DELİ OLACAĞIM...

Üç Belediye Başkan Adayını da çok yakından takip ediyorum. Aybatılı Başkan, her zamanki gibi yine gücünü ön plana çıkarmaya başladı - devam da edecektir. Sayın Aybatılı her zaman kapak konuşmaları yapar.
Çok çok iyi bilirim. Esnaf gezilerinde bana her zaman şunu söylüyorlardı; 'Mehmet Aybatılı neden çok sessiz?' Aybatılı hiçbir zaman iftiraya girmez, belgelerini biriktirir ve kapak konuşmasını yapar.
Şimdi aynı soruyu ben diğer iki Belediye Başkan Adayına sormak istiyorum.
Tarafsız ama...
***
Yemin ediyorum şunu destekledin, bunun peşinden koşturdun diyecekler diye il dışına çıktım. İstanbul'dayım yani şu anda...
***
Soruma geleyim; 'Neden sustunuz?' Adam (Mehmet Aybatılı) çatır çatır şu şunu yaptı, bu bunu yaptı diyor. Bunlara cevap verebilecek bi delikanlı yok mu?
Gerek Hasan Balaman, gerekse Yusuf Ziya Günaydın...
Biriniz çıkıp da, delikanlı gibi 'Sen bunu söylüyorsun ama, ben böyle yaptım' demiyecek mi?
Diyemezlerse, maç zaten gitti. Hiç uğraşmayın...
Bakın tekrar söylüyorum, şu anda Isparta'da değilim, hiç kimseyi desteklediğim yok, seçimde de oyumu vallahi köyümde kullanacağım.
Ama benim delirdiğim, bizim Isparta'da çok uzun yıllardan beri demokrasi diye bir kavram yok.
Şunu yapamıyoruz; medeni bir şekilde...
Mafyavari değil, adam gibi karşılıklı oturupta Isparta ve sorunlarını hiç tartışamadık.
Herkes kendi çapında çıkıp çıkıp birşeyler söylüyor, yok ben Isparta'yı şöyle yaptım, yok ben Isparta'yı böyle yaptım... Ooooffff... falan filan..
Hep bilindikler.
Allah aşkına şöyle bir manzara düşünün...
***
Kentin kanaat önderleri, Vali Bey, gelmiş geçmiş Belediye Başkanları, Sivil Toplum Kuruluşları... Bir araya gelip, canlı yayında Isparta'nın sorunlarını tartışıyorlar. Sürekli telefonla canlı bağlantılar yapılıp, vatandaşlar şuraya şöyle olsa nasıl olur, buraya böyle olsa nasıl bir çözüm üretilir diye soruyor.
Hoş olmaz mı...
Nerdeee?
***
Kendinde ufaktan tefekten lider vasfı gören herkes çıkıp çıkıp bir yerlere aday oluyor. Arkasındaki kitlelerde parça pinçik - un ufak bölünüyor.
Bu şekilde hiç bir halt olmaz. Ne Isparta'da, ne Akdeniz Bölgesi'nde, ne de Türkiye'de..
Yazımın başlığına dönecek olursak eğer; yıllardır deli olduğum bir konu daha var.
                       ***
'İşsizlik problemi.'
                       ***
Isparta'nın bankalarda kaç lirası var biliyor musunuz?
1 milyar YTL...
Bu ne demek biliyor musunuz?
1 katrilyon..
Peki ne yapıyoruz?
Eskiden yastık altında olan bu paralar; şimdi zincirli kasalara konuldu.
Neden?
Çünkü mezara ekstra bir yer daha kazılıp, gömülenin kucağına verilecek o para...
***
Ondan sonra da kalkmışlar, ben açım, ölüyorum, bitiyorum diyorlar.
Esnafa giriyorsunuz, eskiden 'Hoşgeldiniz, buyrun' gibi cümleler kullanılırdı. Şimdi herhangi bir yere (sözüm meclisten dışarı) girdiğiniz zaman, soru sormaya korkuyorsunuz.
Uzun lafın kısası. Ben her zaman şunu düşünürüm; ekmeğin büyüğü küçüğü olmaz.
Ama gel bizim esnafa, küçük ekmek olduğu zaman şerefsizim yüzüne bakmaz. Ondan sonra da çarşaf çarşaf işsizlikten kırılıyoruz der...
Isparta kira gelirlerine, Isparta ikili diyaloglara; daha açığı 'dayı' kanalıyla para kazanmaya alışmış bir memleket.
Bu memlekette işsizlik falan yok, bu memlekette iş beğenmeme var.
10 bin işsiz varmış da, falanmış ta, filanmışta...
Külahıma anlatın...