Eyvah! Vesayetlerimizden Kurtuluyoruz.

Bazı çevrelerde son dönemde ciddi bir karamsarlık yaşanıyor. Bu çevreler kendi karamsarlıklarını etrafa yayabilmek amacıyla büyük bir gayret sarf ediyorlar.

Her türlü gelişmeyi olumsuz olarak yorumlayabilmek ve aktarabilmek konusunda gösterdikleri başarıyı  küçümsememek lazım. Türkiye’deki durumun kötüleşmesinden ve askerin sabrının tükenmesinden yakınmak, bu kesimin kullandığı temel argüman.


Küresel borç krizinden  Türkiye’nin etkilendiği  inkâr edilemez. Bu krizle birlikte Hükümetin  de sonunun geldiğini düşünenler çıkmıştı. Bu mevzu ile ciddi yayınlar yapıldığını hatırlayalım.  

Bu yıl Türkiye’nin krizin etkisinden bir ölçüde sıyrıldığı söylenebilir. Türkiye’nin krizi, komşularına göre daha hafif yaralarla atlattığı yönünde değerlendirmeler var. Enflasyon oranları, büyüme tahminleri, ve döviz kotasyonları ekonomik krizden çıkış emareleri gösteriyor. Fakat istihdamla ilgili tüm dünyada olduğu gibi bizde de devam eden sorunlar olduğunu gözden kaçırmamak gerekir.

Sonuç itibariyle ekonomik anlamda kriz tellallığı pek bir sonuç vereceğe benzemiyor. Peki siyasi kriz beklentisi gerçekçi mi?

Balyoz Darbe planı neticesinde oldukça fazla emekli ve muvazzaf subayların tutuklanması ya da sorguya çağrılması belirli kesimlerin balansını bozduğu yaptıkları siyasi felaket senaryolarından anlayabiliyoruz.  

Asker vesayeti sayesinde belli imtiyazlar elde etmiş olanların; militarizme sıcak mesajlar yollayarak yükselme olanağı bulanların; askerle ilişkilerinden ekonomik çıkar elde edenlerin; son gelişmelerden memnun olmaları düşünülemez.

Balyoz Darbe planının açığa çıktıktan  sonra hukuki süreç  , askerin siyasete müdahale imkânlarını büyük ölçüde sınırlandırıyor, ve tabii benzer işlere ‘kalkışma’yı düşünecek olanlar için de uyarı niteliği taşıyor.

Peki asker vesayetinden nemalanmayı alışmış olanlarda acaba bazı uyarıları almışlar mıdır?