Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, AB'nin içinden geçtiği ekonomik buhranın Türkiye için bir fırsat olabileceğini belirterek, ''Çünkü orada oturmuş, kalıplaşmış markalar var. Oralarda özelleştirme kapsamında projeler var. Türk yatırımcısının, Türk girişimcisinin değerlendirebileceği muazzam fırsatlar var'' dedi.

Bağış, Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonuna (TUSKON) üye federasyonlardan Marmara İş Hayatı Dernekleri Federasyonunun (MARİFED) 5. Olağan Genel Kurulunun açılışında yaptığı konuşmada, günümüz şartlarında artık ticari ve ekonomik ilişkilerin siyasi ilişkileri belirlediğini, bu nedenle MARİFED üyelerinin dünyanın dört bir yanında iş ve yatırım yaparken, oralarla Türkiye ekonomisini bir araya getirirken, ''Türkiye'nin barış köprüleri''ni oluşturduğunu söyledi.

AB ülkesi ülkelere seyahat ettiğinde, iş adamlarının, bu ülkelerde Türkiye'nin imajını nasıl değiştirdiğine şahit olduğunu ifade eden Bağış, şunları anlattı:

''Geçen yıl Estonya'yı ziyaretimde, Eston Başbakan bana döndü ve 'Ülkemizdeki son yatırımınız için teşekkür ediyorum' dedi. Ben de meraklı bakışla yanımdaki büyükelçimize baktım; 'Burada yeni bir baraj mı yaptık, yeni bir köprü mü yaptık, yeni bir havaalanı mı inşa ettik' diye. Meraklı bakışımı gören Eston Başbakanı, 'Sizin Türk firması Güllüoğlu burada bir yer açtı' dedi. Gittim, ziyaret ettim. 8 kişi istihdam eden bir iş yeri. İstanbul'da yapılan baklavalar, kamyonlarla Talin'e gönderiliyor, orada pişirilip, üstüne şerbet dökülüp dağıtılıyor. Ancak o 8 kişilik istihdamı sağlayan, yaprağın kımıldamadığı, ekonomik kriz ortamında ülkemize başbakan seviyesinde teşekkür getiriyor, Türkiye'nin imajını, Türkiye'nin oradaki potansiyelini çok farklı bir havaya sokabiliyor.''

AB'nin, kendi tarihinin en ciddi buhranlı döneminden geçtiğini, bu nedenle Türkiye'de de vatandaşların AB kavramına hassasiyetleri bulunduğunu kaydeden Bağış, dünyada kişi başına düşen refahta hala en önde gelen coğrafyanın AB olduğunu vurguladı.

Bağış, gelirin yanı sıra insan hakları, ifade özgürlüğü, gıdanın hijyen standardından, havadaki oksijen oranından bahsettiğine dikkati çekerek, şöyle dedi:

''Bu yüzden bizim AB standartlarını yakalamamız, her zamankinden daha önemli. Belki de bu buhrandan geçiyor olmaları, bizim için de bir fırsat. Çünkü orada oturmuş, kalıplaşmış markalar var. Oralarda özelleştirme kapsamında projeler var. Türk yatırımcısının, Türk girişimcisinin değerlendirebileceği muazzam fırsatlar var.

AB, eninde sonunda bu buhranı aşacaktır. Hiçbir zaman kendimizi farklı bir platformda görmememiz gerekir. Almanya'nın bugünkü ihracatı, bizim 2023 hedefimiz olan 500 milyar doların 3 katıdır. Onun için, bizim o coğrafyayla ilişkilerimizi güçlü tutmamız lazım. Bunu sadece hükümet olarak değil, iktidarıyla, muhalefetiyle, iş dünyasıyla, akademik çevreleriyle, medyasıyla hep birlikte yapacağız. Sizlerin kuracağı ilişkiler ve sizlerin oraya yapacağı yatırımlar, Türkiye'nin gelecekte de oralarda söz sahibi olmasını sağlayacaktır.''