Süleyman Demirel Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Zübeyde Öner, radyo fm32’de hafta içi her sabah canlı olarak yayınlanan Kent Günlüğü programına katılarak gazeteci Elif Akgül’ün sorularını cevaplandırdı.

Sokakta açıkta satılan sütün halk sağlığını tehdit ettiğini belirterek, hiçbir denetim ve kontrolün yapılmadığı sokakta satışı yapılan süt yerine işlenmiş paket sütün kullanılması gerektiği, süt tüketiminde belirli bir yaş aralığının olmadığı, yalnız çocukluk dönemi için gerekli bir besin maddesi olmayıp, her yaşta belli miktarlarda mutlaka alınması gereken bir gıda olduğu bilgisini vererek, günde en az bir bardak süt içmek gerektiğini ifade ederek, kişi başı süt tüketiminde ülkeler sıralamasında oldukça geride olduğumuzu belirtti. Modern sağımın  önemine dikkat çeken Prof.Öner, UHT ve Pastörize yöntemiyle ambalajlanarak, rafa giren süt kullanımının sağlığın korunması açısından çok önemli olduğunu vurgulayarak, doğru sanılan yanlış bilgileri düzeltmek ve kamuoyuna doğru bilgileri vermek üzere konuşmasında şu sözlere yer verdi:’’
Süt ve süt ürünleri halkın sevdiği ve tükettiği ürünlerdir.Dolayısıyla bu konuda herkesin  iyi  kötü bir fikri var.Ancak bu fikirler her zaman doğru olmayabiliyor.Özellikle farklı meslek gruplarından kişilerin  bu konuda vermiş olduğu bilgiler ne yazık ki çok sağlıklı bilgiler olamayabiliyor.Önellikle tıp alanından doktor arkadaşlarımız süt ve süt ürünleri konusunda yanlış bilgiler verebilmekte.Bu bilgileri mutlaka uzmanına sormak gerekiyor.Mutlaka yerinde teyit etmek gerekiyor.Çünkü doğru bilinen yanlışlardan yola çıkarak şöyle bir örnek verecek olursak,bir yoğurt küfleniyorsa sağlıklı,küflenmiyorsa sağlıksızdır gibi bir bilgi güzel bir örnek.Halbuki kötü üretim şartlarında üretilmiş olan bir yoğurt çok çabuk küflenir.İyi üretim şartlarında,özellikle HACIP,ISO gibi gıda güvenlik sistemleri olan işletmelerde yoğurdun raf ömrü çok daha uzun olur.Çünkü ortamdaki hava temiz olduğu için  yoğurt veya süt kontamine olmamıştır.Dolayısıyla da raf ömrü daha uzundur.Bunu bu şekilde değerlendirmek daha doğrudur.Küflenen yoğurt sağlıklı,küflenmeyen sağlıksız katkılı şeklinde  yaklaşmak yanlıştır.Maalesef  bu yanlış bilgi halk arasında çok fazla yaygın hale gelmiştir.Aynı şekilde çiğ sütten yapılmış peynirlerin tüketilmesi öneriliyor.Çiğ süt besin değeri olarak ne kadar kıymetliyse,bir o kadar da tehlikeli bir gıdadır.Bizim gibi,mikro organizmalarda sütü çok seviyor. Bu nedenle her türlü mikro organizmanın gelişmesine elverişli bir ortam buna bağlı olarak da içerisinde her türlü hastalık yapan mikro organizma çok rahatlıkla bulunabiliyor. Özellikle hayvan hastaysa zaten bulunma oranı çok daha yüksek.

Dolayısıyla biz süt ve süt ürünlerini tüketirken mutlaka  sanayide üretilmiş olanı, çeşitli analiz ve kontrollerden geçmiş olanı ve sağlıklı olanı tüketmemiz lazım ki amacına ulaşsın.İnsanlar uzaya giderken yanında gıdasını götürüyor ve o uzay çalışmaları zaten HACCP,ISO sisteminin kuruluş  mantığıdır ve prensibidir, oradan çıkmıştır.O gıda orada bozulmuyor.O zaman katkılı bir gıdayı mı üretiyor da gönderiyorlar. Bunların hepsi bilimsel, hepsi teknolojik işlemlerle kazandırılıyor. Buna bir inansak sanayiyi bu kadar hedef almayacağız. Sanayiyi bu kadar karalamayacağız. Tam tersi sanayinin büyümesi gıda mühendislerinin iş alanı, bir çok mühendisin dışında işçinin iş alanı, sektörün iş alanı. Biz kendi sanayimizi kalkındırmak zorundayız. Sanayimizin karşısında olmamak tam aksine desteklememiz gerekir.’’ Prof. Öner kooperatifleşmenin önemine de dikkat çekerek, ’’Kooperatifleşme apayrı bir konu ve çok çok önemli her alanda sadece süt ve süt ürünleri ile ilgili kooperatifleşme değil. Tarım kooperatifleşmeyle büyür. Her evin bahçesinde bir traktör olmasına gerek yoktur. Her on ineğin olan bir yerde bir sağım tesisinin olmasına da gerek yoktur. Zaten ekonomik rantabl olmaz. Onun için işletmeler büyür. On baş yerine 150-200-500 baş gibi hayvan bir araya geldiğinde kurulan tesis o zaman rantabl olur. Dolayısıyla bu işletmeler büyümek zorundadır ki yok olmasınlar. Çünkü dünyada gelişen teknolojiler onları maalesef yok edecek. Süt tüketiminde dünya sıralamasında alt sıralardayız. Sanırım sondan 10 veya 15.’e giriyoruz. O kadar aşağılardayız. Üretimimiz oldukça iyi ama daha çok bunları yoğurt, peynir gibi ürünleri olarak tercih ediyoruz’’dedi. Prof.Öner, bu yıl  yayımlanan Süt ve Süt Ürünleri Analiz Yöntemleri kitabı hakkında da,’’ Süt ve Süt Ürünleri Analiz Yöntemleri kitabı, analiz metotlarını anlatan bir kitap. Editörlüğünü yaptığım bir kitap,bana ait kısımlar da bulunmakta.Gıda mühendisliği alanında eğitim alan öğrencilere yönelik olmakla birlikte süt ve süt ürünleri  sanayi için de düşünülerek hazırlanmış bir kitap.Analiz olarak bir eğitim kitabı olmakla beraber,işletmeler ve araştırma laboratuarları için de çok güzel bir kitap.İstifade edilmesi istendiği takdirde basım ve dağıtımını yapan SİDAŞ Yayınevi’nden temin edilebilir.Yararlı olmasını diliyorum’’ şeklinde bir açıklamada bulundu ve ‘’Süt için,süt içirin’’ mesajıyla konuşmasını tamamladı.