Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Isparta ve Burdur İl Koordinasyon Kurulları tarafından 6 Şubat depremleri yıldönümünde Burdur Fayı ile ilgili önemli bir açıklama yapıldı. Ortak yapılan açıklamada, iki komşu il olan Isparta ve Burdur’un tedbir alınmazsa önceki yıllarda olduğu gibi tekrar aynı ortak kaderi yaşayabileceği belirtilen açıklamada, ‘DİRENÇLİ KENTLEŞME’ye dikkat çekildi.

İşte o açıklama:

“Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Burdur ve Isparta şubeleri olarak, tarihte iki ili de yıkmış ve tedbir alınmazsa tekrar yıkacak olan Burdur Fayı üzerinde sesimizi duyurmak üzere bir araya geldik.

6 Şubat depremlerinin üzerinden tam bir yıl geçti üzülerek söylüyoruz ki ülkemizde felakete dönüşmüş, afete dönüşmüş bir doğa olayının daha yıl dönümünü anıyoruz. Tam bir yıl önce bugün bu felaketlere “ASRIN FELAKETİ” olarak adlandırılan bir yenisi daha eklenmiştir. Ne yazık ki bizler bunlardan ders çıkartmamış bilimin gösterdiği yolda üzerine koyarak ilerleyememişiz. Takvimlerimizde felaketleri ölümleri yiten canları kaybolup giden hayatları yeni anma günlerini ekleyebileceğimiz yeni sayfamız kalmamıştır.

Burdur ve Isparta komşu iki il fakat kaderimiz ortak! En son 1914’te ve 1971’te her iki ili de yıkan ve büyük acılara neden olan fay ortaktır. 1914 depreminde Burdur’da evlerin %90’ı, tarihi eserlerin çoğu, Keçiborlu’da evlerin %82’si ağır hasar görmüştür. Isparta’da evlerin %55’i, Büyük Cami ve diğer kamu binaları çökmüştür. Bu nedenle bugün, 6 Şubat felaketinin yıldönümünde, Isparta ve Burdur TMMOB İl Koordinasyon Kurulları olarak bir gün bizi tekrar yıkacak olan fayın üzerinde ortak basın açıklaması yapmaktayız. Yüzyılın felaketinin üzerinden tam bir yıl geçmiş olmasına rağmen benzer afeti bekleyen Isparta ve Burdur illerimizde henüz elle tutulur bir tedbir veya karar alınmamıştır.

Tedbir almak yerine yetkililer “Yapının depreme dayanıklılığı hususu malikin sorumluluğundadır” ibaresini eklemiş ve imar affını çıkartmışlardır. Yani bizlere afetlere karşı dirençli kentleşme sağlamakla görevli olanlar, vatandaştan parasını toplamış, sorumluluğu da yine vatandaşın üzerine atmıştır.

“ASRIN FELAKETİ” anlayışı yerine, afetlerle baş edebilme yeteneğinin ve kapasitesinin geliştirilmesi yani güvenli ve dirençli kentleşme önceliğimiz olmalıdır. Dirençli kentleşme anlayışı benimsenmiş olsaydı şu anda burada toplanmamız için ne bir sebebimiz olurdu ne yitip giden binlerce yurttaşımız.

AFETLERE KARŞI DİRENÇLİ KENTLER OLUŞTURABİLMEK İÇİN YAPILMASI GEREKENLER:

• Sağlam, kararlı ve istikrarlı bir siyasi irade ile toplumun ihtiyaç ve menfaatlerini gözeten, meselelere bütüncül ve bilimsel bakabilen politik bir anlayışa ihtiyaç vardır.

Kardeşinin Tutuklanmasını Protesto Etti Kardeşinin Tutuklanmasını Protesto Etti

• Şehrin kapasite ve kaynaklarına bağlı olarak, meslek odalarının, üniversitelerin, toplumun ve karar vericilerin hep birlikte katılımcı bir modelle rant kaygısından uzak, bilimin ve mühendisliğin ışığında şehirleri planlamaları gerekmektedir.

• Tarımsal ve riskli alanların yapılaşmaya açılması sınırlandırılmalı, sorunlu ve zayıf zeminlerde yüksek katlı konut ve benzeri yapılar için yapı izni verilmemelidir. İstisnai durumlarda kural ve kriterler titizlikle belirlenmeli ve denetlenmelidir.

• İster yeni alanlar üzerinde yapılan çalışmalar, ister mevcut planlar üzerindeki tadilatlar olsun her türlü imar çalışması şeffaf, katılımcı ve tekniğine uygun olmak zorundadır.

• Yapı plan ve projeleri yetkin ehliyet sahibi kişilerce incelenmeli, her meslek grubu kendi yetki ve sorumluluğundaki plan projeyi incelemeli ve denetlemelidir. Mimar ve mühendis istihdamı olmayan belediyelerde ruhsat verme işlemi, personel sayısını tamamlayana kadar askıya alınmalıdır.

• Afetlere hazırlık çalışmaları kaynak ve zaman gerektiren uzun soluklu çalışmalardır. Dolayısıyla gerek merkezi, gerekse yerel yöneticilerin kendi dönemlerinde esnetip gevşetemeyeceği yasal düzenlemeler yapılmalı, kaynakların doğru ve yerinde kullanımı için önlemler alınmalı, aksine davranışların hukuki ve cezai yaptırımları olmalıdır.

• Birliğimizin ve bağlı odalarımızın yıllardır dile getirdikleri genelde ülkemizin özelde ise bölgenin depremselliği görmezden gelinerek yapılan kent planlamaları, yerel yönetimlerde belediye meclisleri tarafından bilim ve tekniğin ilkeleri göz ardı edilerek yapılan plan tadilatları, kamusal denetimin gereği gibi yerine getirilememesi, kaçak yapılaşma kentlerimizi beton yığınlarına dönüştürmüş durumdadır.

Afetlere karşı dirençli kentler oluşturmanın adımları uygulanabilirdir. Türkiye Cumhuriyeti yüz yıllık geleneğiyle liyakatlı mimar ve mühendisler yetiştirmiştir. Mustafa Kemal Atatürk’ün evlatları olarak bizler ülkesini en çok seven işini en iyi yapandır sözlerinin altını dolduracak nitelikte çalışıyoruz. Burdur Fethiye fay zonu üzerinde bulunan Burdur ve Ispartamız için de durumun Hatay ve Kahramanmaraş gibi olmaması için var gücümüzle çalışacağımızın sözünü veriyoruz. Bizim şehirlerimiz için hala çok geç değildir.

Kanun çıkarıcıları, karar vericileri ve yerel idareleri acilen göreve davet ediyoruz, yarın çok geç olmadan. Geçmişten ders çıkararak, gelecekteki nesiller için daha sağlam, güvenli ve sürdürülebilir bir Türkiye inşa etme sorumluluğunu hep birlikte taşımalıyız.

Son söz olarak doğal afetlerde canını kaybeden yurttaşlarımıza rahmet, yakınlarını kaybeden yurttaşlarımıza sabır diliyoruz. Ülkemizin bir kez daha başı sağ olsun.

Bilimle, emekle, inatla ve umutla..”

Haber Merkezi