Ankara Temsilcimiz Zeki TARHAN yazdı.

                         Isparta’nın değişimi ve de dönüşümü için uğraş verilirken, birden bire bir “şok” la karşılaşılıyor ve Isparta, “KİMLİK BUNALIMI”nın içinde adeta savaşıyordu…
                        “ Isparta ne şehri olmalıdır?” sorusu, akademik çevrelerde ve bilhassa Doç.Dr.Hakan KİRİŞ hocamızın başını çektiği dar bir sahada paslaşmalar şeklinde sürdürülürken, KENT KİMLİĞİ sorgulaması, aniden bir “ (U ) DÖNÜŞÜ” yapılarak, KİMLİK BUNALIMI’na dönüşüverdi…

                                                                      ***
                        DAVRAS, Kimlik Bunalımını yaratan depremin merkez üstü oluverdi.Isparta diyordu ki; “Benim kent kimliğim TURİZM olamaz!!!” Evet, bu saatte Isparta ne yazık ki bunu diyordu. Bu ise; Isparta’nın Kimlik Bunalımı yaşadığının apaçık göstergesiydi…Bunun;Isparta’nın Antalya megapolünde yerinin olmadığı, Antalya ile entegrasyonun hayâl olduğu, Göller Yöresinin EKO-TURİZM Bölgesi olarak stratejik belgelerde yer almasının bir anlam ifade etmediği şeklinde değerlendirilmesi de kaçınılmazdı…
                                                                     ***
                       SİRENE DAVRAS olayını, Isparta yerel medyasında en iyi yorumlayan kişi de MANŞET Gazetesi sahibi Hakan YAMAN oldu. Telefonu açıp kendisini kutladım…SDÜ Eğirdir Meslek Yüksek Okulumuzun öğretim üyelerinden Çetin MEYDAN’ı da kutluyorum. Sosyal Medyada SİRENE DAVRAS için bir kampanya yürütüyor. Ben de hemen katıldım bu kampanyaya. Bu konuda bir lobi oluşturulmasını önerdim. Ve telefonlara sarıldım…Cumhurbaşkanımız sayın Abdullah GÜL’ün danışmanı,emekli kurmay albay HEMŞERİMİZ Cemil ANTALYALI’dan tutun, DAVRAS KAYAK MERKEZİ GELİŞİM PROJESİ’ni yapan Ankara Üniversitesi öğretim üyeleri Prof.Dr.Yalçın MEMLÜK ve Prof.Dr.Nevin AKPINAR’a, Isparta valimiz sayın Memduh OĞUZ’dan SDÜ öğretim üyelerine dek uzanan bir telefon trafiğinin içinde buldum kendimi.

                                                                     ***
                       Devletimizin en tepe noktasındaki ( 1 ) numaralı isim, DAVRAS KAYAK MERKEZİ’mize sahip çıkıyor, Yedi Büyükelçiyi Isparta’nın prestij mekânında ağırlıyor, İşadamları zirvesini SİRENE DAVRAS’ta gerçekleştiriyordu…
                     DAVRAS KAYAK MERKEZİ’nde ağaçlandırma çalışmalarına, devleti oluşturan yasama-yürütme erklerinin tepedeki yetkili ve sorumluları dört elle sarılıp katılıyordu…

                                                                    ***
                      “DÜNYALI OLDUK” diye seviniyorduk…SİRENE DAVRAS’ta; BİRİNCİ ULUSLAR ARASI DAVRAS KONGRESİ’ni gerçekleştirmiştik. SDÜ başarmıştı bunu. Bir de slogan üretmiştik: “NE GEREK VAR DAVOS’A, GİDELİM DAVRAS’A!!!” diye. Bizler, bu Kongrenin ikincisini beklerken, DAVRAS’ı gündemimizden çıkarıyorduk. Hani dünyaca ünlü devlet ve siyaset adamlarını DAVRAS’a Kongreye getirecektik?!!!
                      Anlaşılan, sadece KONGRE TURİZMİ’nden değil, hepten turizmden vazgeçiyorduk!!! Kış turizmi,spor turizmi, eko-turizm ve alternatif turizm…Isparta’nın TURİZM’le doku uyuşmazlığını, SİRENE DAVRAS olayıyla somut bir şekilde yaşıyorduk…

                                                                  ***
                    Isparta’yı Dağlar kurtaracaktı. ODTÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü öğretim üyeleri ve öğrencileri, her yıl Isparta’nın, Eğirdir’in,Barla’nın dağlarında pratik eğitim görüyorlardı…Çünkü; en güzel jeolojik oluşumlar ve tektonik bindirmeler, Isparta’nın dağlarında gözlemleniyordu…
                   ÇAMDAĞI yada GELİNCİK DAĞI’nı alternatif dağ ekosistemi olarak görmüyorduk. İnanç turizmi için oldukça uygun turizm yatırımlarına girişilmeliydi. Ne yazık ki bu iş, sloganlarla olmuyordu. Patenti sayın valimize ait olan o sloganın akıbeti, DAVOS-DAVRAS sloganının akıbeti gibi olur muydu acaba?...
                                                                   ***
                   …Evet, valimiz sayın OĞUZ’la da SİRENE-DAVRAS’ı konuştuk. Bu konuşmamızı sosyal medyada paylaştım. Vali OĞUZ; “orada keçi yok,çoban da yok” diyor ve devam ediyor: “…O oteli işletenler ticari nedenle satış yada devretmeyi düşünmüş olabilirler…Bizim üç yıldır,il’de uyguladığımız turizm ile ilgili politikalarımızda herhangi bir değişiklik yok.”
                    Sayın valimiz de bu satırların yazarına böyle diyordu…
                   SDÜ rektörümüz, sevgili hocamız sayın İBİCİOĞLU’na maalesef ulaşamadım.SDÜ’nün de yatırımı var DAVRAS’ta. Üniversitemizin sessiz kalışını ne yazık ki, içime sindiremiyorum…

                                                                                    DEVAM EDECEK…BEKLEYİNİZ