“Bizim suçumuz çocuklara namaz öğretmek mi, onlara güzel ahlak aşılamak mı? Neydi bizim kabahatimiz ki dershanelerimiz kapanıyor, kurumlarımıza ve cemaatimize paralel damgası vuruluyor ve bizler hem işimizi, itibarımızı hem de cemaat mensuplarımızı kaybediyoruz?” Cemaat tabanının genel olarak sitem şekli bu.
 
2002’de Çevik Bir’in İsrailli stratejist Martin Sherman’la yazdıkları makaleye dikkat edelim. “ Anayasa’dan aldığı yetkiyle Türkiye’de laik cumhuriyeti korumakla yükümlü ordu, Erbakan’a açıkça dedi ki “Ülkenin yüzünü İslam’a dönmesini ve İsrail-Türkiye ilişkilerinin tehlikeye atılmasını izlemeyeceğiz. Erbakan kontrol altında tutuldu. Türkiye ve İsrail MGK baskısıyla İslamcı Erbakan istifasını sundu.”
 
Fethullah Gülen’in ve Zaman gazetesinin 28 Şubatçılarla hiç ters düşmediğini, onlara “Hayırlı olsun”lu manşetler attığını, Erbakan’a ise “Beceremedin, artık bırak” sözünü de hatırlıyoruz. Bu kadar da değil, Gülen’in Çevik Bir’e “Yüksek zatıaliniz istesin, okullarımızın anahtarını size verelim” mektubunu yazdığını da unutmadık. “MGK’da bir hata varsa içtihat hatasıdır bir sevap alır, yoksa iki sevap alır.” diyenler, başörtüsü sorununu “füruat” lafıyla çözenler ve bunca şirinlik çabalarına rağmen korkup pensilvanyada soluğu alanlar, “28 Şubat’ta mağdurduk, şimdi bin beter olduk, öldük, bittik” demekte.
 
30 Ekim MGK’sı sadece Gülen cemaatine değil tüm cemaatlere karşı bir savaş demekmiş. Büyük bir hırsla bürokraside kadrolaşırken diğer cemaatleri böcek gibi ezmeye çalışan paralel yapı, şimdi onların hamisi kesilerek hükümete karşı kışkırtmakta.
 
Oluşturmak istedikleri algı “Hükümetin yok etmek istediği cemaat, tek biz değiliz, sıra size de gelecek.” Sormak lazım, diğer cemaatler de sizin gibi hükümetin darbeyle gitmesini, CHP bile olsa laik ve baskıcı bir liderin himayesinde sürekli korku içerisinde yaşamayı isterler miydi? Onlar da batı dünyasına “Türkiye İslamcı oluyor, bir çaresine bakın.” demişler miydi?
 
ABD’de Türkiye karşıtı algı yaratmak için uğraşan Fatih üniversitesi öğretim görevlisi İhsan Yılmaz, ABD’ye Türkiye’yi ve Ak Parti’yi şikayet etti. Ak Parti’yi İslamcı olmakla suçlayan Yılmaz, hükümetin alkolü yasakladığını ve İmam hatiplerle Türkiye’yi yeni bir İran yapma yolunda hızla ilerlediğini vurguladı.
 
Suriye’ye giden İHH tırlarını hedef alarak “hükümet Işid’e silah yardımı yapıyor” propagandasıyla yetinmeyen paralel yapı batı dünyasında İslamofobia ve Türkiye düşmanlığı için adeta çırpınıyor. Öyle gözleri dönmüş bir halde batıyorlar ki batarken niyetleri, tüm Türkiye’yi ve Müslümanları kendileriyle bir batırmak.
 
“Biz bu hükümete ne yaptık da “haşhaşi” olduk, “paralel” yaftasını aldık . Biz ibadet eden gençler yetiştirmek ve  için gecemizi gündüzümüze katmadık mı? Kuş uçmaz kervan geçmez, gecesi gündüzü bir olmaz memleketler de zorluklar için de çalışmadık mı?” Evet, bunları cemaati meşru göstermek ve halk tarafından kabul görmek için yaptınız. Tabana biz gençlere İslam’ı anlatıyoruz derken ABD’ye Türkiye’yi hükümet İslamlaştırıyor diyerek şikayet etmek bir çelişki değil mi?
 
Ancak hala o abla, abi denilen kişilerin CHP için kapı kapı oy toplama girişimlerini, Gülen’in başlattığı beddua seanslarını, katil İsrail, Esed ve Sisi için bile kullanılmayan Firavun, Nemrut, Yezid, Münafık ifadelerini Erdoğan için niçin kullandıklarını izah edemiyorlar.
 
“Bizim suçumuz doğuda çocukların dağa gidişini önlemek mi?” diyenler dizileriyle Türk Kürt çatışmasını körüklemekten neden çekinmiyorlar? Yine çözüm sürecinin sona ermesi için Kobani olaylarını yorumlarken neden PKK ve geziciler kadar hevesliler?
 
Dün gezi olaylarında gezicilerin yanında olup hükümetin darbeyle gitmesi için dua edenler de onlardı, 17 Aralık’ta operasyon yaptıranlar da. Ve bugün Kobani eylemleriyle Türkiye’nin altının üstüne gelmesi için yanıp tutuşanlar da.
 
“Sizin suçunuz ne?” Öyle mi? Kendi ülkesindeki dindarları ABD’ye şikayet edip, her gün bir başka eylemden, krizden heyecanlanıp “Gün bugündür. Mübarek hocamızın bedduasının tuttuğu gündür.” demek için yaşayan ama ülkesinin bağımsızlığını, geleceğini zerre kadar düşünmeyen ve bizim tek suçumuz İslam’a hizmetti diyerek uyuttuğunuz, kandırdığınız tabanı kışkırtan sizler için “paralel yapı” lafı da “haşhaşi” benzetmesi de mübalağa değildir.
 
( Karaman Ermenek’te mahsur kalan 18 madencimiz için dua etmeyi unutmuyoruz. Ayrıca Mescid-i Aksaya yapılan saldırıyı lanetliyor, tüm Müslümanları tepki vermeye davet ediyoruz.)