Isparta siyasetinin önemli isimlerinden SDÜ öğretim görevlisi Suat Kolukırık, tarafından düzenlenen Akdeniz Toplantıları Barida Otel’de devam etti.

Geçtiğimiz genel seçimlerde AK Parti milletvekili adayı olan Kolukırık, toplumcu, paylaşımcı ve katılımcı bir anlayış ile Isparta siyasetine farklı bir renk kattı. Yoğun katılım ile gerçekleşen Akdeniz Toplantılarının bu ay ki konuğu ise AK Parti İstanbul milletvekili Metin Külük oldu.

Söyleşide Isparta’nın kendisi için çok ayrı ve özel bir yeri olduğunu söyleyen Külünk, kısır siyasetin Isparta’ya bir fayda getirmeyeceğini söyledi.

AK Parti’de ‘yeni Türkiye’ ile birlikte ‘yenilenme’ sürecinin yaşanacak olmasını ‘olağan ve kaçınılmaz bir gerçek’ olarak değerlendiren Milletvekili Külünk, Türkiye’de AK Parti’yle birlikte, ilk kez içeride ekonomik istikrar sağlandığını ve bu istikrar üzerinden de sosyal barış inşa edildiğini söyledi.

İşte AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk ile Akdeniz Toplantılarında dile gelenler;

Uluslararası ilişkilere dair ülkemiz bölge içerisinde konumlandırılırken, Lozan sonrası Türkiye’nin ötesine geçebilme girişimleri olsa da bu çabalar sürekli olarak akamete uğratıldı. Menderes ile akamete uğratıldı. Merhum Erbakan döneminde akamete uğratıldı. Özal zamanında akamete uğratıldı. Çok ağır bedeller ödettirildi bu insanlara. Çünkü Türkiye’nin dış politikası, Lozan ve 1948’de İsrail’in kuruluşuyla birlikte ‘Tel Aviv–Londra’ arasına ipotek edildi. Tel Aviv–Londra aksının dışında bir coğrafya, bir dünya tasavvuru eden kim varsa, ülke içinde engel olundu. Darbelerin aslında örtülü nedenlerinden birisi de budur: Yani Türkiye’ye onyıllardır hep ‘bir ayar’ çekilmiştir. Türkiye’yi kendi doğal genetiğine uygun tarif edenlerin adımları, darbeler üzerinden hep akamete uğratılmıştır. Türkiye’ye ‘Bu aksın dışına çıkmayacaksın!’ mesajı verilmiştir.

Bugün ise Türkiye’de AK Parti’yle birlikte, ilk kez içeride ekonomik istikrar sağlanmış ve bu istikrar üzerinden de sosyal barış inşa edilmiştir. Bireysel ve toplumsal refah, çağdaş normlara uygun olarak ve yeniden düzenlenmiştir. Türkiye’nin bu ortaya çıkan yeni görünümünde emek sahibi aktörlerden bir tanesi de sahip olduğu bilimsel ve siyasal donanımlarıyla Sayın Davutoğlu’dur. Biz bugünkü oluşan tabloyu 1970’lerde de konuşuyorduk ancak bu konuştuklarımız Ankara’da bir karşılık bulmuyordu. Bizler o yıllarda ‘kenar mahalle çocuğu’ olarak kabul ediliyorduk. Tayyip Erdoğan karakterindeki bir lider ise bizim bu düşüncelerimizi aldı ve Türkiye’de bir akla dönüştürdü. Bu anlamda Sayın Davutoğlu’nun Genel Başkanlığı ile beraber bu süreç istikrarlı bir şekilde devam edecektir.

Burada Türkiye’nin temel ihtiyaçlarından birisi de Anayasa ve Başkanlık Sistemi’dir. Bu bir kişinin değil; bir kadronun hareketidir. Recep Tayyip Erdoğan ise bir yere gitmemiştir. Ne yaptı? Çıktı, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda herkesin gözünün içine baka baka ‘Dünya beşten büyüktür’ dedi. ‘Laf zamanı değil, icraat zamanıdır’ dedi. Küresel adaletten bahsetti. Tarihin tüm sayfalarında, dönüşümünün bir lider öncülüğünde gerçekleştirilebildiği yazılıdır. Tarihte dönüştürücü liderler ve bir de muhafazakâr liderler vardır. Muhafazakâr liderler, mevcudun içerisinde istikrar ararlar. Fakat dönüştürücü liderler, değiştirerek ve dönüştürerek, toplumun istikrarını inşa ederler. Osmanlı Devleti, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti için eskiydi. Ancak aradan 90 yıl geçti ve artık o günkü Türkiye Cumhuriyeti de bugünkü Türkiye Cumhuriyeti’nden eski. Dikkat edin, hep bir ‘eski-yeni’ mücadelesi vardır. Ancak burada şunu da sormak gerekir: Neye göre eski, neye göre yeni? Zamanın ruhuna ve aklına göre eski; yine zamanın ruhuna ve aklına göre yeni. Bakınız bizler bugün Marmaray’ı konuşuyoruz. Hastane yatırımlarını ve havaalanlarını konuşuyoruz. AK Parti’yle birlikte Türkiye, Bilgi Çağı’na entegre olabilme fırsatını yakalamıştır. Bugün fiber optik kabloda Türkiye nerededir? AK Parti’yle birlikte bugün artık Türkiye, fiber optik ağların strateji kavşağı haline gelmiştir.

Biz bir kadro hareketiyiz. Benim liderim Recep Tayyip Erdoğan’dır. Ben, düşüncelerini doğruya, halka ve Hakk’a yöneltmiş bir insanım. Aksinin doğru olduğunu bana bir başka akıl ispat edinceye kadar da doğru bildiğim düşüncelerimin her zaman arkasındayım. Düşüncelerimden ve iddialarımdan vazgeçmem!”