün." çağrısını yapmış ve bu paylaşımı sebebi ile Cumhuriyet Gazetesi tarafından hedefe konulmuştu. Bu tepki Cumhuriyet için olağandı ama Özışık için değil... 

Ancak Özışık umduğunu bulamadı. Alkış ve övgü yerine haddini bildirenlerin yoğun tepki tweetlerine maruz kalınca yayınladığı videoyu silmek zorunda kaldı.

En hızlı renk ve kabuk değiştirenler, kendi inancı ve düşüncelerinden karşı kesime yaranmak için sürekli taviz veren hatta bununla da yetinmeyip onlardanmış gibi davrananlardır.

Geçmiş yıllarda dindar, muhafazakar ve laik, çağdaş insanlar arasında daha belirgin çizgiler vardı. Şu an bir başörtülüyü Onuncu Yıl Marşı okurken görmek mümkün olduğu gibi laik bir siyasetçiyi de seçimler yaklaşınca camide, iftar sofrasında ya da Umre'de görebiliyoruz.

Nureddin Yıldız, Yusuf Kaplan, Abdurrahman Dilipak ve pekçok dindar yazarların, ilahiyatçıların kendi içinde bulunduğu muhafazakar siyasetçiler tarafından azarlandığına, dava edildiğine yahut incitildiğine şahit olduk. Belki bu tür yaklaşımlara güvenerek Hadi Özışık kendinden çok emin bir şekilde Boynukalın'a "Laikliği konuşmak sana mı kaldı, senin imamlıktan başka bir vasfın mı var?" diye paldır küldür girişti. Ancak bu defa siyasetçilerden önce muhafazakar taban sosyal medyadan Hadi Özışık'a büyük bir tepki gösterdi.

Dindar insanlar, yıllardır ne çektiyse "laiklik" dayatmalarından çekti. Ancak Ahmet Hakan böyle düşünmüyor. "Laiklik en çok dindarları korur." dese de 28 Şubat'ta tam da bu yüzden dindarların nasıl canının yandığını Kanal 7'de haber yaptığı vakitlerde sürekli yayınlamış ve sonrasında tüm bunları unutup daha seküler bir çizgide durmayı tercih etmiştir. 

Kuranlarını gömüp saklayan ninelerimiz, dedelerimiz de bir vakitler laiklikten çekti. Ezanı Türkçe okutan sistemin mağdurları da. Başörtüsünden dolayı üniversitelerden atılanların da kamusaldan kovulanların da ağzı hep laiklikten yandı.

Şu an hocaların ekseriyeti tam da Hadi Özışık'ın istediği gibi namazını kıldırıp evine gidiyor. Vaazlarında Kuran'ı ve hükümlerini anlatırken riskli buldukları konuları pas geçiyorlar. Olur ya biri şikayet eder de işinden, aşından olursa diye. Kübra Par da ortak değerimiz(!) dediği Ayasofya Camii'nin imamının açıklamalarını takipçi kasmak isteyen ergenlere benzeterek yanlış buluyor. Etliye sütlüye bulaşmayan bir imam, ona göre ideal olanı. 

Sayıları çok olmasa da ilmi ve cesaretiyle ezber bozan imamlarımız var. Onlar cemaatine namazını kıldırıp koşarak evine gitmiyor. Çocuklardan ihtiyarlara her insana ulaşıp iyi ve güzel olana, Hakka davet etmek için koşuyorlar. Yeri geliyor camide çocuklara top oynatıyor, yeri geliyor evsizlere barınacak yer ve aş sağlıyor ama illaki birilerinin yüreğine dokunuyorlar. Ve en önemlisi Kuran'ın yalnızca ahiretimizi dizayn için değil dünyamızı, hayatımızı organize etmek için gönderildiğini ve onun, ilahi yasalarının üstünde hiçbir gücün olmadığını söyleyebiliyorlar. 

Mehmet Boynukalın, İslam Hukuku Profesörü olarak birilerine yaslanarak değil önce Rabbine sonra da ilmine dayanarak olması gerekenleri konuşabildi. O kendisini şu cümleleriyle savundu:

"Şerefli imamlık görevim dışında İslam hukuku profesörüyüm ve İslam'ı anlatma görevim var. Bu görevi Rabbimiz bütün ilim sahiplerine yüklemiştir: 'Hani Allah, kendilerine kitap verilenlerden, 'Onu (Kitabı) mutlaka insanlara açıklayacaksınız, onu gizlemeyeceksiniz' diye sağlam söz almıştı. Fakat onlar verdikleri sözü, arkalarına atıp onu az bir karşılığa değiştiler. Yaptıkları bu alışveriş ne kadar kötüdür! (Al-i İmran Suresi, 3/187)"

Boynukalın, pekçok Müslüman'ın içinden seslendirdiği belki de yüksek sesle söylemeye çekindiği konuları dile getirerek Ayasofya'ya yakışan, liyakatli bir baş imam olduğunu kanıtlamış oldu. Allah ondan razı olsun. Hakkı Hak için söyleyenlere selam olsun...