“İlk yarıyılı başarısız tamamlayan hükümet, ikinci dönem derslerine daha çok çalışmalı”

 

Türk Eğitim-Sen Isparta Şube Başkanı Ali Balaban yaptığı yazılı açıklamada 2006–2007 Eğitim-Öğretim yılının birinci yarıyılının yarın sona ereceğini ancak bu dönemde de eğitimde yaşanan sıkıntıların çözülemediğini belirtti. Balaban"ın açıklaması şöyle “Okullar şiddet yuvası haline geldi, suç makineleri yetiştiren kurumlara dönüştü, öğrenciler arasında madde bağımlılığı alabildiğine arttı. Gencecik bedenler bir anda yitip, gitmeye başladı, öğrenciler şiddet kültürüyle beslenir oldu. Gerek eğitimciler, gerekse öğrenciler bu dönemde can güvenliğinden yoksun olarak eğitim-öğretim yaptı.

 

Tüm bunlar yetmezmiş gibi meslek lisesi öğrencileri için bir türlü karanlıklar aydınlatılamadı. Bu yılda ÖSS"ye katsayı mağduru olarak girecek olan meslek lisesi öğrencileri, hükümet ile YÖK arasında çekilen kılıcın arasında kaldı. Rant aracı haline gelen meslek lisesi sorunu, politik kaygılarla rafa kaldırıldı. Şura toplantısı anlamsız tartışmaların gölgesinde noktalandı, şurada alınan kararlar hayata geçirilemedi.

 

Türk Milli Eğitimi, müfredat programlarından tutun da, yalan yanlış gözden geçirilen ders kitaplarına kadar yığınla hataya tanıklık etti. Sık sık değişen sınav sistemleri ve programlar sayesinde kafası iyice karışan öğrenciler artık Milli Eğitimin hızına ayak uyduramaz hale geldi.

 

Okullarda ikili eğitim-öğretim devam ederken, birleştirilmiş sınıflara da son verilemedi. Türk Milli Eğitimi, 2006 yılında da taşımalı eğitime devam etti. Okulları bilgisayarla donatma iddiasında olan Bakanlık, hedefinin yarısına bile ulaşamadı.

 

Okullar bu dönemde ticarethane gibi işletildi, öğretmenler tahsildar olarak görüldü. Okullarının eksiklerini gidermeye çabalayan okul yönetimleri kaynak aktarılamaması sonucu büyük zorluk yaşadı. Zaman zaman eğitim çalışanları bu konuda velilerle bile karşı karşıya geldi.

 

2006–2007 Eğitim-Öğretim Yılı eğitim çalışanları açısından da çok parlak bir dönem olmadı. Ekonomik ve sosyal haklardan yoksun olarak görevlerini ifa eden eğitim çalışanları özellikle sözleşmeli öğretmen alımı ile büyük yara aldı. Eğitim çalışanlarını köle olarak gören zihniyetin ürünü olan sözleşmeli öğretmen alımı bu yıl da hukuka rağmen, yargı kararlarına rağmen yapıldı.

2006–2007 Eğitim-Öğretim Yılının ilk yarıyılı için görüldüğü gibi parlak bir tablo çizmek mümkün değil. Hükümetin ve Bakanlığın karnesi eğitim çalışanları nezdinde kırıklarla dolu. Her geçen yıl biraz daha deforme olan, eksenine eğitimi değil, AB"ye itaatkârlığı ve kadrolaşmayı esas alan bir yapıya dönüşen, vekâletle yönetilen eğitim sistemimiz ülkemizin güç kaybetmesine neden oluyor. Ancak umuyoruz ki ikinci yarıyıl hem eğitim çalışanları hem de öğrenciler açısından farklı bir dönem olacaktır.

Bu noktada karne heyecanı yaşayan öğrencilerimize ve velilere birtakım uyarılarımız olacaktır. Öğrenciler karneyi hayatlarının odak noktasına yerleştirmemelidir. Zira karne belki başarının bir göstergesi olabilir ancak başarının tamamı değildir. Ailelerde çocuklarına karnelerindeki kırık notlar dolayısıyla baskı yapmamalıdır. Bilindiği gibi karne psikolojisi kimi zaman çocuklarımızı intihara kadar götürebilmektedir. Bu nedenle çocukların kırık notlarının altında yatan nedenler araştırılmalı ve daha çok gayret sarf etmesi için destek olunmalıdır. Aksi takdirde ailesi tarafından örseleneceği düşünülen çocuk, istenmeyen davranışlar sergileyebilir”